Diyarbakır Özel Harekat Şube Müdürlüğünü kuran eski istihbarat müdürü Salih Güngör, PKK'ya karşı istihbarat sorununun olmadığını söyledi. Güngör, iddiaların aksine istihbaratın çok iyi olduğunu, PKK kamplarındakilerin kimlik bilgilerinin bile elde olduğunu kaydetti.
Özel Harekatçıların terörle mücadeleden çekilmesinin büyük bir hata olduğunu belirten Güngör, üç-beş aylık eğitimle terör örgütüne karşı mücadele edilemeyeceğini vurguladı.
Bugün bir inşaat firmasının genel müdürlüğünü yürüten eski istihbaratçı Dr. Salih Güngör, Tempo dergisine önemli açıklamalarda bulundu.
Devletin istemesi halinde sınırda kuş bile uçmayacağını ifade eden Göngör konuyu şöyle açıyor: Maalesef terörden nemalananların baskısıyla sınır güvenlik altına alınmadı. Özellikle kaçakçılık konusunda. Güvenli olmamasından faydalanan insanlar, gruplar var." PKK'ya karşı özel harekat birimlerinin çıkarılması gerektiğini aktaran Güngör, 1990'ların sonuna kadar Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlı özel harekatçıların kullanıldığını ve başarı elde edildiğini hatırlatıyor.
"Doğu ve Güneydoğu'da nizami harp yok. Nizami birliklerle, gayrinizami bir mücadeleye giremezsiniz. Bu nedenle 1985'te Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde özel harekat birimleri kuruldu. Bunlar terör gruplarıyla aynı dili konuşuyor, aynı silahları kullanıyor, aynı taktiklerle mücadele veriyordu. Operasyona çıkan özel harekat birimlerinde mutlaka Kürtçe biline birileri oluyordu. Bir örnek vermek istiyorum. O yıllarda içi çekişmeler nedeniyle PKK'dan kopan yedi-sekiz kişilik bir grup vardı. Özel harekatçılarla birlikte, Kars bölgesine yerleştirildiler. Kendilerine Tekvaşin diye bir isim vermişlerdi. Yıllarca o bölgeye PKK giremedi. Çünkü onların tüm taktiklerini biliyorlardı. Bizim bu mücadeleye uygun birlik yetiştirmeye devam etmemiz gerekirdi."
Salih Güngör gerekirdi diyor; çünkü bu birlikler 2000'lerin başında dağda terörle mücadeleden uzaklaştırıldı. Öyle ya, terör örgütünün başı yakalanmıştı. Örgüte büyük darbe vurulmuştu ve artık dağılacağı öngörülüyordu. Üstelik bu birliklerin görev yerlerine ilişkin AB de bastırıyordu. "Polis sadece kentlerde görev yapabilir" diyorlardı.
Nitekim AB'ye uyum yasaları çerçevesinde özel harekat birimleri karsaldan çekildi. Yerlerini kim mi doldurdu. Sıradan erler. Güngör, bu durumun da terörle mücadelede zafiyet yarattığını düşünüyor ve şöyle devam ediyor: "Üç-beş ay eğitilen bir vatan evladını gidip kurbanlık koyun gibi. Böyle bir terörle mücadeleyi tasvip etmiyorum. Bu mücadelede mutlaka profesyonel birlikler olmalı. Eğitim açısından denk birliklerin oraya gönderilmesi lazım. Teröristin arazi açısından üstünlüğü var. Geçici asker gönderildiğinde üstünlüğü onlara veriyorsun. Ama yıllarca orada görev yapanlar bölgeyi en az terörist kadar biliyor tanıyor. Teröristi vatandaştan ayırabiliyor. Ama asker 12 ay sonra terhis oluyor. Yerlerine gelenler yine sıfırdan eğitim alıyor. Süresi dolunca terhisini alıyor."
Salih Güngör, psiklojik harekat eksikliğine de değiniyor: "Mücadele sadece silahla yapılmaz. Su da bir gerçek ki, terörle mücadeleye başlandığı gibi devam edilmedi. Bunun nedenlerinden biri de görev gelenlerin duyarsızlığıdır."
Özel harekat birimleriyle ilgili ayrıtıya gelince... Salih Güngör şu bilgileri veriyor. Bölgede üç-dört yıl görev yaptıktan sonra dinlenmesi amacıyla bir-iki yıllığına başka bir bölgeye gönderilir. Sonra yeniden bölgeye çekilir. Oradik hayatı yaşam tarzı haline getirmiş , tayininin çıkmasını istemeyen insanlar vardı. Bugün özellikle uçak kaçırma gibi operasyonel faaliyetlerde kullanılıyorlar. Ama 2000'lere kadar teröre karşı da eğitiliyorlardı; yön bulma, zor şartlarda ayakta kalma, bölge insanı ile iletişim kurma gibi"
Bu birim elemanları kentlere çekildikleri için yaklaşık 8 yıldır terörle mücadeleden uzak kaldılar. Peki bugünkü eğitimleri ile PKK'nın karşısına çıkabilirler mi? Güngör, "Evet' diyor: Askerde atılan mermi bellidir. Ama özel harekattaki elemanlarda sınırlama yoktur ve iyi bir atıcı değilse orada devam edemez. Sadece bölgeye gideceklere birkaç ek takviye verilebilir. Ama şu bir gerek: bu iş er, erbaşla olmaz"
Yanlış uygulamalar nedeniyle devletin kendisine düşman edindiğini ifade eden Güngör, sözlerini şöyle bitiriyor: "Mesela Yardım Yataklık Yasası var. Bir terörist, birinin evine gelşimse, çay içip, yemek yemişse, yardım ve yataklıktan içeriye tıkılıyor. Örgütün direktifi var, 'Devlete yakın olanların evine gidin kalın' diyor. Çünkü gözaltına alınan her kişi kazanılan bir militan oluyor. Bu yasa gözden geçirilmeli"
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...