DTP TUNCELİ KONGRESİ'NE SAVCILIK İNCELEMESİ 

Kongre solonunda, ‘PKK halktır, halk burada' sloganı atılması nedeniyle Tunceli Cumhuriyet Savcılığı, Tunceli Emniyet Müdürlüğü'nden kongredeki görüntülerin incelenmesini ve konuşmaların deşifre edilmesini istedi. Emniyet görevlileri bunun üzerine kongrede konuşan DTP Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksek, İl Başkanı Murat Polat, divan başkanı Alican Önlü ile Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil'in kongredeki konuşmalarını deşifre etmeye başladı. Emniyet Müdürlüğü'nün konuşma çözümlemelerini tamamlaması ardından belge ve bilgilerin savcılığa iletileceği bunların incelenmesi ardından soruşturma başlatılıp, dava açılabileceği belirtildi.

KONGREDEKİ KONUŞMALAR

DTP Tunceli örgütünün dün yapılan konrgresinde anons üzerine ‘Devrim şehitleri' için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulurken İstiklal Marşı okunmadı. Divan başkanı seçilen Alican Önlü, bölücübaşı Abdullah Öcalan'dan için ‘Kürt halk önderliği' diye söz ederken, “İnanıyoruz ki Kürt halk önderliği tarafından ortaya konulan birlik stratejisine karşı epeyce bir süre zamana yayıldı sessiz kalındı, kimi zaman çok sahtece ve iki yüzlü ama umut verir tarzda politika ve söylemler de bulunuldu. Önceleri sivil görünümlü olan parlamento oluşumlu olan tüm ittifaklar tüm partiler artık inkar ve imhanın savaşın yürütülmesinde teşhir olmasından sonra artık AKP gibi bir parti oluşturuldu” dedi.

DTP Tunceli İl Başkanı Murat Polat, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da PKK'ya karşı mücadelenin aralıksız sürdürüleceğini hatırlatırken “Biz de Tayyip Erdoğan'a şunu söylüyoruz, bu hareket devrimci bir hararettir, devrimci hareketlerin sonu getirilemez ham hayal görüyorsunuz. Biz sonuna kadar direneceğiz, biz sosyalist bir hareketiz, biz devrimci sosyalist hareketiz, biz bir halk hareketiyiz, Kürtler Kürt hareketi halklaşmıştır, sen bütün halkı yok edemezsin buna gücün yetmez diyoruz” diye konuştu.

KANDİL'DEKİ TERÖRİSTLER İÇİN KAYGI

Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil ise konuşmasında Kuzey Irak'taki Kandil Dağı'ndaki teröristlere yönelik operasyon için her uçak kalktığında, Tunceli'nde helikopter havalandığında endişe ettiğini söyledi. Başkan Abdil, “Kandil'e her uçak kalktığında, Tunceli'de operasyon için her helikopter kalktığında bizde birlikte doğduğumuz birlikte aynı havayı solduğumuz insanları öldürecekler diye kaygılar yaşıyoruz, Biz bunun için Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini istiyoruz. Artık bu tip kaygılar yaşamak istemiyoruz” dedi.

DTP Tunceli milletvekili Şerefettin Halis de, AKP’nin gelecek yıl yapılacak seçimlerde Tunceli'de belediyeyi almayı hedeflediğini ancak, halen işbaşında olan AKP'li belediyelerin zor durumda olduğunu savundu. Halis, “Bunlar sözüm ona yoksullara sahip çıkacaklar ama il yönetiminde yoksullara sahip çıkacak kimse yok hepsi rant çevresinden olanlar. Bunlar yoksullara bir şey vermez. Hozat’ta Alevi köylerine imam atamışlar, Hozat’ın her iki köyünde tek bir Sunni vatandaşın olmamasına karşın 2 Alevi köyüne imam atanıyor AKP’nin sinsi planıdır bu” dedi.

‘CANLI BOMBA'YA, ‘ÖZGÜRLÜK EYLEMCİSİ'

DTP Genel Başkan Yardımcısı Kamuran Yüksek ise Tunceli’de 30 Haziran 2006 tarihinde intihar saldırısı yaparak 7 askerin şehit olmasına 33 askerin de yaralanmasına neden olan PKK'lı ‘Canlı bomba' ‘Zilan' kod adlı Zeynep Kınacı'yı ‘özgürlük eylemcisi' olarak nitelendirirken, “Hala Zilan'ların bu kentte geliştirdikleri özgürlük eylemlerini hissediyorum, hala toprağa bedeni düşen yoldaşlarımın çığlıklarını duyuyorum, hala halkımız üzerinde geliştirilen baskının, zulmün acılarını yüreğimde hissediyorum ve hala Dersim'in tüm bunlara karşı geliştirdiği özgürlük direnişini hissediyorum” diye konuştu.

Kamuran Yüksek, PKK'nın terörist hareket olmadığını ‘meşru bir örgüt olduğunu' iddia ederken, “Bize ısrarla bir şeyler dedirtmeye çalışanlar duysun bunu. PKK bir terörist örgüt değildir” diye konuştu.

“20- 21 BÖLGE MECLİSİ OLABİLİR”

Kamuran Yüksek, ülkenin farklı bir yönetim tarzıyla yönetilmesini istediklerini Türkiye'nin 25 bölge meclisiyle rahatlıkla yönetilebileceğini belirterek şöyle dedi:

“Türkiye’nin bölge meclisleri üzerinde yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’nin demokratikleşebilmesi, bütün ezilen ve hakları gasp edilen kesimlerinde kendilerini iradelerini ifade edebileceği bölge meclislerinin oluşabileceğini ifade etmek istiyoruz. TBMM kalabilir, ama biz Türkiye'de 20-21 bölge meclisi olabileceğini düşünüyoruz. Bu bölge meclisleri halk tarafından oluşturulan parlamenterler tarafından yönetilecektir. Adelet, savunma ve dış ilişkiler gibi ülke genelini ilgilendiren temel hizmetlerin dışında kalan bütün hizmetlerin, eğitim, sağlık, kültür, turizm tarım gibi tüm alan hizmetlerinin bu bölge meclislerine yetki olarak devredilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Böylesi bir sistemle yerinde herkesin kendini yönetebileceği sistemin önü açılabilecektir. Böylesi bir sistemle bütün hak ve özgürlükleri bir tekelin bir zümrenin tekeli altında çıkarma imkanı doğabilecektir.”