Ahmet Hakan, 'Ergenekon Operasyonu' kapsamında gözaltına alınan gazeteci Güler Kömürcü'nün bombalar, saldırı planları, derin ilişkilerle örülü bu öcü masallarına rağmen benim açımdan "korkutucu" bir unsur olarak değil, Sedat Peker ile yaptığı telefon görüşmesi ile hatırladığını söylüyor.
"Onun Sedat Peker’le yaptığı telefon görüşmesinde söylediği "Sedat... Ben seni salonda çok sevdim" şeklindeki sözü, ne zaman Güler Kömürcü dense elimde olmadan aklıma geliyor...
Sedat Peker’in "Allah razı olsun" falan diyerek konuyu geçiştirme çabaları, Güler Kömürcü’nün "Ben seni salonda çok sevdim" gibi şahane bir cümleyi "Türk aşk tarihi"ne armağan etmesine neden olmuştur.
Kendisine minnettarız...
Lütfen elinizi vicdanına koyunuz:
Sevda tarihimize böylesi bir cümle bahşetmiş olan bir hanımefendi ne kadar korkutucu olabilir ki?" diyor Ahmet Hakan.
İşte Ahmet Hakan'ın yeniden hatırlattığı ve Güler Kömürcü'nün 12 Mart 2004 tarihinde Sedat Peker'le yaptığı ve hafızalara kazınan o telefon konuşması:
Sedat Peker: Güler merhaba.
Güler Kömürcü: Milli Piyango gibi oldun ha.
SP: Niye?
GK: Şanslı kişiye çıkıyorsun?
SP: Allah razı olsun. Ne yapıyorsun?
GK: Sedat, sana 3 şey söyleyebilir miyim?
SP: Buyur söyle.
GK: Birincisi, salonda seni özledim.
SP: Allah razı olsun.
GK: İkincisi, seni çok seviyorum iyi ki varsın.
SP: Allah razı olsun.
GK: Üçüncüsü, hep var ol inşallah.
SP: Allah razı olsun Güler, Allah razı olsun. Ne yapıyorsun başka?
GK: Yalnız Sedatçığım. Böyle Teşvikiye imamı gibi konuşmana gerek yok.
SP: İbrahim Sadri'nin yeni şiir kasedini dinliyorum, ondan etkilendim herhalde.
GK: Bana gönder, paylaş...
SP: Bulunmayan bir şey olsa paylaşayım da, her yerde var.
GK: Sedat ne olur yapma, mesele bulunup bulunmaması değil ki, paylaşmak.
SP: Güler, daha yeni dinledim.
GK: Tamam peki öfff. Kendimi suçlu hissettiriyorsun, yine yanlış bir şey mi söyledim, diye.
SP: Yav ben düşmüşüm neyin derdine Güler, aahhh...
GK: Canım şeyi seyrettim, onu paylaşmak için seni otuz kere aradım telefon sapığın olarak. İsa'nın filmi var ya meşhur.
SP: Nerde seyrettin?
GK: Evde DVD'de. Sonra bütün Yahudi arkadaşlarımı aradım, "Bize gelir misiniz, sizi paslı çiviyle çarmıha gereceğim" diye.
SP: Yahudileri fena bayılttı bu film ama.
GK: Felaket. Sen yazılarımı okumuyorsun. Bir şey isteyebilir miyim hayatım?
SP: Buyur söyle.
GK: Ankara'ya gideceğim sabah 10 uçağıyla, akşam 6 uçağıyla döneceğim. Yarınki yazımı okursan seninle paylaşmak istiyorum.
SP: Okuyacağım Güler.
GK: Ondan sonra film çok güzeldi. Keşke sen de gelseydin Sedat ya. Allah aşkına ölümün olur musun? Ben seni salonda çok sevdim.
SP: Güleeer. Ben de.
GK: Söz veriyorum bu sefer daha söz veriyorum, daha fazla sıcak çay getireceğim.
SP: Allah razı olsun.
GK: Sedaaattt ya, içinden gelen başka bi kelime kullanır mısın?
SP: İçimden o geliyor.
GK: Sedat sesli düşünmek zorundayım. İstediğin her şeyi yapabilirsin. Kırmızı, sarı, yeşil boya kullanabilirsin. Sonuçta bir insanım feminenim ve başka kelimeler duymak istiyorum. Sen benim için soyadınla değil, isminle varsın. Böyle olunca başka kelimeleri de duyma ihtiyacım daha da artıyor.
...
GK: 220 kilometreyle kaçabiliyorsun.
SP: Ben bir şeyden kaçmıyorum.
GK: Şu anda başka cevap verme. Sen her şeyden kaçıyorsun.
SP: Yav Güler, neden kaçayım Allahını seversen ya. Yav Güler, sen öyle düşünüp mutlu oluyosan öyle düşün mutlu ol, ben bi şeyden kaçmıyom.
...
GK: Sedat.
SP: Efendim.
GK: Çok uzun yıl oldu ve ben seni salonda çok sevdim.
SP: Allah razı olsun Güler, inşallah nasip olur daha çok konuşuruz..
GK: İşte bunu demek istedim.