Anayasa Mahkemesi’ne iddianame verildiği andan bu yana, Ankara kulisleri takdire şayan biçimde yeni senaryolar üretmeyi başardı. Kimi çok akil kimi akıllara seza.
Ancak bunlar dışında, yüksek mahkemenin vereceği karar ne olursa olsun, kullanılması gereken yollar var. Bu yolların önemi, kulis faaliyetleri veya senaryoları takmaması. Kiminin sonu belli kiminin başı bile belli değil.
Ama bunların bilinmesi gerekiyor. Hele sonbahar-kış aylarında bir erken seçim, bir erken mahalli seçim yaşanması ihtimali dillendirilirken.
Önce şu notu söyleyelim: Anayasa Mahkemesi AKP’nin kapatılmamasına hükmederse, seçime ilişkin tüm ihtimaller kendiliğinden ortadan kalkacak ve Başbakan ve hükümet kendi uzun ince yollarında ilerlemeye devam edecek.
Tersi durumda ise yeni bir partinin gerekliliği artık herkesin bildiği bir gerçek. Bu konuda AKP içinde-dışında tevatür çoksa da resmi bir hamle henüz yok. Ancak kapatma gerçekleşyirse başka yol da yok.
Bu partinin durumu. Bir de liderin durumu var. Bilgi tazelemek açısından üzerinden kısaca geçelim. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın “kendi görüşüne” göre, siyaset yasağı alması durumunda Başbakan bağımsız aday olabiliyor.
Cumhurbaşkanı tarafından yetkilendirilerek hükümet kurmakla görevlendirilebilir. Cumhurbaşkanı o görevi verir mi vermez mi ayrı konu. Ama mümkün görünüyor.
Mümkün görünmeyen Erdoğan’ın yeni kurulacak partiye üye yazılamayacak olması. Şimdi biraz çetrefilleştirelim. Başbakan siyaset yasağına uğrarsa, bağımsız aday olmasına engelleyecek bir gelişme olur mu?
Şöyle bir ihtimal var. Milletvekili dokunulmazlığı yüzünden dondurulmuş ceza davalarının yeniden görülmeye başlanabilir. Seçime kadar olan kısa zamanda aday olmasına engel ceza alırsa Meclis’e giremeyebilir. Bu olasılık tabi AKP’de ciddi sorunlara yol açar.
Bunlar bildik senaryoların bir kısmı. Teknik ve heyecanlı notlara gelirsek, başka ilginç okumalar söz konusu:
İyibilgi’nin Türkiye’de ilk kez yazdığı gibi AKP ve “28” kişi yasaklanırsa Anayasa’nın 78’inci maddesine göre ara seçimler 90 gün içinde yapılmak zorunda kalınır.
Hemen ekleyelim, Anayasa’nın 127’nci maddesi de “milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahallî seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır” diyor.
Böylece sandık “çift”leşir. Karar diyelim Temmuz ayında çıkarsa Ekim’de ara seçim yapılması zorunlu. Karar daha ileri tarihte oluşursa, aralık-ocak aylarında yapılması zorunlu. Sonuçta karar tarihi de belirleyecek.
Peki daha az kişiye yasak gelirse? AKP açısından o biraz daha kolay. Gerekli sayıda vekil istifa edecek ve aynı senaryo işleyecek.
Aslında AKP bir erken genel seçime çok meraklı değil. Bunun birkaç sebebi var. AKP’ye göre seçim, hem kendileri hem de ülke için ek mali yük demek. Ayrıca söz konusu olan “sandık”! Her zaman ne çıkacağı belli olmuyor.
Umulan çıksa bile umulduğu kadar çıkmama durumu da var. Kaldı ki AKP içinde TBMM’ye yeni gelmiş milletvekilleri var olduğu gibi, eski vekiller de daha yeni seçimlerden çıktılar.
Bunlara rağmen bir erken seçim ihtimalinin getirip götürecekleri AKP tarafından hesaplanmak zorunda. Açıktan söylenmiyor ama çalışılıyor. Bundan başka kararın daha da gecikmesi olasılığı da mevcut.
Süreç mahalli seçimlerin normal yapılış tarihi olan Mart 2009’a yaklaşırsa, AKP hazırlıksız yakalanabilir. Daha doğrusu işlerini tamamlayamayabilir.
Bu neden hükümet seçimlerin sonbaharda, belki Ramazan’dan hemen sonra yapılmasını düşünebilir. İşte daha uzun ve daha ince bir yolun kilometre taşları “şimdilik” bunlar.
İyibilgi
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...