Tarihi, filmlerine konu etmeye pek meraklı olduğu bilinen (Lincoln, Amistad, Savaş Atı, Güneş İmparatorluğu, Schindler'in Listesi, Er Ryan'ı Kurtarmak, Münih) usta yönetmen Steven Spielberg ilk defa Soğuk Savaş yıllarına Casuslar Köprüsü/Bridge of Spies filmiyle el atıyor ve 1957 ile 1962 arasındaki kesiti ünlü 'arabulucu', avukat James B. Donovan'ın yaşadıkları üzerinden anlatıyor. Gerçek hikayelere sırtını dayayan filmde Spielberg Rus ajanı Rudolf Aben'in 1957'de New York'ta CIA tarafından yakalanması ve yargılanmasını, 1960'ta CIA'ye çalışan Sovyet Rusya üzerinde uçuş yaparken düşürülen U2 pilotu Francis Gary Powers'ın Ruslar tarafından ele geçirilişini ve 1962'deki Berlin'de Donovan'ın kişisel çabalarıyla gerçekleşen değişimini ele alıyor. Soğuk Savaş'ı tüm soğukluğu ve tedirginliğiyle hissettiren Spilberg'in, bu epik casusluk öyküsünde altını çizdiği, çevrenizdeki her şey savrulurken (ülke politikaları, çıkarlar, ideolojiler, fikirler) bile insanın ilkeleriyle toprağa kazık bağlayıp dik durabilmeyi başarmasının mümkün olduğu. Aben'in savunma avukatlığını üstlendiği için vatan haini ilan edilen ama beş yıl sonra Gary Powers'ı kurtardığı için ulusal kahraman muamelesi gören Donovan'ın yaşadıkları tam da bunun örneği. Spielberg ünlü avukatın, mesleki ilkelerini, yani hukukun üstünlüğünü her şeyin (ulusal çıkarların, ailesi ve kendisine yapılan toplumsal linçin) üzerinde tutmasının ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor. Donovan yeri geliyor Amerikalılara yanlışlarını söylüyor, yeri geliyor Ruslar'ın kurnazlığını alt ediyor. Bunları yaparken hep ilkesi adil olmak... Sinematografik olarak bildik Spielberg anlatısı var karşımızda. Ama sanki Casuslar Köprüsü'nde yönetmeni heyecanlandırmış. Epik anlatının olanaklarından yararlanarak Soğuk Savaş'ın tedirginliğinin büyüklüğünü çok iyi hissettiriyor. Öte yandan Tom Hanks'ın yıllanmış oyunculuğunu baştan sona yüksek seviyede tutarak o tedirginlik içinde bize hep bir umut yaratıyor yönetmen. Ki uzun zamandır Hanks'i bu kadar iyi performans sergilerken izlememiştik. Bu yıl Oscar yarışında film, yönetmen ve erkek oyuncu (Tom Hanks) kategorisinde muhtemel adını sıkça duyacağımız Casuslar Köprüsü Spielberg'in tarihsel dramaları arasında en iyilerden biri. Kaçırmayın deriz!
Alkışlar Sultan'a
UZAKLARDA ARAMA ***
Türkan Şoray Yeşilçam'da sadece oyuncu olarak var olmadı. Yönetmenlik de yaptı. Kadını öncelediği dört filmiyle de belli bir tarzı olduğunu gösterdi. Sultan, Yılanların Öcü (1981) sonra ilk defa kamera arkasına geçtiği Uzaklarda Arama'da valilik emri ile bir kasabaya taşınmak zorunda kalan pavyon ahalisiyle kasabalılar arasında yaşananları anlatıyor. Sert ve köşeli bir kadın hikayesini, içine doğduğu, simgesi haline geldiği Yeşilçam'ın o naif ve masalsı anlatısıyla yorumlayıp modern bir Yeşilçam filmine imza atıyor. Ön yargıları eleştiren Sultan kısaca birlikte yaşam mümkün diyor. Naçizane Sultan, tarihi sinemaların yıkıldığı karamsar günlerde, bir pavyonu Emek Sineması'nı dönüştüren aydınlığın filmini yapmış. Daha ne olsun. Alkışlar Sultan'a...
sabah
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...