E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Gül: Emperyalizmin kiralık katillerine karşı Türkiye’yi Gazze ve Kudüs’te savunmak 

Prof. Dr. Cengiz Gül yazısında, "İran’ın, İsrail ve destekçisi Batılı güçlerin karşısında erken havlu atması durumunda, doğrudan hedef haline gelecek olan Pakistan ve Türkiye’nin, İran’ın düşmemesi için ittifak kurarak tüm güçlerini birleştirmeleri şarttır" dedi.

21.06.2025 - 15:14
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Gül: Emperyalizmin kiralık katillerine karşı Türkiye’yi Gazze ve Kudüs’te savunmak

Siyonist Rejimin İşgal Günlükleri
Emperyalist Batılı güçler tarafından 1948 yılında İslam Dünyası’nın kalbine adeta bir virüs şeklinde yerleştirilen Siyonist rejim, Filistin’de o zamanlarda % 7-8 civarında olan sınırlarını, şimdi % 95’lere kadar artırarak, Gazze hariç, tüm Filistin’i zorbalıkla ele geçirmek suretiyle yürüttüğü işgalci terörizmini, o coğrafyadaki diğer İslam ülkeleri üzerinden de tam gaz sürdürmektedir. Vatanlarından, ellerinde kalan tek toprak bütünlüğü olan Gazze’yi de işgalci İsrail’e kaptırmamak ve 77 yıldır süregelen abluka, zulüm ve katliamlara karşı koymak adına Filistinli Müslümanların 7 Ekim 2023’te başlattıkları haklı direnişi, iki yıla yakın bir süredir soykırım ve insanlığa karşı suçların her bir türünü yüzlerce defa işlemek suretiyle bastırmaya çalışan barbar Siyonizm, işgal ve zulüm terörünü, beslendikleri ‘vaat edilmiş topraklar’ sapkın ideoloji ve ütopyasının da etkisiyle, Gazze ve Filistin’in de dışına taşımak için gemi azıya almış durumdadır. Hizbullah’ı bahane ederek, altyapısı, limanları ve stratejik tüm noktalarıyla mahvettiği Lübnan’da gerçekleştirdiği işgal ve katliamlarını, kuklası haline getirdiği diktatör Esad’ın devrilmesinden sonra, Suriye’de de başka bahanelerle hayata geçiren İsrail, Suriye’nin hava savunma sistemlerini ve Şam dâhil güneydeki pek çok stratejik noktayı vursa da, Türkiye’nin burada artan gücü ve etkisi nedeniyle, daha da ileri gidememiştir. Sapkın ideolojilerinden aldıkları azgınlaşmış bir dini motivasyonla, Siyonist emperyal politikalarını gerçekleştirmek için bu defa da, Şahlık rejiminin devrildiği 1979’dan bu yana ebedi düşman saydıkları İran’a karşı, kendisinden başka bölgede hiçbir ülkenin nükleer silahı olamayacağını ileri sürerek, 13 Haziran 2025’te saldırı başlatan işgalci Siyonizm, devşirme Mossad ajanları marifetiyle Tahran’da, İran ordusunun üst düzey komuta kademesini katlederek, İran istihbaratı ve askeriyesi içine sızacak kadar devlet içinde paralel bir yapılanma kurmaya yönelik sinsi terörist yöntemlere başvurmaktan da çekinmemektedir.

İsrail dış istihbarat örgütü Mossad’ın İran içindeki etki ve gücünü resmi planda en üst düzeyde itiraf eden İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İsrail’in istihbarat operasyonlarına karşı koymak için kurulan birimin en üst düzeydeki görevlisinin bir Mossad ajanı çıktığına şu ifadeleriyle dikkat çekmişti: “İsrail, İran içinde karmaşık operasyonlar düzenliyor. Çok önemli bilgileri kolayca elde edebiliyorlar. İran birimleri bu duruma halen sessiz. İran’ın İsrail’e karşı koyma biriminin sorumlusu İsrail ajanı.” Bu konuda, İran eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin baş danışmanı ve eski İran İstihbarat Bakanı Ali Yunusi de, 2022’de; “Mossad, İran’da devletin farklı birimlerine son 10 yılda öyle bir sızdı ki artık tüm devlet yetkililerinin canlarından endişe etmesi gerekiyor. Artık iş öyle bir noktaya vardı ki devlet yetkililerini açık açık tehdit eder hale geldiler. İstihbarat Bakanlığı’nda çalışmış biri olarak bu durum içimi acıtıyor” diyerek, Siyonist işgalin, devletlerin istihbarat servislerini felç edecek ölçüde vahim boyutlara ulaştığını vurgu yapmakta idi. İşte, İran’ın eski cumhurbaşkanı ve danışmanlarının, acziyet içindeki bir serzenişle ortaya koydukları bu sinsi ve ciddi tehlike, 13 Haziran gecesinde başlayan İsrail saldırganlığına karşı, İran’ın ilk 24 saatte neredeyse hiç reaksiyon gösteremeyecek kadar devlet mekanizmasını kilitlemişti.

En gelişmiş silah teknolojilerine sahip olunsa bile, bunları kullanacak ehil unsurların vücudu veya iradesi devre dışı bırakıldığında yaşanabilecek kaos ve travmayı, elindeki savaş uçaklarının hayli etkisiz kalması nedeniyle hava üstünlüğü de olmamasına rağmen, çok uzun sürmeden atlatan İran, ikinci günden itibaren misilleme kabiliyet ve imkanlarını tekrar kullanarak, Gazze soykırımcısı İsrail’in aşılmaz dediği Demir Kubbe adlı hava savunma sistemini delik deşik etmek suretiyle, korku, kaos ve güvensizlik atmosferinin, Tel Aviv ve Hayfa başta olmak üzere, tüm İsrail’in üzerine çökmesini sağlamıştır. Gazze’de soykırımı başlattığı 8 Ekim 2023’ten bu yana beş yüz bine yakın Yahudi’nin, kendini güvede hissetmeyip korkarak ülkeyi terk ettiği bir ortamda İsrail, 13 Haziran’da başlattığı saldırılara karşı İran’ın yaptığı misilleme saldırıları nedeniyle daha fazla bir nüfusunun ülkeden kaçacağını gördüğü için havalimanlarını kapatarak uçuşları iptal etmiş ve böylece kendi vatandaşlarını da adeta hapsederek ablukaya almıştır. Zaten değişik ülkelerdeki Yahudileri, muazzam maddi imkânlar sunarak İsrail’de toplamaya çalışan işgalci ve soykırımcı rejim, son iki yıldır elindekileri bile tutamadığı gibi, ülke dışndaki insan kaynağını getirme potansiyelini de büyük ölçekte kaybetmiştir artık. 

İşgalci Siyonizmin Nihai Hedefi
İşgalci Siyonist rejimin, İran’ın nükleer silah üretme çalışmalarını önlemek için sergilediği malum saldırganlık karşısında, Pakistan’ın erken uyarı refleksiyle ön alarak, İsrail’in İran’a yönelik bir nükleer saldırı ihtimalini bertaraf etmek adına, gerektiğinde nükleer silahlarını kullanmaktan çekinmeyeceğini söylemesinin, Gazze soykırımcısı İsrail’i daha pervasız ve zalimane adımlar atmaktan caydıracak ciddi bir etki gücüne sahip olduğunu belirtmek gerekir. Pakistan bu çıkışıyla, daha yakın bir geçmişte Hindistan ile savaşın eşiğine geldiğinde, Hindistan’a taraf olmak suretiyle yanlış safta yer tutan İran’ın menfaatlerine değil de, İran’ın bu savaşı kaybetmesi halinde, sıradaki ülkenin bir nükleer güç olarak kendisi olduğu gerçeğine karşı, aradaki bariyer ülke konumuyla İran’ın bütünlüğünün korunmasındaki kendi menfaatine odaklanmıştır. Türkiye ile geçmişten gelen samimi dostluk ve yakınlığını, Kurtuluş Savaşı’nda, 15 Temmuz 2016’da FETÖ’nün hain darbe ve işgal teşebbüsünde, Azerbaycan’ın Karabağ meselesinde Ermenistan’a karşı tavır almasında ve 6 Şubat 2023’teki büyük depremlerde gösteren Pakistan, Türkiye’nin nükleer silahının olmaması karşısında, gerektiğinde kendi nükleer gücünün hizmete hazır olduğunu belirtecek kadar da üst düzeyde tutmaktadır. İran’ın, İsrail ve destekçisi Batılı güçler, daha doğrusu Haçlı-Siyonist cephesi karşısında erken havlu atması durumunda, doğrudan hedef haline gelecek olan Pakistan ve Türkiye’nin, İran’ın düşmemesi için ittifak kurarak tüm güçlerini birleştirmeleri şart olup, zaten bu yönde hareket etikleri de görülmektedir. 

 Gazze’de iki yıla yakındır sürdürdüğü soykırım ve insanlığa karşı suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD)’nda yargılanan ve başbakanı, savunma bakanı ile genelkurmay başkanı için tutuklama kararı çıkartılmış olan İsrail’in, Gazze’den sonra Lübnan, Suriye ve Yemen’i, şimdi ise İran’ı hedef alması kimseyi şaşırtmamıştır. Asıl hedefinin, sapkın bir dini fanatizmden beslenen ‘arz-ı mev’ud’ ütopyası olduğunu her fırsatta belirtmekten çekinmeyen İsrail’in, bu çerçevedeki yakın hedefinin ise, Türkiye olduğu gayet açıktır. Zira bu işgalci rejim, tüm askerlerinin üniformalarına dahi monte ettiği büyük İsrail haritasını gösteren sınırlar içerisine, Türkiye’nin Güneydoğusunun tamamını, Doğu Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin de bir kısmını dâhil etme pervasızlığını sergilemekten hiç çekinmediği gibi, bunu askerinden sivil vatandaşına kadar önemli bir motivasyon aracı olarak görmektedir. Eski Pentagon yetkilisi ve Türkiye karşıtlığıyla meşhur Michael Rubin’in, İsrail-İran savaşını, İsrail-Türkiye savaşı için bir prova olarak görmesi ve Türkiye’yi yolundan cebren de olsa çevirmek gerektiğini belirtmesi de, Türk-İslam düşmanı cephenin bu yöndeki hedef birlikteliklerini ortaya koymaktadır. Türkiye’yi alenen hedefe koyan bu durum, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 1 Ekim 2024 günü TBMM’ndeki açılış konuşmasında da özellikle vurgulanmış ve bu konu üzerine TBMM’nde gizli bir toplantı bile yapılmıştır. Bu noktada İsrail’in, sapkın ütopik idealleri uğruna hedefine koyduğu her ülkede, mutlaka o ülkenin vatandaşı görünen tiplerinden ajanlar devşirerek amaçlarına ulaşmaya çalıştığı ise bilinen bir gerçektir. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yaptığı operasyonlarla sürekli ortaya çıkarılan ve Türkiye’de de ruhunu İsrail ve Siyonizm’e satan ve adayan bu türden devşirme vatan hainlerinin Mossad adına yürüttükleri ajanlık faaliyetleriyle her alanda etkili olmaya çalıştıkları da asla göz ardı edilmemelidir.

‘Küresel Emperyalizmin Kiralık Katili’
Arkasına aldığı Haçlı emperyalizminin sınırsız desteğiyle, 1948’den beri uluslararası hukuka da meydan okuyarak, Filistin’de her türlü barbarlığı sergileyen bu Siyonist örgüt, dünya kamuoyunun dikkatini, İran’a başlattığı saldırılar sebebiyle dağıtarak, Gazze’de tüm şiddetiyle sürdürdüğü soykırım vahşetini de perdeleme gayretine girmiştir. Batılı sömürgeci güçlerin sınırsız desteğiyle, iki yıla yakın bir süredir Gazze’ye karadan, havadan ve denizden olmak üzere saldıran İsrail, buradaki Müslümanları mutlak bir abluka altında açlık ve kıtlığa da mahkûm ederek, Hitleri bile geride bırakan barbarca ve sistematik bir soykırıma tabi tutmaya devam etmektedir. Teknik anlamda asla savaş denemeyecek, son derece orantısız şartlar altında, tek taraflı biçimde ve tüm dünyanın gözleri önünde vahşi bir soykırıma maruz kalmasına rağmen, direnmeye ve vatanlarını savunmaya devam eden Gazze’li Müslümanlar ise, bütün asalet ve kahramanlıklarıyla insanlık onurunu ayakta tutmakta ve dünya insanlığına, şeref levhası olacak ibretlik dersler vermektedirler. Bu zulüm, işgal ve soykırım sürecinde tüm dünya toplumlarının nefret ve öfkesini üzerine çekerek, Holokost mağduriyetinden sağladıkları kredilerini de hepten tüketen Siyonazist örgütün, şimdiye kadar ilk kez gerçek bir devletle savaşa girmesinin ağır faturalarını yavaş yavaş ödemeye başladığına da burada dikkat çekmek gerekir. İran’ın misilleme yaparak fırlattığı füzelerin, Tel Aviv ve Hayfa’da meydana getirdiği büyük yıkımlardan şoka giren ve ‘delik kubbe’ye dönüşen Demir Kubbesi ve gittikçe azalan füze mühimmatı için Batı’ya acil yardım çağrısı yapan işgalci İsrail, zaten bin bir vaatle diğer ülkelerden ikna edip getirdiği halkının ülkeden kaçmasını önlemek için de tüm çıkışları kapalı tutmaktadır. Buna rağmen fırsatını bulup yat ve teknelerle Güney Kıbrıs Rum tarafına, Larnaka’ya kaçanların ise haddi hesabı yoktur. Vaat edilmiş topraklar diyerek toplandıkları yerlerden, üç beş füzeyle rahatları ve düzenleri bozulunca, arkalarına bakmadan kaçanları gördükten sonra, 1948’den beri işgal ve zulümlere maruz kaldıkları ve son iki yıldır da soykırıma uğradıkları halde, vatanlarını ölümüne savunup kaçıp gitmeyen Filistinlilerin kalite ve kalibre farkları da böylece ortaya çıkmaktadır. İnsan kaynağını da böylece büyük bir hızla tüketen soykırımcı rejim, ABD’yi de kendi yanında fiilen savaşa çekerek başlatmak istediği Haçlı-Siyonist hücumunu gerçekleştirme ümidini ise günden güne kaybetmektedir. Bu hususta, ABD’deki Siyonist lobinin çok yoğun bir baskısına maruz kalan Başkan Trump, İsrail’in yanında İran’a karşı savaşa girmenin, fayda ve maliyet analizini de bir iş adamı mantığıyla mutlaka yapıyor olmalı ki, bu baskıları, politik ve zaman kazandıran yuvarlak ifadelerle sürekli öteleme eğilimi göstermektedir. Yeni dünyanın reel politiği açısından bakıldığında, dünyada hiçbir emperyal gücün, dışarıdan destek vermenin dışında, ABD ile birlikte İsrail için büyük savaşlara girmesi artık beklenmemelidir. Zira küresel güç arenasında, kendi müstakil yol haritaları olan Rusya, Çin ve Türkiye gibi büyük devletler, İsrail-İran savaşından sonra neler olabileceğini ve sırada hangi savaşların yaşanabileceğini diplomatik ferasetleriyle çok iyi okuduklarından, ona göre de pozisyon almaktadırlar. 
Geçim kapısı işgal, zulüm, savaş ve katliam olan İsrail’in İran'a başlattığı saldırıları överek, “Evet, İsrail orada pis işi yaptı. İsrail ordusuna ve liderliğine bu cesareti gösterdikleri için en derin saygılarımı sunuyorum" diyen Almanya’nın yeni Başbakanı Friedrich Merz, İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırımı tamamen görmezden gelip, İran'ın dünyaya ölüm ve yıkım getirdiğini iddia etmek suretiyle de, ait olduğu kültür ve medeniyet dünyasının zalimane bakış açısını yansıtmıştır. Geçen asrın soykırımcı bir devleti olarak nam salan ve tarihin yanlış tarafına savrulan Almanya, üzerine yapışan soykırımcı zilletinden kurtulmak için, zulmettiği topluluğun kayıtsız biçimde yanında durarak günah çıkartmaya çalıştığını sanırken; mağdur pozisyonundan bu yüzyılın yeni soykırımcısı konumuna geçen o topluluğun, Filistin ve diğer İslam ülkelerine yönelik Siyonist barbarlık ve terörüne sunduğu sınırsız destekle de, yine tarihin yanlış tarafına düştüğünü ve belki de demir attığını tüm dünyaya göstermiştir.

Almanya, soykırım ve savaş cephanesi bitme noktasına gelen İsrail’e, 19 Haziran’da ABD ile birlikte 14 kargo uçağı dolusu bomba ve füze mühimmatı göndererek, tarihin doğru tarafına, geç de olsa, geçme niyetinde olmadığını alenen sergilemiş olmaktadır. Bir zamanlar Avrupa Birliği’nin lider ve lokomotif ülkesi olsa da, son yıllarda ciddi bir ekonomik kriz ve daralma yaşayan Almanya, Siyonist terörizme yaptığı bu yatırımların, İran’ı yıprattığı ölçekte özellikle Rusya’nın işine geleceğini ve İsrail’in İran’a saldırıları yüzünden gündemden tümüyle düşen Ukrayna’da eli iyice rahatlayan Rusya’nın, Avrupa’ya salladığı sopanın da darbesine maruz kalma ihtimalini günden güne artırmış olmaktadır. Daha doğrusu, ABD ve Avrupa’nın yekvücut olarak, üç yıldır Rusya işgaline karşı Ukrayna’ya her türlü desteği vermelerine ve bunu adeta bir “Avrupa savunması” motivasyonuyla yapmalarına rağmen, Rusya’nın Ukrayna’yı büyük ölçekte işgal etmesini önleyemedikleri bir ortamda, İran gibi çok daha büyük bir hedefe yönelmelerinin ise, kendileri için çok ciddi sarsıntı ve çöküşleri beraberinde getirmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir. 
 

YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Nevzat ÇOLAK 21 Haziran 2025 Cumartesi 16:58

Kaleminize ve yüreğinize sağlık hocam.

Yorumu oyla      0      0  
İsmail Gündoğdu 21 Haziran 2025 Cumartesi 16:42

Siyonizmin ve batılı emperyalizmin uç karakolu olan israile karşı Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerde İran''ı uç karakol gibi kullanması ve desteklemesi esastır. Bu gün bu topraklarda ki yıkım ve savaşı Kendi topraklarında değil uç karakollarda sürdürmesi siyaseten doğru hareket olacaktır.

Yorumu oyla      0      0  
Ömer ŞAHİN 21 Haziran 2025 Cumartesi 16:24

Çok istifadeli bir makale. Değerli Hocamıza teşekkür ederiz

Yorumu oyla      0      0  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Ahmet Hakan yazdı: Bakan Ersoy’la 7 saatlik Atina turu
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet ...
Gazeteler bugün ne yazdı? (21 Haziran)
Gazeteler bugün ne yazdı? (21 Haziran)
Bu hafta hangi filmler vizyonda? İşte haftanın filmleri...
Bu hafta hangi filmler vizyonda? İşte haftanın filmleri...
 
Kızılcık Şerbeti’nde yeni ayrılık! Dört oyuncu diziye veda ediyor
Yeni sezon hazırlıkları devam eden Kızılcık Şerbeti dizisinde, beklenen ayrılıklar netlik kazandı.
Gazeteler bugün ne yazdı? (20 Haziran)
Gazeteler bugün ne yazdı? (20 Haziran)
Ahmet Hakan yazdı: İran’ın her şeyidir yani...
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısında İsrail- İran savaşını kaleme aldı.
 
Gazeteler bugün ne yazdı? (19 Haziran)
Gazeteler bugün ne yazdı? (19 Haziran)
Rahmi Turan yazdı: Türkiye’nin babası, büyük Türkiye sevdalısı
Sözcü yazarı Rahmi Turan bugünkü köşesinde "Türkiye’nin babası, büyük ...
Gazeteler bugün ne yazdı? (18 Haziran)
Gazeteler bugün ne yazdı? (18 Haziran)
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
bist
abd
Ak Parti
japonya
Acun Ilıcalı
Belçika
eyfel kulesi
DEAŞ
passolig