12 Dev Adam'ın 28 Ağustos'tan bu tarafa Türkiye'ye yaşattığı coşku dün gece ABD karşısında son buldu. Finale gelene kadar oynadığı her maçı kazanan A Millilerin dün gece yaşadığı kâbusun altında yatan en önemli sebep özgüven sorunuydu. Bunu maddî ve manevî! yorgunluğa da bağlayabiliriz. Zira bir gece evvel ABD, Litvanya ile yarı finali 19.00'da oynayıp dinlenirken, Türkiye turnuvanın en sert takımı Sırbistan ile 21.30'da karşılaşıp iki kat efor sarf etmişti. FIBA'nın sistemini anlamak mümkün değil. Çeyrek final ile yarı final arasında üç gün süre bırakıp finali bir gün sonra oynatmaları gerçekten de büyük haksızlık.
Sırbistan karşısında müthiş bir efor sarf eden A Milli basketbolcularımız için ABD gibi atletik oyunculardan kurulu bir takımla oynanacak final hayli zordu. Turnuvanın en hızlı basketbolunu oynayan Amerika karşısında tempoya ayak uydurmak düpedüz intihar olacağı için daha serinkanlı ve topa hükmederek oynamak en doğru tercihti. Nitekim ilk yarıda biraz tempoya ayak uydurup gerektiği zamanlarda da Kerem Tunçeri ile frene bastı A Milliler. Ama inisiyatif bir türlü elimize geçmiyordu. Henüz 3. dakikada ABD'nin çok da alışık olmadığı 2-1-2 alan savunmasına döndüğümüzde savunma direncimizi biraz yukarıya çekebildik. Ama NBA'de sezonun sayı kralı Kevin Durant mesafe tanımaksızın üçlüklerini sıralamaya başlayınca dengemiz kısmen bozuldu. Ama Hidayet lider oyuncu rolüne bürününce skorda rakibi rahat bırakmadık.
İkinci çeyrek, Tanjeviç ve öğrencileri için tam anlamıyla kâbus gibi geçti. Çünkü Hidayet'in sakatlanarak birkaç dakika dışarıda kalması, takımın liderini kaybetmesine sebep oldu. Hidayet'in yokluğunda sahadaki beş oyuncumuzdan hiçbirisi sorumluluk alma cesareti gösteremedi. Rakip potaya turnikeye kalkan oyuncumuz bile eli titrediği için en boş oyuncuyu arayınca tüm özgüvenimizi yitirdik. Alan savunmasının etkili olduğu dönemler vardı elbette ama bu kez de sayı üretemediğimiz için oyunu hep geriden takip ediyorduk. Oyuncuların özgüven sorunlarıydı aslında aradaki fark. Tabii bir de Kevin Durant'ın ilk yarıdaki 20 sayısı. Ay-Yıldızlılarımız, ilk yarı boyunca rakip potaya 26 top kullanırken, ABD 38 kez çemberimizi yokladı.
Üçüncü çeyrekte Kevin Durant sazı eline bir kez daha aldı ve öldürücü yumruğu indirdikçe indirdi. Farkın açılmasında Durant kadar bizim oyuncularımızın rakip potaya inme sorunu da önemli rol oynadı. Tribünlerin maçın bitimine dakikalar kala mağlubiyeti kabullenmesi zaten Milli Takım'ımızın ruh halinin fotoğrafıydı.
Neticede 12 Dev Adam yine finali kendine yeterli gördü. Tıpkı 2001 Avrupa Şampiyonası finalinde Yugoslavya'ya karşı olduğu gibi.
Zaman
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...