Türkiye-ABD: 64-81
SALON: Sinan Erdem
HAKEMLER: Christiano Maranho (BRE), Luigi Lamonica (ITA), Juan Arteaga (İSP)
TÜRKİYE: Ö. Onan (7), Ersan (7), Semih (9),
K. Tunçeri (7), Oğuz (3), K. Gönlüm (4), Ender (6), Ö. Aşık (5), Hidayet (16), Cenk, Sinan, Barış
ABD: Billups (4), Durant (28), Rose (8), Westbrook (13), Gay (6), Iguodala (4), Curry (3), Odom (15), Granger, Gordon, Love, Chandler
1. Periyot: 17-22, Devre: 32-42, 3. Periyot: 48-61
Yarı finali maçla açmıştım finali ‘anılar’la başlatayım. Öğlen yola çıkarken bizim maç ekibinden İsmail Şenol’a tweet attım “Yer tut” diye. İsmail yer ayırmış ama iki İspanyol amca çantaları kaale almadan göbeği kapmış. Yarı final ekibimizin yan yana oturması için bir operasyon yapılması gerekiyordu. Radikalspor asıllı NTVSpor’cu Onur Erdem gitmiş adamlarla konuşmuş ama bir iletişime geçilememiş. Bunun üstüne Onur, Kayseri’de tanıştığı Leonardo Ginobili’yi -kendisi NBA yıldızı Manu Ginobili’nin biraderi olur- çağırıp kendisinden tercüman olarak istifade etmiş. Sayesinde totem ekibi yanyana oturdu. İki maçtır tam arkamızda olan Barbaros Çıdal’ın yanımıza değil de hemen arkamıza oturması inanmışlığın bir göstergesiydi!
Maça kadar vakit bol olunca ortalarda dolandım. Bir baktım Hall of Fame’e giren yaşayan efsaneler Sırp Vlade Divac, Brezilyalı Oscar Schmidt ve İtalyan Dino Meneghin bir odada toplanmış. Üç basketbol adamı ayrı ayrı masalarda gazetecilerle oturuyor. Önce Divac’ın masasına oturdum. Vlade maçta Türkiye’yi tuttuğunu ama ABD’yi yenmemizi beklemediğini söyledi. Divac’ın üstündeki ‘I Love Serbia’ tişörtünü görmüşsünüzdür belki. Yazının üstünde bir çamaşır ipindeki çoraplar var. Merak ettim anlamını. En sevdiği fotoğraf sanatçısının bir çalışmasıymış. Dino baba pek benimle ilgilenmedi ama Schimdt çok sıcak bir insan olarak herkesi büyüledi. Kendisinin yalancısıyım sahada denenebilecek bütün şutları idmanlarda denediği gibi sahada da atmış. Biraz geçmiş videolarını izlerseniz ‘Kutsal El’in (Mao Santa) haklı olduğunu görebilirsiniz. Ödül töreni sırasında kendi dönemine yakın oyunculara bakarken Efe Aydan’ın geçmişi düşündüğü de gözlerinden okunuyordu, hepimiz yaşlanıyoruz...
Maç için söylenebilecek fazla bir şey yok. Bitime iki dakika kala salonda başlayan ‘Oley oley oley oley şampiyon Türkiye’ tezahüratı her şeyi anlatıyor. Güçlü bir rakibe karşı fazla varlık gösteremedik. Koç Murat Özyer ve Kaan Kural, fiziki yorgunluğun bacaklara etki edebileceğinden dem vurmuştu. Bir de Kevin Durant faktörü (genç yıldızdan 7 üçlük yedik, ki bizim üçlük sayımız da yedi).
Şahan’dan ‘Jack Nicholsonvari’ küfür
İlk devrede en büyük sıkıntımız hücum ribauntları olarak dikkat çekti. Toplamda 23 ribaunt alan ABD bunun 10’unu hücum sırasında topladı. Türkiye’nin ilk periyotta 10 top kaybetmesi de Bogdan Tanjeviç’in elini kolunu bağlayan bir başka noktaydı. İkinci devrede ise farkı kapatmak için çok çabaladık ama ABD pota altı üstünlüğü ve fast-break sayılarıyla Devleri kendilerine yaklaştırmadı. Yaşattıkları heyecan için 12 Dev Adam’ı ve dünya şampiyonu ABD’yi kutlarım.
‘Recep İvedik 4’ vizyonda: Şahan Gökbakar’ın iki günlük saha kenarı performansına bayıldım. Hakemlere, rakip oyunculara saha kenarına kadar gelip ‘Jack Nicholsonvari’ küfür etmesi, tezahüratlara gerek bacaklarını havaya kaldırarak gerek avuçlarını patlatma suretiyle eşlik etmesi, Hadise eşliğinde göbek atması tam Recep İvediklik hareketlerdi!(RADİKAL)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |