E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

'Orhan Pamuk Endişe Etmesin'  

"Gelsin Portekiz'e yenilen Türk milli takımının, İsviçre karşısında daha önceki taşkınlığından da ders alarak nasıl bir milli ruhla mücadele edeceğini futbol endüstrisinin mabedi stadyumda iki takımın seyircisi arasında kendi gözleriyle görsün."

10.06.2008 - 12:10
 Orhan Pamuk Endişe Etmesin

Eyüp Can -REFERANS
Orhan Pamuk Türk milli takımının peşinde
Ben Avrupa Şampiyonası için İsviçre'ye iki sebeple gittim.
Bir, binlerce Türk gibi milli takımımızı desteklemek; iki, her ne kadar rakibimiz de olsa bu yılın favorisi olarak gördüğüm Portekiz'i özellikle de Ronaldo, Pepe ve Nani'yi stattan izlemek için.
Ülker Grubu'nun davetlisi olarak bir grup gazeteci ile Cenevre'de izlediğimiz Türkiye-Portekiz maçı öncesi minik bir bahis yaptık.
Çoğunluk beraberlik ya da Türkiye'nin galibiyetine oynadı.
Ben her zamanki gibi duygularım ve aklım arasında şizofren bir bölünme yaşadım. Aklım Portekiz, gönlüm Türkiye diyordu.
Sonunda aklım gönlüme galebe çaldı.
Elime tutuşturulan minik kâğıda "Portekiz 2-Türkiye 1" yazdım.
Türkiye maçı 2-0 kaybettiği için hem moralim bozuldu hem de bahiste havamı aldım.
Fakat tüm bu kayıplara rağmen ben şahsen İsviçre'den Türkiye'ye kaybetmiş duygusuyla dönmedim.
Tamam Portekiz karşısında Türkiye kötü bir futbolla kaybetti ama henüz her şey bitmedi. Sonuçta bu bir turnuva ve sırada İsviçre ve Çek Cumhuriyeti gibi her türlü bahiste aklımla da gönlümle de Türkiye lehine oynayabileceğim iki takım var.
Portekiz'e yenilmek değil yenmek sürpriz olurdu.
İsviçre ve Çekler karşısında ise şartlar eşit. Yeter ki Fatih Hoca ilk maçtaki yanlışlardan ders alıp, daha iyi bir takım oyunu kurabilsin.
Ben inanıyorum kuracak.
Kötü oyun ve kötü yenilgi milli takımımızı İsviçre karşısında kamçılayacak.
Tam da bu noktada ikinci bir kazançtan bahsetmem gerekiyor.
Türkiye-Portekiz maçında en çok hoşuma giden şey Cenevre'yi dolduran on binlerce Türk ve Portekizlinin en taşkın sevinçlerini bile gayet medeni bir biçimde yaşama becerisi.
Statta iki kale arkası Türkiye ve Portekizli seyircilere ayrılmıştı. Stadın sağı ve solunu ise Türkler ve Portekizliler yan yana doldurmuştu. Anlayacağınız maçı Portekizlilerle yan yana izledik. Tezahüratı bol maçta en küçük bir taşkınlık yaşanmadı.
Sağımda Mehmet Altan solumda Cengiz Çandar, biz çöktük onlar sevinçten deliye döndü. Skor değil en çok da milli takımın performansı canımızı yaktı.
Çandar, maçtan önce heyecanla yanına aldığı Türk bayrağını maçtan sonra Cenevre sokaklarında dalgalandıramadığı için üzüldü.
Altan, gurbetçi Türklerin kendisine gösterdiği sevgi gösterisine rağmen kendisini toparlayamadı.
Bir ay boyunca maçları izlemek için siyaset yazılarına mola veren Hasan Cemal ise sevgili eşi Ayşe'nin moral desteğine rağmen ancak ertesi gün kendisine gelebildi.
Bu arada Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk geçen hafta Alman Der Spiegel dergisine futbol üzerine epey uzun ve keyifli bir söyleşi verdi. Türkiye'de daha çok Fatih Terim'den "ultra-milliyetçi" olarak söz etmesi ve "Türkiye'de bugün futbol, milliyetçiliğe hizmet ediyor ama millete değil" sözleri polemik konusu edildi.
Oysa Pamuk o söyleşide çocukluğunda babasıyla izlemeye gittiği Fenerbahçe maçlarında nasıl şiirsel bir coşku yaşadığından, milli takımın yenilgilerinin onda yarattığı tahribata kadar çok samimi itiraflarda bulunmuş.
Allah'tan "sıkı Fenerli ve Pamukçu" Cengiz Çandar söyleşinin tam metnini internetten indirdi de Pamuk'un ne söylediğini daha iyi anladık.
Pamuk o keyifli söyleşide bir yandan bir romancı olarak futbolla kişisel serüvenini anlatıyor diğer yandan bir dizi bence derinlikli tartışılması gereken kişisel gözlemlerini aktarıyor.
Mesela tartışılması gereken şu satırlar o uzun söyleşiden:
"Portekiz diktatörü Salazar, ülkesini futbol yardımıyla da yönetmişti. Futbol ona göre halkın afyonuydu. Bizde de böyle olsa sevinirdim. Ama burada futbol afyon değil, milliyetçilik, yabancı düşmanlığı ve otoriter düşünce üreten bir makine gibi. Ayrıca galibiyetlerin değil, yenilgilerin milliyetçiliği körüklediğini düşünüyorum. Milliyetçilik, deprem ya da kaybedilen savaşlar gibi felaketlerden doğuyor. İngilizlere karşı 8-0'lık yenilgi de böyle bir felaketti. Türkiye'de bugün futbol milliyetçiliğe hizmet ediyor ama millete değil."
Sizi bilmem ama ben Pamuk'un bu sözlerine birçok açıdan katılmıyorum.
İşin ilginci biz otobüste Çandar, Altan ve Cemal'le Pamuk'un bu sözlerini tartışırken Ülker Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Zuhal Şeker bizlere Türkiye'de ve dünyada futbol endüstrisinin geldiği yeri anlatan çarpıcı rakamlarla dolu çok önemli bir sunum yapıyordu.
Euro 2008'in yarattığı katma değer yaklaşık 2 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
Dünya Kupası'nda bu rakam 10 milyar doları aşmıştı.
Türkiye'de Ülker'le birlikte 8 ana sponsor, 8 de tedarikçi sponsor milyonlarca doları milli takımımızın mücadelesini bir yandan ekonomik başarıya diğer yandan sportif şölene dönüştürmek için uğraşıyor.
Sermayenin böylesine girift bir ilişki kurduğu futbol endüstrisinden "yabancı düşmanlığı ve otoriter düşünce üreten bir makine" şeklinde söz etmek futbolun bugün hem Türkiye'de hem de dünyada geldiği yeri anlamamaktır.
Milliyetçilik meselesine gelince..
Bugün herhalde klasik anlamda etnik-dini ve milli sınırları altüst eden en çarpıcı örnekler çokuluslu şirketlerden sonra futbol dünyasında. Fransız milli takımının klasik milliyetçilik tanımı içerisinde ne kadar milli olduğu tartışması daha geçenlerde yapıldı.
Ama ne oldu?
Fransa, milli takımının renkliliği sayesinde kendi dar milliyetçilik anlayışını gözden geçirmek zorunda kaldı. Fransız halkı tüm farklılıklarıyla takımını bağrına bastı. Keşke Pamuk, futbolla ilgili kafasında bir şekilde oluşmuş önyargıları dile getirmeden önce İsviçre'ye gelip Türkiye-Portekiz maçını izleseydi.
Türkçe konuşmayı bile bilmeyen Kazım ve Aurellio'nun takımın en iyi ikilisi olarak "yabancı düşmanlığı mı yoksa yabancı sempatisi mi" yarattığını kendi gözleriyle görürdü.
Çünkü takımının performansından rahatsız olan kızgın Türk taraftarından en büyük alkışı onlar aldı. En büyük tepkiyi ise korkak ve savruk oyunlarıyla Tuncay ve Hakan Balta.
Ayrıca Pamuk'un milliyetçilik eleştirisine en güzel cevap sohbetimiz sırasında kendisini "Ben futbol milliyetçisiyim" diye tanımlayan Hasan Cemal'den geldi.
Çünkü futbol üzerinden üretilen aidiyete dayalı milliyetçilik, her türlü fanatik milliyetçiliğin kürü.
Futbol epeydir bir endüstri. Her endüstri gibi ana omurgası rekabet. Rekabetin olduğu yerde yenilgi Orhan Pamuk'un korktuğu anlamda milliyetçiliğe değil, daha iyi olmak için mücadeleye teşvik eder.
Orhan Pamuk endişe etmesin. Gelsin Portekiz'e yenilen Türk milli takımının, İsviçre karşısında daha önceki taşkınlığından da ders alarak nasıl bir milli ruhla mücadele edeceğini futbol endüstrisinin mabedi stadyumda iki takımın seyircisi arasında kendi gözleriyle görsün.
"Türkiye yenilince dayanamıyorum" demiş.
Bir futbol milliyetçisi olarak Hasan Cemal, Orhan Pamuk'un "Terim'e rağmen desteklediği" milli takım "yenecek" diyor, dayansın!

YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Gurbetci 3 Haziran 2008 Salı 

Eger 2007 genel secimlerinde Meclise girseydim Turkiyede devrim yaratacagimi biliyordum .Ilimde bisikletle gezecegimi hersecmenle bulusacagimi ulkemin kalkinmasi icin 2 ayda bir medya sendikalar ve muhtarlari avrupaya goturecektim .Peki gerisini merak ediyorsaniz buyrun siteme Milletvekili olsaydim kosesini en azindan okuyun yerliyle Avrupasinin arasindaki kalite farkini anlayin mutlu gunler dilegiyle selamlar . Gurbetci bagimsiz millet vekili adayi www.ziyaettintokyay.com

Yorumu oyla      18      10  
nes 3 Haziran 2008 Salı 

Merhabalar, Sayın Toptan düzgün siyasetçi bilincine çok çirkin bir gölge düşürmüştür.Aslında bunu AKP den milletvekili olduğundaa yapmıştı..Hepsi aynı zihniyet.Saltanat ellerinde ama elbette bu devran biter.. Bu ülkede asgari ücretle geçinmeye çalışırken,kendilerini bu kadar lüks içinde milletin önünde utanmadan yaşamaları hangi vicdana sığar..

Yorumu oyla      18      10  
ardamehmet 3 Haziran 2008 Salı 

Vakit ve Vakit gibi gazeteler hedef göstermedikçe kimseye saldırı olmaz.Kaldiki Akp ve yandaşlarına olacak.Bu memleket için yola çıkmış isem ölümü göze almışım demektir.Bu oto sadece gösteriş ve lüks yaşamanın kanıtıdır başka birşey değil.

Yorumu oyla      18      10  
nesrin 3 Haziran 2008 Salı 

bu kampanyadan can ataklının yazıları sayesinde haberdar oldum.Kendisine teşekkürü borç bilirim.Canım 1.235.000.000tl de neymiş? şimdi tayyip erdoğan okurken bu da para mı diyordur. millet asgari ücrete talim bizim bakanlar yağlı ballı ohhhhh ne güzel bir de CHPnin halktan uzak olduğunu iddia ederler gariplikler ülkesi burası köksal toptan o arabayı geri verme biraz daha pahalısı varsa onu al hiç yakışıyor mu TBMM başkanına 3 kuruşluk araba kampanya başlatıyorum daha pahalısını alsın

Yorumu oyla      18      10  
Eymür 3 Haziran 2008 Salı 

Bu kişinin nasıl biri olduğunu,gidin kendi şehrinde araştırın......Bakın karşınıza neler çıkacak.

Yorumu oyla      18      10  
Kutluk Kargaoğlu 3 Haziran 2008 Salı 

Sayın Toptan'ın bu kadar düşmanı mı var? Biz kendisini dürüst biri biliriz. O zaman, bu araba olayına kendisi son vermeli. Halk yoksulluktan kırılırken, halk adamı olduğunu söyleyen Toptan arabayı iade etmelidir.

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kızılay Başkanı Küçükali Turktime'a Konuştu: Veli Küçük'ün Kızılay’dan İhale Aldığını Sizden Öğrendim!
Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali'den Turktime'a çarpıcı açıklamalar: ...
Türköne Konuşuyor: Eşimle Aram Kötü Olursa, Ak Parti'ye Muhalefet Ediyorum… MİT İşe Yaramaz, İlhan Selçuk Faşist, Çatlı Arkadaşımdı... Türkeş Bana Komünist Derdi…
Zaman’dan başka gazetede yazmam… Çok yakında medya savaşı çıkacak… Milliyetçilik ...
Cem Uzan Turktime'a Konuştu: Beni Kesebilirsin, Öldüerbilirsin ama Bana İnananlara İhanet Ettiremezsin!!!
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan Türk Basınında evinin kapılarını ilk ...
 
MENDERES TURKTİME'A KONUŞTU! : “AĞAR, DEMOKRASİNİN YANINDAN BİLE GEÇMEMİŞTİR!”
Sağ siyasetin patent sahibi ve DP’nin biyolojik ve siyasi varisi Aydın ...
BAŞÖRTÜSÜ ÖZ DEĞİL, SEMBOLDÜR!
(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) 5 bini aşkın üyesi ile Türkiye’nin ...
Emin Çölaşan Turktime'a Konuştu
(ÖZEL-TURKTİME) Türk basının usta kalemi, Hürriyet Gazetesi yazarı Emin ...
 
Belirsizlik Hükümeti Felce Uğrattı
Türkiye'de yaşanan belirsizliklerin, AK Parti hükümetini adeta felce uğrattığı ...
Tek Tek Değil Topluca Öldürün
Tuzla'da tatil günü çalışırken, ölen İhsan Turhan toprağa verildi. Sendika, ...
Haşim Kılıç ilk kez konuştu!
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç 'Meclis'in yetkisini gasp' olarak ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Beyaz Saray
PETROL
Kızılyıldız
Kırgızistan
Mehmet Şimşek
saldırı
Numan Kurtulmuş
ROMA
ismail kartal