E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Derya Çöl

Spiritüalizm: Direniş mi teselli mi?
15 Mayıs 2025 Perşembe

 

Spiritüalizm, günümüz dünyasında çok fazla yanlış anlaşılan ama bir o kadar da çok ihtiyaç duyulan bir kavram. Ruhun varlığına, madde ötesi bir gerçekliğe ve görünmeyenle kurulan bağlara inanmak, kimi zaman bir avunma biçimi, kimi zamansa bir içsel uyanış olur. Aradaki fark, bu inancı nasıl yaşadığında gizlidir.

Türkiye gibi adaletin şekilsel kaldığı, insanların birbirine güvenmediği, ahlakın çıkar hesaplarına kurban edildiği toplumlarda, Spiritüalizm iki ayrı yöne savrulabilir: Ya bir kaçışa, ya bir uyanışa.

Pasif bir spiritüalizm der ki: “Her şeyin bir sebebi var, nasılsa bu dünya geçici.” Bu cümle, bazen mücadeleden vazgeçmenin, bazen zulme susmanın bahanesidir. Nasılsa bir ‘öbür dünya’ var diye, bu dünyada olup bitene göz yummak, Tanrı’yı adaletin değil kaderin temsilcisi gibi görmek — işte bu, Spiritüalizmin kendi ruhunu inkâr etmesidir.

Oysa bilinçli bir spiritüalizm şöyle fısıldar: “İçindeki düzeni kur, dışarının kaosu seni yutmasın.” Marcus Aurelius’un dediği gibi, insan dış dünyayı değil, yalnızca kendi zihnini kontrol edebilir. Epiktetos’un dediği gibi, “Bizi rahatsız eden olaylar değil, onlara yüklediğimiz anlamlardır.” Ve Nietzsche’nin uyarısı: “Ruhun yüceltilmesi bazen cesaretin gömülmesidir.”

Gerçek Spiritüalizm, dünyadan el etek çekmek değildir. Tam aksine, içten güçlü olup dışarıya ışık tutmaktır. İçsel huzur, toplumsal suskunluk anlamına gelmemelidir. Eğer ruhunu arındırdıysan, sustukların değil, duruşun olmalı. Ruhunu bulmak, aynı zamanda adaletsizliğe karşı kendi vicdanını seslendirmektir.

Spiritüalizm, eğer farkındalıkla yaşanırsa; menfaatin kol gezdiği, çürümüşlüğün normalleştiği bir toplumda kişisel bir direnişe dönüşebilir. Çünkü içi uyanık olanın, dışı kör olamaz. Çünkü ruhunu bilen, başkasını kandırmaz. Ve çünkü ışığını bulan, karanlıkla barışmaz.

Bu yüzden, Spiritüalizm bir yol ayrımıdır: Direniş mi olacaksın, teselli mi? İçine mi döneceksin, yoksa içinden doğan gücü dışarı mı taşıyacaksın? Belki de şimdi asıl soru şu: Ruhunu yüceltmek için mi inanıyorsun, yoksa korkularını bastırmak için mi?

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 2290 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
galatasaray
rusya
Gurbangulı Berdimuhamedov
İran
yunanistan
Volero
Adana Demirspor
film
Sayıştay