Televizyon ekranlarını açtığınızda karşınıza çıkan yüzler tanıdık mı geliyor? Hatta fazlasıyla tanıdık mı?
Çünkü gerçekten de öyle...
Türk dizi sektörü, yıllardır dar bir oyuncu havuzunda dönüp duruyor. Her sezon başlayan dizilerde aynı 20-25 oyuncunun arasında dönen kadrolar, izleyiciyi artık hem sıktı hem de sorgulatır hale geldi.
Bir dizisi biten oyuncunun birkaç hafta sonra yeni bir yapımda yer alması neredeyse kural olmuş durumda. Saç uzatıp sakal keserek imaj tazelemeye çalışan ama esasen aynı kalan yüzler ekranlarda dönüp duruyor. Yeni projelerde bile yeni bir heyecan arayan seyirci, karşısında yine aynı isimleri buluyor. Bu, tesadüf olamayacak kadar sistematik bir döngüye dönüşmüş durumda.
Peki bu ülkede başka oyuncu yok mu? Tiyatrodan gelen, konservatuvar mezunu, yıllarını bu işe adamış ama kamera önünde sadece figüran olarak yer bulan onlarca pırlanta gibi isim ne olacak?
Sorun sadece tekrarlayan yüzler değil, sektördeki adaletsizlik.
Aynı oyuncular, haftalık bölüm başı 1.5 milyon TL, hatta 3 milyon TL'ye kadar çıkan ücretler alıyor. Üstelik bu ödemeler haftalık olarak yapılıyor.
Bu kadar büyük meblağlar konuşulurken, kamuoyunun şu soruyu sorması kaçınılmaz:
Bu oyuncular ne kadar vergi ödüyor?
Bir diğer önemli soru:
Denetim var mı?
Bir yanda milyonlar kazanan, lüks villalarda oturan, yurt dışında tatiller yapan “vazgeçilmez” oyuncular; diğer yanda oyuncu olmak hayaliyle İstanbul'a göç edip barınma ve geçim sıkıntısı çeken gençler!
Kimse bu çarpıklığı konuşmak istemiyor. Oysa bu sektör, tıpkı toplumun kendisi gibi ciddi bir gelir adaletsizliğiyle yüzleşiyor.
Belki de artık bazı "vazgeçilmezlerin" bir süre geri çekilme zamanı gelmiştir. Ekranlarda taze yüzler görmek, yeni yetenekleri keşfetmek hem izleyiciye hem de sektörün geleceğine nefes aldırır.
Sorulacak çok soru var. Cevapların da artık verilmesi gerekiyor.