Şehit Ailelerine 3 KURUŞLUK Çağrı:  BAŞBAKAN'A DAVA AÇIN!

Selda Öztürk Kay'ın haberi... 
Sehitlere “kelle” dediği için 3 kuruşluk tazminata mahkum olan Başbakan Erdoğan hakkındaki kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nce de onaylanması, şehit analarının ve şehit ailelerinin yüreğine su serpti. Kararın “Suçun ispatı” olduğunu belirten Şehit Anneleri Derneği Genel Başkanı Pakize Alp Akbaba, “Türk yargısına olan güvenimiz bir kez daha pekişti. Suç ispat edilmiştir. Adaletin kestiği parmak acımaz” yorumunu yaptı.

Emsal teşkil edecek
Başbakan Erdoğan’a açılan tazminat davasının Yargıtay’da da onaylanması, davanın bundan sonra aynı gerekçeyle açılacak davalara da emsal teşkil etmesini sağladı. Yargıtay’ın bu kararından sonra, sadece şehit ailelerinin değil, şehitlerine saygı duyan tüm milletin dava açmasının önünde hiçbir engel kalmadığını hatırlatan Pakize Alp Akbaba şunları söyledi: “Başbakan Erdoğan’ın yavrularımıza ’kelle’diye hitap etmesi hepimizi çok üzmüştü. Artık suç ispat edilmiştir. Biz Yargıtay davasının sonucunu bekliyorduk. Bundan sonra herkesi çekinmeden dava açmaya çağırıyorum. Bu kişisel bir kazanç davası değil, Türkiye ve şehitleri için açılmış bir davadır. Sadece şehit analarına mal edilmemelidir. Türk milleti acımıza ortak olsun. Biz köprü kurduk, yolu açtık. Bundan sonra şehidini ve vatanını seven herkes dava açabilir.”

Erdoğan’a teselli mesajı
Adalete ve Türk yargısına güveninin bin kat daha arttığını söyleyen Alp Akbaba, Erdoğan’a da bir teselli mesajı göndererek “Adaletin kestiği parmak acımaz. Herkes gibi Sayın Başbakan da suçunu kabullensin, cezasına razı olsun” dedi.  Malatya Şehit Aileleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Duran Şahin de, şehit ailelerinin açtığı tüm davalara “müdahil” olduklarını belirterek “Biz tarafız. Arkadaşlarımızın açtığı her davaya doğal olarak destek veriyoruz” dedi. Başbakan Erdoğan’ın şehitlere “kelle”, bölücü başına ise “sayın” diye hitap ettiği konuşmasının ardından Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ve bu yönde açılan davalara da destek verdiklerini hatırlatan Şahin, şöyle dedi:

Başbakan’a yakışmadı
“Bir ülkenin Başbakanı’na kesinlikle yakışmayan ifadelerdi. Bizleri son derece üzdü. Savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Ancak şehitlerimiz sadece biz şehit ailelerinin temsil ettiği insanlar değildir. Onlar bu ülkenin en kıymetli değerleridir. Şehitlerimize ve ailelerine hakarete asla izin vermeyiz, göz yummayız. Son zamanlarda sözde terör örgütünü öven ve şehitlerimize ağır sözler sarfeden DTP milletvekilleri ile Ümraniye soruşturmasında adı geçen bir kişiye de dava açılması için harekete geçtik” dedi. Şehit Aileleri Derneği Başkanı Hamit Köse ise Yargıtay’ın Başbakan Erdoğan hakkındaki kararını, yönetim kurulu üyeleriyle tartışarak dava açıp açmamaya daha sonra karar vereceklerini belirtti.

50 milyon YTL tazminat ödeyebilir
Şehitlere ’kelle’bebek katiline ’sayın’diyen Başbaban Erdoğan’ın “3 kuruşluk tazminat” cezasının Yargıtay tarafından da onanması Türk basınında geniş yer buldu. Bazı köşe yazarları konuyu ele alan yazılar yazarken özellikle Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu Başbakan’ın içinde olduğu açmazı ortaya koydu. Mutlu “Başbakan tek bir sözcük yüzünden 50 milyon YTL tazminat ödeyebilir” başlıklı yazısında özetle şunları yazdı: 

Başbakan’ın başı dertte
“Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararı,
17 Aralık 2007’de yazdığım gibi ’Başbakan’ın başının fena halde dertte olduğunu’gösteriyor. Çünkü aradan geçen süre zarfında yüzlerce şehit ailesi daha Başbakan aleyhine dava açtı. Ama onlar ’3 kuruş’ değil, ’5 bin-25 bin YTL’ arasında değişen miktarlarda tazminat talep ettiler. Yargıtay’ın bu kararından sonra, ülkemizdeki yaklaşık 10 bin şehidin, sayıları 60 bin-70 bini bulan birinci dereceden akrabalarına da tek tek dava açma hakkı doğdu. Diyelim ki, her aileden sadece bir kişi dava açsa ve mahkeme Başbakan’ın her bir davacıya 5’er bin YTL tazminat ödemesine karar verse... Erdoğan’ın ödeyeceği toplam tazminat 50 milyon YTL’yi bulacak. Göreceksiniz bu ’kelle’davaları, Türkiye’de bir çığır açacak... Bakalım AKP yanlısı medyanın gücü, şehit ailelerini sindirmeye de yetecek mi?”

Yeniçağ