Şahin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmada, hukuk kurallarının amacının salt düzeni sağlamak değil, insan haklarını güvence altına almak ve insanlığın en büyük değeri olan adaleti gerçekleştirmek olduğunu belirterek, ''adaleti dağıtma görevinin omuzlarda taşınamayacak kadar ağır, düşürülemeyecek kadar değerli bir hazine olduğunu'' söyledi.
Yargı erkinin, bir ülkenin bağımsızlığının olmazsa olmaz koşulu olduğunu ifade eden Şahin, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, adalet hizmetlerinin çağdaş bir çalışma ortamında yerine getirilmesi ve kaliteli yargı hizmetinin sunulabilmesi için gerekli her türlü önlemi almanın devletin temel hedefleri arasında bulunduğunu kaydetti.
Kaliteli yargı hizmetinin sunulabilmesi için adaletin, Atatürk'ün de ifade ettiği gibi ''halkı yormaksızın hızla, isabetle ve güvenle'' dağıtılması gerektiğini belirten Şahin, yargı erkinin sorunlarının giderilmesi amacıyla 58, 59 ve 60. hükümetler döneminde Adalet Bakanlığınca geleceğe dönük ve bütüncül bir bakış açısıyla reform niteliğinde çalışmalar yürütüldüğünü dile getirdi.
Şahin, yürütülen faaliyetlerle, mevzuatın Avrupa Birliği (AB) normları ve çağdaş anlayışa uygun olarak büyük oranda yenilendiğini, ''Ulusal Yargı Ağı Projesi''nde (UYAP) büyük aşama kaydedildiğini, adliyelerin mehabetine uygun şekilde adalet saraylarına dönüştürülmeye başlandığını ve ceza infaz kurumlarının insan onuruna yakışacak modernizasyonu ve işleyişi ile uluslararası standartlara kavuşturulduğunu bildirdi.
Bakan Şahin, incelenen temel politika belgeleri, yargı kamuoyunun dile getirdiği görüşler, ilerleme raporları göz önüne alındığında yargının sorunlarını şöyle sıraladı:
''Mahkemelerin iş yükünün fazla olması ve yargılama sürelerinin makul süreyi aşması,
Hakim, Cumhuriyet savcısı ile diğer adalet personeli sayısının yetersiz olması,
Yargı çalışanlarının özlük haklarının yetersiz olması,
Bazı alanlarda karmaşa oluşturacak ölçüde mevzuat fazlalığı varken kimi alanlarda ise mevzuat yetersizliği ve eskiliğinin devam ediyor olması,
Alt yapı hizmetlerinin istenilen düzeyde olmaması,
İcra ve iflas dairelerinin işleyişinde sorunlar bulunması,
Adalete erişim imkanlarının istenilen düzeyde olmaması.''
Yargıya ilişkin sorunların sadece bu başlıklarla sınırlı olmadığını ifade eden Şahin, yargıya ilişkin sorun olarak kabul edilen alanların 58 ve 59. hükümetler döneminde ya bütünüyle çözüme kavuşturulduğunu ya da büyük ölçüde sorun olmaktan çıkarıldığını savundu.
-''HUKUK SİSTEMİMİZ HAYATIN GERİSİNDE KALMAYA BAŞLAMIŞTIR''-
Cumhuriyetin, büyük bir kanunlaşma hareketiyle modern Türk hukuk sistemini oluşturduğunu ve bu temel üzerinde yükseldiğini dile getiren Şahin, ''Büyük bir reform hareketiyle oluşturulan hukuk sistemimiz zamanla temel alanlarda hayatın gerisinde kalmaya başlamıştır. Mevzuatımızda değişiklikler yapılarak geçici önlemler alınmıştır. Gündelik ihtiyaçları karşılamak amacıyla alınan bu önlemler, zamanla hukuk sistemimizi bir karmaşaya sürüklemiş ve içinden çıkılamayacak hale getirmiştir'' dedi.
Bu durumun da hak arama özgürlüğünün yeterli güvenceye kavuşturulamamasına, Türkiye'nin uluslararası kamuoyu nezdinde hak ettiği saygınlığa ulaşamamasına ve sonuçta adalete olan güven ve saygınlığın zedelenmesine sebebiyet verdiğini kaydeden Şahin, şöyle konuştu:
''Diğer yandan içinde bulunduğumuz yüzyılda, ekonomik, sosyal ve hukuksal ilişkiler sürekli artarak yoğunlaşmaktadır. Bu gelişmelerle birlikte artık uluslararası bir boyut kazanan terör, çevre ve göç gibi olgular insanlığın ortak sorunu haline gelmiştir. Gerek bu sorunlar gerekse uluslararası alanda ve Avrupa Birliği adaylık sürecinde yaşanan gelişmeler etkin bir hukuk reformunu ihtiyaç haline getirmiştir. Ülkemiz hukuk alanında yapacağı reform hareketlerini geleceğe dönük stratejik bir bakış açısıyla ele almak zorundadır.''
Şahin, mevzuat çalışmalarında katılımcı bir anlayışla başta yargı organları olmak üzere barolar ve kamuoyunun talep ve beklentilerinin dikkate alındığını belirterek, mevzuat hazırlıkları için ilgili tüm kesimlerin temsilcilerinin olduğu komisyonlar oluşturulduğunu, bu komisyonların yoğun bir çalışma ile mukayeseli hukuku da dikkate alarak ortaya çıkardıkları çalışmaların bir kısmının halen devam ettiğini bir kısmının da Başbakanlık ve TBMM'de bulunduğunu söyledi.
Bakan Şahin, Türk Ticaret Kanunu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Türk Borçlar Kanunu, Genel İdari Usul Kanunu, İdari Yargılama Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Devlet Sırları Kanunu, DNA Verileri ve Milli DNA Veri Bankası Kanunu, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Şiddet Suçu Mağduru Çocuklara Yardım Hakkında Kanun ve Yargı Bilişim Kurumu Kanununun bu çalışmalar arasında bulunduğunu bildirdi.
İstinaf kanun yoluna ilişkin kanuni düzenlemelerin tamamlandığını, istinaf yargılaması yapacak bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesi ile birlikte daha etkili bir kanun yolu denetimi sağlanacağını kaydeden Şahin, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi için gerekli çalışmalara büyük bir hızla devam ettiğini, Yargıtay'ın da taleplerinin dikkate alınarak, 2010 yılında istinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilmesinin planlandığını kaydetti.
-İNSAN KAYNAKLARI-
Şahin, hakim, Cumhuriyet savcısı ve adalet personelinin iş yükü fazlalığının yargılamaların süresini uzatan en önemli faktör olduğunu ifade ederek, Avrupa Konseyi Etkin Yargı Komisyonunun (CEPEJ) 2008 yılında yayımlamış olduğu verilere göre, 100 bin kişiye düşen hakim sayısının, Almanya'da, 24,5, İngiltere'de 16,6, Yunanistan'da 28,4 iken Türkiye'de 9 olduğu söyledi.
Avrupa ülkelerinde bir hakimin bakacağı azami iş sayısının yaklaşık olarak 200 iken, Türkiye'de bir hakimin yılda ortalama bin 78, Cumhuriyet savcısının bin 417 hazırlık ve 447 ilamat dosyasına baktığına işaret eden Şahin, hakim ve Cumhuriyet savcısı açığının kapatılmasına yönelik çaba sarf edilmesine rağmen çalışmaların henüz istenilen seviyeye gelemediğini belirtti.
Mevcut 14 bin 697 hakim ve Cumhuriyet savcısı kadrosundan halen 3 bin 796'sının boş bulunduğunu ifade eden Şahin, 914 hakim ve Cumhuriyet savcısı adayının stajının devam ettiğini, 30 Kasım 2008'de 50 idari yargı hakimi için, 20 Aralık 2008'de de 550 adli hakim ve savcı adayı için sınav yapılacağını söyledi.
Şahin, hukuk reformunun yalnız kanunlarda değişiklik yapılması ile mümkün olmayacağını belirterek, yargı mensuplarının salt mesleki bilgileriyle değil, sosyal bilimlerin gelişen tüm alanlarındaki bilgi birikimleri ile ön plana çıkmaları gerektiğini kaydetti.
Bakanlığın düzenlediği eğitim çalışmalarını, hukuk felsefesi ve sosyolojisi, yabancı dil bilgisi, bilişim kültürü ve teknolojileri, AB ve uluslararası kurumların müktesebatı gibi alanları kapsayacak şekilde geliştirildiğini dile getiren Şahin, 2008'de yurt içinde düzenlenen hizmet içi eğitim çalışmalarına 3 bin 807, yurt dışında düzenlenen eğitim çalışmalarına ise 28 hakim ve Cumhuriyet savcısının katıldığını bildirdi.
Bakanlık personelinden 5 bin 158'inin hizmet içi eğitime, 3 bin 170'inin de UYAP kapsamındaki teknik ofis kursuna tabi tutulduğunu kaydeden Şahin, AK Parti hükümetleri döneminde yurt içindeki çeşitli üniversitelerde 152 yargı mensubunun yabancı dil eğitimi aldığını, 2005 yılından itibaren de her yıl 20 hakim ve Cumhuriyet savcısının yurt dışında bir yıl süre ile yabancı dil eğitimine gönderildiğini, 2008 yılında da 305 hakim ve Cumhuriyet savcısının yabancı dil eğitimi almasına katkıda bulunulduğunu söyledi.
-YARGI BAĞIMSIZLIĞI-
Adalet Bakanı Şahin, ''yargı bağımsızlığı ve hakim güvencesinin'' demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez ögelerinden biri olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
''Anayasa Mahkemesinin bir kararında da belirtildiği gibi hukuk devleti özünü yargı bağımsızlığında bulmaktadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğal bir sonucu olarak bağımsızlığın yasama ve yürütme organlarına karşı korunması öne çıkarılmıştır. Yargı bağımsızlığı günümüzde; yalnız yasamaya, yürütmeye karşı bağımsızlığı değil, medya ve diğer Anayasal kurum ve kuruluşlara karşı da bağımsızlığı kapsayacak genişlikte ele alınmaktadır. Yargı mensuplarının karar verirken her türlü etki ve baskıdan uzak, yalnızca hukuk kuralları ve vicdani sorumlulukla hareket etmeleri gerekmektedir.
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğünün sağlıklı bir şekilde yürümesi ve gelişebilmesi için yargı organlarını yönlendirici davranışlardan kaçınmak konusunda herkesin azami özen ve dikkat göstermesi gerektiğini önemle vurgulamak isterim.''
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...