İnancı kuvvetli olan olmayan, isteyerek tesettüre giren veya rejim baskısıyla girmek zorunda kalan fark etmiyor. Ayetullahlar için yaklaşım çok farklı. Tahran’da sohbet
ettiğimiz, tüm siyasi konular hakkında konuştuğumuz, hatta Ahmedinejad’ın politikalarını, bugünkü İran’ın dış dünya ile olan ilişkilerini eleştiren, rejim karşıtı söylemleri olan 35 yaşlarında, okumuş, dünya görmüş birine Ayetullah Humeyni hakkında sorular yönelttim.
“Ruhaniler hakkında konuşmak, İmam Humeyni’ye ihanet etmek istemem” diyerek ilginç bir hikâye anlattı.
HUMEYNİ’NİN ELMASI
“Daha önceleri yaklaşık 5-6 yıl evvel, İmam Humeyni hakkında eleştiriler yapardım.
Ölçüsüz konuşurdum, eleştirirdim. Bir gün rüyamda Ayetullah Humeyni’yi gördüm.
Bana bir elma vererek dedi ki: ‘Evladım bana neden ihanet ediyorsun?’ Bu rüyadan sonra Humeyni ve diğer ruhaniler konusunda konuşmuyor, onlara ihanet etmek istemiyorum.” Rüyayı gören şahsın inançlı olduğunu düşünmüyorum, hatta Batı hayranı biri olarak da tasvir edilebilir, böyle bir portreye sahip olduğu da rahatlıkla söylenebilir.
Buyurun değerlendirmeyi siz yapın veya çok bilen müsteşriklere bırakın. Hangi İran?
SINIR VAR AMA
İran’da eğlence hayatı çarşı/pazar gezmeleriyle, restoran, çay bahçeleri ve kafelerle sınırlı denilebilir. Ancak, hali vakti yerinde olanların kendi mekânlarında istedikleri gibi
eğlenmesini engelleyecek bir durum yok. İran’da kaldığım süre boyunca aşağı yukarı hepsi birbirine benzeyen ve genellikle ülkenin sıcaklığı sebebiyle zemin katlarda yer
alan restoranlarda yemek yedim. Restoranların kalitesini önünde bekleyen müşteri sayısına ve içerinin kalabalıklığına göre anlamaya çalıştım. Genelde haklı çıktım. Ama bir detay daha var; iyi restoranlarda bir de canlı müzik oluyor. İbrahim Tatlıses’in 30 yıl önceki parçaları halen revaçta. Türkiye’den geldiğimizi öğrenen sanatçılar bizim için de Tatlıses ve Sibel Can’dan parçalar okudular.
KİMSENİN SIKINTISI YOK
İran’da karşınızdaki kişinin ne olduğunu anlamanız o kadar kolay olmuyor. Zira çok renkli bir insan mozaiği var. Nüfusun yüzde 51’ini Farslar, 24’ünü Azeriler oluşturuyor. Gilaki ve Mazandarani yani Zerdüştler yüzde 8 ve Kürtler yüzde 7 oranına sahip. Diğerleri de Araplar, Lurlar, Beluciler, Türkmenler olarak sıralanabilir. Özellikle İran’daki Kaşkay Türklerinin halen devam eden göçebe yaşamı ise teknik gruplar
içinde en dikkat çekeni. İran’ın yüzde 90’ını Şii Müslümanlar, yüzde 8’ini Sünni
Müslümanlar oluştururken yüzde 2’lik bölümü oluşturan Bahaîler, Zerdüştler (Mazdaizm), Sâbiîler, Hindular, Yezidiler, Ahli-Hak, Hıristiyanlar, Yahudiler ve diğerleri ise çok renkli. İran’ın renkli dini motifleri içerisinden sadece İsfahan’da Ermeni Kilisesi ve Müzesi’ni görme şansım oldu. Sözde soykırım hikâyesine, Türkiye haritası eşliğinde geniş yer ayrılmış. Öğrendiğim kadarıyla da her dinin mensupları çok fazla sıkıntı çekmeden dini yaşamlarını sürdürüyor.
ŞİRAZ’IN BIÇKIN DELİKANLILARI
ÖZELLİKLE İsfahan ve Şiraz’da çok farklı tarzda giyinen, örtünen insanlar gördüm. Hafız’ın kabrini ziyarete gelen iki gencin çakma Dolce&Gabbana tişörtleri ve ilginç saç kesimleri dikkatimi çekti. Selamlaştık. Fotoğraflarını çekmek için poz verdirdim. Sonra dertlerini anlattılar. Saç kesimi ve sakalı dikkat çeken, “Bu sakalın bugünkülerle ilgisi yok. Ben Perslilerin izinden gitmek, onlara benzemek, onlar gibi olmak istiyorum” sözleriyle kendisini anlattı. Diğeri ise, “Benim tek amacım var, Türkiye’ye yerleşmek. Oraya göçmen olarak gitmek. Ben de Türklere benzemek istiyorum” dedi.
İNCE uzun boylu, yaşları 17-18 civarı, giyimleri oldukça sıradışı. Ama tarzları çok şey çağrıştırıyor. Adeta haykırıyor. Onlar İngilizce veya Türkçe bense Farsça bilmediğimizden, Şiraz’ın kapalı çarşısında tek tercümanımız fotoğraf makinesi oldu.
Zenginliğin simgesi kollarda
İRAN’da hali vakti yerinde olan erkeklerin giydikleri takım elbiselerin kollarında yer alan markaları çıkarmamaları ilgimi çekti. Genelde ‘Hakupian’, ‘Hakverdi’ ve ‘Patencame’ etiketleri dikkatimi çekti. Bir İranlı’dan da bu duruma çok fazla dikkat çekmeden poz vermesini istedim. Kotunu (ceket) giydi, şalvarını (pantolon) düzeltti ve poz verdi. Ve işte karşınızda bir İranlı zengin... Rehberimize markaları kollardan çıkarılmayan takım elbiselerin özelliğini sordum. Merkezi Tahran’da bulunan Hakupian’ın 51 yıllık bir İran giyim markası olduğunu, sadece takım elbise ürettiğini, zenginlerin ve üst düzey bürokratların tercih ettiğini söyledi. Fiyatları ise 250-400 dolar
arasında değişiyormuş.
KAŞ ALMAK MI! TÜMDEN KAZIMIŞ
İRAN ve kadın yan yana gelince doğal olarak bazıları dini kurallar çerçevesinde olaya yaklaşacaktır. Kaş almanın günah olduğu savıyla yola çıkacaklardır. Fotoğrafa bakın karar verin. Ortada kaş var mı? Doğalı gitmiş, dövmesi gelmiş. Ya diğeri. O da az bulmuş olmalı ki, ikisini birleştiren ‘köprü kaş’ modeli geliştirmiş. İşte İran bu...
HaberTürk
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...