CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, ''Yargı bağımsızlığını kaybedersek, demokrasiyi kaybederiz, Cumhuriyet'in temellerini kaybederiz. Onun için bazı yabancıların Türk yargıçlarına 'şöyle karar verirseniz müzakereleri keseriz, böyle karar verirseniz Türkiye'yi gözetim altına alırız' yolundaki sözlerini açık bir tehdit olarak vasıflandırıyoruz'' dedi.
Lozan Antlaşması'nın 85. yılı dolayısıyla Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansta konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Lozan Antlaşması'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra imzalanan ve hala yürürlükte olan tek anlaşma olduğunu söyledi.
Lozan'ın Birinci Dünya Savaşı'nı kaybeden bir devletin diğer devletlere eşitliğini kabul ettirerek, eşit koşullarda imzalatabildiği tek anlaşma olduğunu da vurgulayan Öymen, ''Lozan, çağdaş bir devletin kuruluş belgesidir. Cumhuriyet, Lozan'ın üzerine kurulmuştur'' diye konuştu.
Lozan Antlaşması'nın imzalandığı dönemde Latin Amerika ülkelerinin doğrudan ABD'nin iş başına getirdiği diktatörlerce yönetildiğini, Avrupa'da da faşist diktatörlükler bulunduğunu ifade eden Öymen, İtalya'da 48 yıl boyunca Hristiyan demokratların iktidarda olduğu söyledi.
-HİTLER BENZETMESİ-
Almanya'da Hitler'in 1923'te kurduğu Nazi partisinin 1933'te iktidara geldiğini belirten Öymen, şunları söyledi:
''Ondan sonraki seçimde aldığı oy da tesadüf bu ya yüzde 46. Neticede bazılarına yetmediği gibi Hitler'e de iktidar olmak yetmiyor. Öyle bir diktatörlük kuracak ki herşey onun elinde olacak. Muhalefete tahammül edemiyor. O zaman gene tesadüf bu ya 30 Haziranı 1 Temmuza bağlayan gece çok sayıda insan, sosyalistler, komünistler, papazlar, çingeneler ne kadar muhalif unsur varsa hepsi gözaltına alınıyor, çoğu mahkum ediliyor, bir kısmı öldürülüyor.
Fakat iktidara geçtikten hemen sonra ne yapıyor 23 Mart 1933'te Alman Parlamentosu'ndan yetki istiyor. Muhalefet partisinin desteğiyle dört sene süreyle hiç bir parlamento denetimi olmadan ülkeyi dilediği gibi idare ediyor. Sonra ne oluyor? Hitler'i destekleyen parti Hitler'in baskısıyla kendini fesh ediyor. Lozan'ın yaşandığı dönemlerde işte böyle şeyler oluyor.
Büyük devletler övgüyle bakıyorlar çünkü Batılı iş adamları Nazi Almanya'sına iş yapabiliyorlar. Büyük devletlerin firmalarına kapılar açık. İş adamları Hitler'e büyük destek oluyorlar. İş adamlarının da demokrasiyi korumak gibi bir kaygıları yok. O iktidar zamanında para kazanıyorlar. O yüzden Hitler'i en çok destekleyenler arasında iş adamları var. Faşist yönetimler, hem dünyayı hem Avrupa'yı felakete sürüklüyorlar.''
-YARGI BAĞIMSIZLIĞI-
Lozan'ın büyük bir zafer olduğunu belirten Öymen, İsmet İnönü'nün toplantıyı terk ederek trenle Ankara'ya dönmesinin ardından müttefiklerce yeniden çağrıldığını ve bu ülkelerin daha önce vermedikleri tavizleri verdiklerini dile getirdi. Tüm bunların amacının Türkiye'nin tam istiklalini ve kayıtsız şartsız egemenliğini sağlamak olduğunu dile getiren Öymen, ''Bu millet istiklalsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır'' dedi.
Böyle bir mirası devreden insanların çocukları olarak ''teslimiyetçiliği'' kabul etmeyeceklerini söyleyen Öymen, şöyle devam etti:
''Yabancıların yargımızı baskı altına almalarını kabul edecek miyiz? O devirde o kadar baskı yapmıştı ki yabancılar Türk hukuku üzerine, Osmanlı'nın son dönemlerinde onlar ne isterse mahkeme öyle karar veriyordu.
Biz diyoruz ki Cumhuriyet Türkiye'sinde, Atatürk'ün kurduğu Türkiye'de; Türk yargısına baskı yapmak hiç kimsenin haddi değildir, hakkı değildir. Türk yargısının hangi konuda ne karar alacağını Türk yargıçlar tayin eder. Biz hiç kimsenin sömürgesi değiliz. Yargı bağımsızlığını kaybedersek demokrasiyi kaybederiz, Cumhuriyet'in temellerini kaybederiz. Onun için bazı yabancıların Türk yargıçlarına 'şöyle karar verirseniz müzakereleri keseriz, böyle karar verirseniz Türkiye'yi gözetim altına alırız' yolundaki sözlerini açık bir tehdit olarak vasıflandırıyoruz. Bunun mesajı açık; 'siz hukuka, anayasanıza göre karar vermeyeceksiniz, alacağınız kararları, siyasi ve ekonomik sonuçlarını düşünerek vereceksiniz'. Yargıyı siyasallaştırıyorlar. Kim yapıyor bunu? Yıllardan beri bize hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını telkin edenler yapıyor. Menfaatleri gerektirdiği zaman ne hukuk üstünlüğü var, ne yargı bağımsızlığı var, ne de demokratik haklar var.
Atatürk'ün yetiştirdiği kuşaklar olarak biz yabancıların Türk yargısına baskısını sineye çekersek Atatürk'e de bu Cumhuriyeti kuranlara da ihanet etmiş oluruz. Biz bunu kabul etmiyoruz, ama kabul edenler var.''
Öymen, Türkiye'nin Lozan öncesine getirilmek istendiğini savunarak, ''Türk Halkı, Türk Milleti, Cumhuriyet'in değerlerinin bu kadar kolaylıkla insafsızca feda edilmesini göze alamaz'' diye konuştu.
Türkiye'nin Atatürk döneminde Lozan Antlaşması ile kendi kararını kendisi veren bir millet olduğunu belirterek, ''Şimdi, hiçbir zaman başkalarının verdiği kararla yönetilen bir devlet olmak istemiyoruz'' dedi.
-AB'YE ÜYELİK-
Öymen bir soru üzerine, Türkiye'nin diğer ülkelerle eşit şartlarda AB'ye üye olmasından yana olduklarını vurguladı.
''Türkiye'nin diğer ülkelerle tam eşit haklara sahip olmadığı bir ortamda AB'ye girmek intihardır'' diyen Öymen, özel statüyü kesinlikle kabul etmediklerini kaydetti.
Eşit bir devlet muamelesi görmeyecek Türkiye'nin AB'de yeri olmayacağına işaret eden Öymen, ''Ama şunu özellikle belirtmek istiyorum AB'ye eşit şartlarda üye olmayı kölelik olarak düşünenler varsa, biz onlardan değiliz'' dedi.
Türkiye'nin AB'ye eşit üye olması durumunda egemenliğini teslim etmiş olmayacağını belirten Öymen, AB'nin egemen ulus devletlerden oluştuğuna dikkati çekti.
Akdeniz Üniversitesi Rektör Danışması Prof. Dr. Çetin Yetkin de Lozan Antlaşması'nı imzalayan Türklerin Birinci Dünya Savaşı'ndan galip çıktıklarını söyledi.
Kurtuluş Savaşı'nın ''mazlum bir ulusun emperyalizmi alt ettiği bir savaş olduğunu'' ifade eden Çetin, gelişmiş ülkelerin bu mağlubiyetin öcünü almak için zaman kolladıklarını savundu.
Çetin, ''Özellikle üç senedir çok zayıfladığımız için bu mağlubiyetin öcünü teker teker alıyorlar'' dedi.
Çetin, ''Milli mücadele sırasında mütareke basını Atatürk'ü 'haydut', milli mücadeleye katılanları 'eşkıya', Türk ordusunu 'aşağılık' olarak nitelemişti. Tarih tekerrür mü ediyor dersiniz?'' diye konuştu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...