Meral Tamer'in köşe yazısı
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyelerinden, değerli sosyal bilimci Prof. Dr. Yılmaz Esmer, hafta başı yine ilginç bir araştırmanın sonuçlarıyla karşımıza çıktı.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 7 ülkede önce parlamenterlerle medya mensuplarının demokrasiye bakışları araştırılmış; sonra da her ülkede araştırmayı yürüten sosyal bilimcilerin oluşturduğu uluslararası çalışma grubu, bu seçkinlerin değerleriyle genel kitlelerin değerleri arasında benzerlik ya da farklılıkların, demokrasiye etkilerini incelemişlerdi.
Demokrasinin kalitesi
Projenin ana amacı, bu 7 toplumda halk kitleleriyle seçkinlerin değerleri arasındaki uyumun derecesini ölçmekti. Araştırmacıların temel beklentisi ise seçkinlerle kitlelerin demokrasiye ilişkin değerleri arasındaki benzeşme arttıkça, o ülkede hem demokrasiye verilen değerin, hem de demokrasinin kalitesinin yükseleceğiydi.
Türkiye, Almanya, Güney Afrika, Güney Kore, İsveç, Polonya, Şili’den sosyal bilimcilerin oluşturduğu çalışma grubu, son toplantısını İstanbul’da yaptı. Prof. Esmer de bu vesileyle, medya soruşturmasında görüşlerine başvurulan (benim de aralarında bulunduğum) gazetecilerden birkaçını, bu çalışma grubuyla bir akşam yemeğinde buluşturdu.
Seçimlerden önce yapıldı
Araştırmanın Türkiye ayağının 22 Temmuz seçimlerinin öncesinde yapıldığını da belirttikten sonra bulgulara geçebiliriz:
- “Çok mutluyum” başlıklı grafikte 7 ülkede de parlamenterler, en mutlu kesim olarak açık ara başı çekiyor. Halkın mutluluğu, parlamenterlerin 20 puan gerisinde. Almanya ve Polonya dışındaki 5 ülkede gazetecilerin mutluluğu, halkın da gerisinde.
- “Din, benim için çok önemli” -
Parlamenterlerimiz de halkımız da % 70’le ipi göğüslüyor. Bizimle boy ölçüşebilen sadece Güney Afrika halkı. İsveç’te ise gerek parlamenterlerin, gerekse halkın sadece % 9’u “Din benim için önemlidir” diyor. Bu soruda, hemen her ülkede dini en önemsiz bulan kesim medya mensupları.
- Ateist olduğunu söyleyenler arasında Almanya hariç medya mensupları her ülkede açık ara önde. En yüksek oran Güney Kore ve ardından da İsveç’te. Türkiye’de ise parlamenterlerin sadece % 2’si, halkın % 1’i ateistim diyor.
Tanrı ile ordu arasında
- “Tanrı’ya inanmayan politikacı, kamu görevine gelmemeli” - Bizim halkımız da parlamenterimiz de yine birinci. İşin ilginci, çok daha düşük oranda da olsa bizim medya mensupları da Tanrı’ya inanmayan politikacının kamu görevine gelmemesinden yana. Bu grafikte de bize yegane benzeyen toplum Güney Afrikalılar.
Tanrı ile ilgili grafikte Güney Kore’nin hanesi boş. Ne parlamenterlerden, ne halktan, ne de medya mensuplarından yanıt alınmış. Araştırmanın Güney Kore ayağını yürüten Prof. Dr. Sang-Jin Han’a sorduk; “Güney Kore’de böyle bir soruyu insanlara soramazsınız bile, çok acayip karşılanır” dedi.
- “Orduya çok güvenirim” -
Bu grafikte ise Türkiye, diğer tüm ülkelerden farklı bir dünyada yaşıyor gibi. Kendi aralarındaki oranlar farklı olsa da halkımızla, parlamenterlerimizle ve medya mensuplarımızla, biz Türk milleti olarak orduya açık ara en çok güvenen toplumuz. AKP’lilerin çoğunlukta olduğu Parlamento da buna dahil!
[email protected]
(Milliyet)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|