Sabahattin Önkibar'ın Yeniçağ'daki köşe yazısının ilgili bölümü...
Mustafa Koç’un Sinan Aygün’e geçmiş olsun demek için uçağına atlayıp Ankara’ya gelmesinin ahde vefanın ötesinde boyutları vardır.
Birinci husus Ergenekon gibi netameli bir konudan yargılanan ve halen sanık konumunda olan birinin Türkiye’nin en büyük ve önemli grubunun patronu tarafından bu biçimde, yani kameralar önünde kucaklanması iş dünyasının Ergenekon’a olan bakışını da gözler önüne sermektedir.
Evet bu ziyaretle iş dünyasının Ergenekon’u ve iddialarını ciddiye almadığı kanıtlanmış oldu.
İkinci boyutsa Koç Grubu’nun AKP hükümeti ve onun patronu Tayyip Erdoğan’a verdiği mesajdır.
Mustafa Koç babası Rahmi Koç’a tehdit kokan bir üslupla örtülü mesaj ileten Başbakan’a aynı metotla, yani örtülü bir tavırla cevap vermiş oldu.
Mustafa Koç’un Tayyip beyin Rahmi Koç için ettiği o sözlerden sonra başkente koşup Erdoğan karşıtı Aygün’ü kucaklaması aslında bir meydan okumadan başka bir şey değildir.
Diyeceksiniz ki Türkiye gibi mevzuatta komünist olan ülkelerde hiçbir işadamının hükümeti ya da başbakanı hedef alma lüksü ve esnekliği olamaz. Direnen ya batar ya da büyük zarar görür.
Bu bakış mutlak bir hakikattır.
Ancak bir başka doğru da müteşebbislerin öngörüsü, yani geleceği görme kabiliyetidir.
Koç Grubu gibi yüz bine yakın insanı istihdam eden ve gerçek anlamda kurum olan bir yapının patronundan böyle bir öngörüsüzlüğü kim bekleyebilir!
İş âlemi duygularla değil, realitelerde hareket eder.
Dahası, sağlamcıdır.
Koç Grubu ise Vehbi bey geleneğinin sonucu olarak duble sağlamcıdır.
Dolayısıyla sağlamcılığı kanıtlı bir yapının zirvesindeki isim böyle davranıyorsa bunun bir anlamı olsa gerektir.
Peki o anlam ne midir?
AKP’nin kapatılacağından emin olmasıdır.
Dahası, bu kapatılma sonrasında da AKP ve zihniyetinin hükümran olmayacağı noktasında kuşkusunun bulunmamasıdır.
Emin olun zerre bir tereddütü olsaydı Mustafa Koç, Sinan Aygün’e kollarını açmazdı, açamazdı.
Öyle, çünkü Koç Grubu, Uzan olayından diğer örneklere kadar AKP ceberrutluğunu bilmektedir. Bu itibarla zerre bir kuşkuları olsaydı yoğurdu üfleyerek yemeye devam ederlerdi.
Bazıları Koç’un tavrının ne önemi var diyebilir de, öyle değil.
Büyük para ya da sermaye akıllıdır. Öyle olmak zorundadır.
Dahası, Bilderberg’in Türkiye Mümessili Mustafa Koç’un akıllı olmanın ötelerinde pek ama pek çok özellikleri vardır. Unutmayın Cheney bile nihai Türkiye raporunu evinde Mustafa Koç’tan almıştır.
Ziyaretin verdiği üçüncü mesaj ise yeni siyasi oluşum arayışının ortaya konmasıdır.
Mustafa Koç’un Ankara’ya gelmesi aslında Koç Grubu’nun siyaset mühendisliği bağlamında inisiyatif almasıdır.
Koçlar ya Cumhuriyet burjuvazisinin motoru olma sorumluluğu ya da dış dinamiklerin arzularıyla her ne ise, bana ne dememiş, tersine elini taşın altına sokmuştur.
Dün dinlediğime göre ziyarette Mustafa bey bazı isimlerin bir arada olma gereğinin ısrarla altını çizmiş.
Bunlar Abdüllatif Şener, Prof. Mehmet Haberal, Rıfat Hisarcıklıoğlu, Mustafa Sarıgül ve Kemal Derviş imiş.
Görüldüğü gibi siyasi oluşum arayışında artık üst tabaka da devrededir.
Son bilgi Mustafa Koç’un Ankara’ya gelişinde ve temaslarında Müesses Nizam’ın da bilgisi olduğu fısıltısıdır.
Bu ağustos ayında da siyasette kavrulacağımız kesindir...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...