Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. Zirvesi dün düzenlenen oturumlarla sona erdi. Zirvenin sonunda yayımlanan ‘Sonuç Bildirisi’ne İran’a yönelik uyarılar damga vurdu. Bahreyn, Yemen, Suriye ve Somali gibi üye ülkelerin iç işlerine müdahale ettiği belirtilen İran, bildiride Suudi arabistan’a yönelik uluslararası hukuku ihlal ettiği yönünde de uyarıldı.
İslam ülkelerinin liderlerini İstanbul’da buluşturan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi’nin bağış oturumunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetti. “Bugün burada 1.7 milyar Müslümanı temsilen liderler olarak bir araya geldik. Vatandaşlarımızın ve din kardeşlerimizin sorumluluğu gibi ağır bir yükü omuzlarımızda taşıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabul edilen Filistin kararıyla Filistinlileri hiçbir zaman yalnız bırakmayacaklarını gösterdiklerini kaydetti.
10 yıllık yol haritası
Teşkilatın 10 yıllık hedeflerine yönelik kararın da önemli olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “10 yıl için üye ülkelere pek çok hedeflerle 2016-2025 eylem programı belgesi ekonomik ve beşeri kalkınma yolunda önemli bir adımdır. Belgenin kabulü önemli olmakla birlikte asıl önemli olan bu belgenin etkin bir şekilde uygulanmasıdır. Bunun da takipçisi olacağız. Nihai bildiride, üye ülkelerdeki siyasi gelişmeler, ekonomik, kültürel, sosyal sorunlar ve insani durum konularında ortak bir tavır ifade ettik. Ayrıca, teşkilat üyesi olmayan ülkelerdeki Müslüman topluluklarının vaziyeti, sıkıntıları ve ihtiyaçları konusunda ortak duruşumuzu ortaya koyduk. Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde, bu tavrın son derece önemli ve anlamlı olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Tek dinimiz var’
İslam aleminin en çok ihtiyaç duyduğu şeyin birlik, beraberlik ve dayanışma olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “Zirve sırasında sergilediğimiz kardeşlik tablosu ile tüm Müslümanlara ve insanlığa önemli mesajlar verdiğimizi düşünüyorum. Burada aldığımız kararlar milyarlarca insana umut vermiştir” diye konuştu. İİT Genel Sekreteri İyad Medeni ile ortak basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün olduğu gibi yine mezhepçiliği eleştirdi.
Erdoğan, “Ölen Allah-u Ekber diyerek ölüyor, öldüren Allah-u Ekber diyerek öldürüyor. Birlik ve dayanışma olmadan adalet ve barış inşa edilemez. Barış ve adalet sütunları üzerine yükselen bir medeniyetin mirasçılarının bugün daha çok iç savaşlar, silahlı çatışmalar, mezhep taassubu ve terörle anılıyor olması gerçekten üzüntü verici. Biz mezhepçilik noktasında ne Şii dinindeniz ne Sünni dinindeniz. O başka bir şey. Bizim tek dinimiz var, İslam. Ben Müslümanım. Diğerleri birer yol olabilir. Ona saygı da duyarız. Ama İslam’ı asla tartıştırmayız. Herkesin kavmine saygı duyarız. Dünyada ne kadar kavim ve ırk varsa hepsine saygı duyarız. Ama bir ırk diğer ırka üstünlük mücadelesine girerse bu da bir fitnedir. Ve bunlar bizi böler parçalar bizi vicdan da uzaklaştırır” dedi.
Müslümanların meselesini niçin Müslüman olmayanlara havale ediyoruz ki?” diye soran Erdoğan, “İslam ülkelerinde olanlara dikkat edin. Birliğe, beraberliğe, barışa, sonuca ulaşan hiçbir ülke yok. Yapılan ne biliyor musunuz? O ülkede petrol var mı, var. Zenginlikler var mı, var. Onun üzerine gidilmektedir. İşte bugün Irak’ta petrol varlığının yüzde 80’ini Irak’a müdahale edenler şu anda paylaşmaktadır. Yüzde 20’si Irak’a kalmıştır. Iraklılar da bunu kendi aralarında görüyorsunuz, paylaşamamaktadır. Libya’ya bakın aynısını göreceksiniz. Libya’nın olayların olduğu dönemlerde dünyanın gelişmiş ülkelerinin bankalarında olan paraları 170 milyar dolardı, şu anda kalan paranın 30-40 milyar dolar civarında olduğunu öğrendim” diye konuştu.
“Şu anda terör belasının insanlık bedelini ödüyor. İşte kendi ülkemizde yaklaşık 35 yıldır biz terörle mücadele ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “PKK’nın içinden doğan bir tanesi PYD, bir diğeri YPG’dir. Bakın şimdi Rusya açıklama yapıyor ’Evet biz PYD’yi silahlandırıyoruz’ diyor. Bu gerçekler ortada ve Moskova’da kendilerine ofis açtırıyor. Kimlerin terör örgütlerin yanında yer aldığı artık gizlenmiyor, açık net ortada” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, İİT’nin bir kadın kolunun kurulması talebini yineledi.
Rusya’ya terör tepkisi
Teşkilatın mevcut yapısı içindeki Asya, Arap ve Afrika gruplarına ek olarak Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç’in teklifiyle Avrupa grubunun eklenmesinin gündeme geldiğini dile getiren Erdoğan, “Türkiye olarak Avrupa kıtasında yaşayan ve sayıları 30-40 milyona yaklaşan Müslümanları temsil eden bir Avrupa Müslümanları grubunun bir an önce teşkilat bünyesinde yerini almasını arzu ediyoruz.
Hala 56 İslam ülkesi içerisinde Kosova’yı tanımamış ülkelerin olması da bizi üzmektedir. Yani burada ‘işte biz şundan dolayı tanıyamıyoruz’ gibi bazı gerekçelerle bu işi ertelemelerini anlamakta zorlanıyorum” ifadelerini kullandı.
Aidat ödemeyen ülkelere çağrı
Teşkilata desteklerin tartışıldığı oturumda ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye olarak teşkilata 2 milyon dolarlık gönüllü katkı sağlayacaklarını açıkladı. Teşkilatın kendisinden beklenen çalışmaları yerine getirebilmesi için kaynağa ihtiyaç duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı, “Bunda da en önemlisi aidat. Zaten verilen, verilmekte olan aidatlar bellidir. Ancak bir de bağışlar söz konusudur. Biz teşvik olması bakımından maddi bağışta bulunacak olan ülkelerimiz ne kadar bağışta bulunacaklarını burada açıklarlarsa bence bu isabetli olur. Açıklayamayacak ülkelerimiz de bunu 3 ay içerisinde İİT’ye bildirirlerse bu da çok hayırlı olur” dedi. Bu ifadenin ardından söz alan Suudi Arabistan Maliye Bakanı İbrahim Abdulaziz al-Assaf, ülkelerin yapacakları yardımları ikili prosedürlerle bildirebileceklerini ifade ederek, bağışların gizli yapılması gerektiğini söyledi.
Erdoğan’ın, bağışlarını açıklamayı uygun gören ülkeler olup olmadığı yönündeki çağrısını yinelemesi üzerine söz alan Endonezya ve Kuveyt temsilcileri de bağışların gizli yapılmasından yana olduklarını dile getirdi. Bunun üzerine Erdoğan ise; “Bir konuyu açıklamakta fayda görüyorum. Bizim inancımızda nafile olan ibadetler gizlidir ama farz olan açıktır ki diğerlerini de teşvik etsin. Burada tabii ki atılan bir adım var ve bu adımda da bizler bütçeyi güçlü kılma noktasında bir adım atmalıyız. Bu bağış sistemi tamamıyla ortadan kaldırılabilir ve aidat sistemi ile bu iş yürütülebilir. Aidat sistemi ile yürütülmesi halinde de bakın 56 üye ülkeden şu anda ben sadece borcu olmayan ülkeleri okumak isterim; Afganistan, Cezayir, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Brunei Darüsselam, Mısır, Endonezya, Irak, Kazakistan, Kuveyt, Malezya, Fas, Mozambik, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Tunus, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer 26 ülkenin aidat borçlarını ödemekte sıkıntıları olduğunu belirtti ve Medeni’nin, Genel Sekreterliğe ödenmesi gereken miktarın 160 milyon dolar olduğu şeklindeki ifadesini aktardı.
İhtilaflarda arabuluculuk yapacak
Genel Sekreter İyad Medeni ise konuşmasında, 10 yıllık eylem planının onaylanmasının zirvenin en önemli adımlardan biri olduğunu söyledi. Medeni, 13. İslam Zirvesi’nde alınan en önemli kararlardan bir tanesinin uzlaşıya yönelik adımların atılması ve genel sekreterliğin üye ülkeler arasında mevcut ihtilafların gerek ikili gerekse çoklu düzeyde ara buluculuk yoluyla giderilmesi yönünde çabalar göstermesi olduğunu belirterek, “Bizler de genel sekreterlik olarak bu sorumuluk çerçevesinde adımlarımızı atacağız” dedi.
Teröre karşı kararlılık
İİT sonuç bildirisinde, İran’ın bölge ülkeleri ile Bahreyn, Yemen, Suriye ve Somali gibi üye ülkelerin iç işlerine müdahalesinden ve teröre desteğini sürdürmesinden üzüntü duyulduğu bildirildi. İran’ın Suudi Arabistan’daki idamlarla ilgili ifadeleri tahrik edici ve iç işlerine açık bir müdahale olarak değerlendirildi. Tahran ve Meşhed’deki Suudi Arabistan misyonlarına yönelik saldırıların, uluslararası sözleşmelerin ve diplomatik misyonların dokunulmazlığının açık bir hukuk ihlali olduğu kaydedildi. Bildiride Tahran yönetimi, BM, İİT ve uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bir şekilde Suudi Arabistan’ın içişlerine müdahalede bulunmakla suçlandı.
Bildiride, İslam ülkeleri ve İran arasında, iyi komşuluk ilişkileri, içişlerine karışmama, bağımsızlık ve toprak bütünlüğe saygı, farklılıkları İİT, BM şartı ve uluslararası hukuk içerisinde barışı bir biçimde çözme, tehdit ve güç kullanmaktan geri durma temelinde işbirliğine ihtiyaç olduğu belirtildi.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. Zirvesi’nin son gününde yayımlanan İstanbul Deklarasyonu’nda DAEŞ, El Kaide, Boko Haram, Eş Şebab ve PKK/PYD/YPG gibi terör örgütlerinin üye ülkelere yönelttiği tehdide dikkat çekilerek, terörle mücadelede kararlılık mesajı verildi.
İstanbul deklarasyonu
Batı ülkelerinde yükselen yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve Müslüman karşıtı ırkçılık hareketlerinin artmasından endişe edildiği belirtilen deklarasyonda çatışmalar sonucu evlerini terk eden milyonlarca Suriyeli mültecinin çektiği katlanılması mümkün olmayan acıdan endişe duyulduğu da ifade edildi.
Deklarasyonda Filistin topraklarındaki İsrail işgali, yasa dışı yerleşimlerin artmasıyla uluslararası hukukun giderek artan şekilde ihlal edilmesi, Filistinlilerin evlerinin tahrip edilmesi, keyfi öldürmeler, tutuklamalar ve Gazze’deki abluka kınandı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...