Eczacıbaşı’ndan İlginç Çıkış: Erbil’e Giden İşadamlarımız Vatan Haini Değil, Niye Yapmasın ki? 

İşte Eczacıbaşı'nın açıklamaları:


Türkiye Seramik Sanayi Buluşması'nın ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Eczacıbaşı, Türkiye'de dalgalı döviz kurunun tartışılması gerektiğini belirtti. Eczacıbaşı, dalgalı kurun önce tartışılabilir bir şey olduğunun kabul edilmesi gerektiğini dile getirerek, “Bir kere o adımı atalım. Ondan sonra bu konuda bilgi sahibi insanlar eteğindeki taşı döksün” dedi.

Bunun çeşitli yöntemleri olduğunu ve bu yöntemleri iktisatçıların bildiğini ifade eden Eczacıbaşı, her şeyden önce burada bir sorun olduğunu tartışılması gerektiğini kaydetti. Bülent Eczacıbaşı, şunları söyledi:

“(Dalgalı kur politikası bugünkü haliyle devam etmelidir ve bu tartışılamaz) demeyelim demek istiyorum. Bunun sonuçları belli, bugüne kadar yaşadık bundan sonra da yaşamaya devam edeceğiz. Ne olacak, artan cari açık, sıcak para girişine bağımlılık, ucuzlayan ithalat, pahalılaşan Türk malları... Bunun sonucunda yeterince gelişemeyen ihracat, dışarıdan alıma yönelen Türk sanayisi, Türkiye'deki sanayi kuruluşlarının ithalat karşısında dezavantajlı duruma düşmeleri, bazılarının kapılarını kapatmaları, büyümenin istihdam yaratamaması...'Geçmişte örneği olan sabit kur politikasına dönelim' demiyorum ki. Kafamda bir şey yok. İki tane model var birinin sakıncasını yaşadık, 'oraya dönelim mi) diye soruyorsanız 'hayır' derim.Bu modelin tartışılabilir olduğunu kabul etmemiz gerekir, dezavantajını görmemiz gerekir.”

Burada ortaya atılan en büyük argümanın “sanayi bunu bir gerçek olarak kabul etsin verimlilik artışlarıyla TL'nin değerlenmesi dezavantajlarını aşsın” olduğunu bildiren Eczacıbaşı, maliyeti aşağıya çekmenin ve verimlilik artışını sağlamanın da sınırı olduğunu, yılda yüzde 3-5 verimlilik artırılsa bile TL'nin değerlendirilmesinin fiyatları yüzde 10 aşağıya çektiğini ve yapılan bütün çabaların boşa gittiğini anlattı.

Eczacıbaşı, TL değerlenmesi devam ettiği zaman seramik sanayinin atıl kapasitesini değerlendiremeyeceğini ve ihracat potansiyelini harekete geçiremeyeceğini ifade etti.
IMF'nin bile cari açığı yüksek ülkelerin sıcak para bağımlılığına karşı önlemler getirilmesini tavsiye ettiğine işaret eden Eczacıbaşı, böyle bir ortamda bunun tartışılmasının doğru olduğunu kaydetti.


“ERBİL'E GİDEN İŞ ADAMLARI VATAN HAİNİ DEĞİL”

Bir gazetecinin “Erbil'e koşa koşa giden insanların Güneydoğu'ya soru işareti ile bakması garip değil mi?” sorusu üzerine de şu karşılığı verdi:

“Garip. Bir bakıma garip, bir bakıma değil. Bunu sanayicimiz vatan hainliğinden yapmıyor, başka ülkeye gidip. Bunun çok reel ekonomik nedenlerini aramak lazım. Bunun dışındaki siyasi gereksiz tartışma olur. Hiç girmemek lazım. 'Sizin düşmanlığınız var mı' denmek isteniyor. Niye yapmasın ki.

Bir yerde tesis kurarsanız oraya ham maddenizi getireceksiniz. Ürettiğiniz ürünü en iyi ulaşımla o ürünün tüketildiği bölgeye taşıyacaksınız. Elektrik, doğal gazı kesintisiz, yetişmiş insan gücünü bulacaksınız. Rakibini bulabildiğiniz kadar bulacaksınız. Bu koşulları sağlamak lazım. Devletle el ele çalışmak lazım.”

Bülent Eczacıbaşı, özel kesimin verimli işletmeler kurabilecekleri her yerde yatırım yapacağına işaret ederek, böyle işletmeler kurmanın özel sektörün görevi olduğunu söyledi.
Yatırımların mutlaka verimli olması gerektiğini dile getiren Eczacıbaşı, “Tartışılması gereken; ne yapalım da Güneydoğuda verimli yatırımların koşullarını yaratalım? Devlet, özel sektör el ele versin bu koşulları yaratmanın çalışmasını yapsın. Asıl sorulması gereken bu. Niye yatırım yapılmadığı çok belli. Niye yapılmaz, altyapı yetersiz, lojistik imkanları yetersiz, yetişmiş insan gücü yoktur. Bütün bunlar varsa, o bölgede yatırım yapılmaz” diye konuştu. (hürriyet)