Avni ÖZGÜREL/Radikal
DTP eylemleri ve Tayyip Erdoğan
Keskin sirke küpüne zarar verir lafı aynıyla vaki. Nitekim veriyor, hatta verdi bile. DTP kale saydığı doğu vilayetlerinde il, ilçe, belde belediyelerini kaybetmenin eşiğinde. Doğuda yangın var; ama sebebi kundaklama!..
Bölgede yaşayan ahali önemli oranda Kürt kökenli değil mi? Evet Kürt kökenli.. DTP’ye, ondan önce PKK’ya sempatisi yok mu? Var olduğu meydanda. Peki bu insanlar DTP’nin en basitinden en ağırına günlük hayatlarındaki herhangi bir sorunu çözme kabiliyetinde olduğuna, hatta bırakın o kabiliyette olmasını böyle bir niyeti olduğuna inanıyorlar mı? Hayır!..
Akıl, iz’an sahibi Kürtlerin ‘ Tuttuğu yol, yol değil’ dediği bir mecrada debeleniyor DTP.. Öfke anlaşılabilir, hırçınlığa katlanılabilir, acı da olsa her söz dinlenebilir; ama şirretlik hayır!.. Başbakan’ın doğu gezisinden yansıyan, TV kanallarının meraklı olduğu terkedilmiş eş saldırganlığının siyaset boyasına bulanmış hali tablolar protesto falan değil. Gösteriler DTP’nin çaresizlik noktasına gelmişliğinin işareti. Gücü başa bela olma imkânına sahiplik diye algılamak da bir tür akıldır ama bunun bildik akılla hele hele siyasi akılla uzaktan yakından alakası olduğu söylenemez.
Başbakanın gezisine gelince; uzun uzadıya izahı gerekmeyen güvenlik gerekçeleriyle Erdoğan’ın önceden açıklanan programın hiçbir ayağını iptal etmemiş olmasını takdir etmemek elde değil. Erdoğan ortaya çıkarılan suikast planı sebebiyle vazgeçse herkes makul karşılanacakken Başbakan olmanın gereğini yerine getirdi.. Tavrını sadece yerel seçim hesaplarıyla izah etmek de bence haksızlık. Tayyip Erdoğan’ın kuşkusuz yerel seçimlere dönük beklentileri var.. Bunu ilk kez seslendiriyor da değil. Üstelik beklentilerinin dayanaksız olmadığı sır değil.. DTP’nin bir başka siyasi değil Tayyip Erdoğan söz konusu olduğunda ayaklanmasının sebebi bu.. Diyarbakır’da seçim kazanmayı kendi siyaseti açısından var olma-yok olma meselesi olarak gören ve şehre yüzük taşı olarak bakan DTP, AKP karşısında erimeye başladığını, beş ay sonra kentin yönetimini kaybedebileceğini çoktan fark etmiş durumda. Şiddet kartının gündeme gelmesinin sebebi Başbakanı yıldırmak olmasa gerek. Sebebin Diyarbakırlılara gözdağı vermek olması kuvvetle muhtemel. İnsanların bu şehri yaşanmaz yer haline getirmekle tehdide boyun eğip eğmeyeceklerini yaşayıp göreceğiz.. Bir kaç hafta önce yazdığım bir hususu tekrar edeyim. Yerel seçimlere kadar belki sonrasında da- DTP’nin olur olmaz her bahaneyle şiddet tabloları üzerinden siyaset yapmayı sürdüreceğinden kuşkum yok. Şayet Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapatarak bu partiye bir jest yapmaz da DTP seçime girip kaybederse yönetim kadroları esas bir de Abdullah Öcalan’a hesap vermek mecburiyetinde kalacaklar ki bu korkunun başka korkulara baskın geliyor olması akla yakın..
Yeri gelmişken şimdiye kadar çeşitli vesilelerle dile getirdiğim bir öneriyi Başbakanın bilgisine sunmakta yarar görüyorum. Amatör ya da bilim adamlıkları kendilerinden menkul paragöz kişilerin sipariş usulü yaptıkları dışında Türkiye’de şu ana kadar doğrudan Kürt kökenli vatandaşlarımızla ilgili kapsamlı bir sosyolojik araştırma yapılmadı. Kürt kimliği, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, varsa bağımsızlık, Kuzey Irak’la birleşme, otonomi ya da sair siyasi talepleri, PKK, kadın hakları, ekonomik sıkıntı dahil her konuda Kürtlerin ne düşündüklerini ortaya koyacak kapsamlı bir araştırmadan söz ediyorum.
Böyle bir araştırmayı siyasi veya resmi herhangi bir müdahaleye maruz kalmayacağı konusunda kimsenin kuşku duymayacağı bir üniversite veya seçilmiş bir akademik heyet üstlenebilir diye düşünüyorum. Bu gerçekleştirilebildiği takdirde hem devletin hem siyasetin elinde Kürt meselesinin çözümü yönünde anahtar işlevi görebilecek veriler olacak, bugüne kadar sezgiyle yapılmaya çalışılan işler, el yordamıyla aranan yollar gerçekçi bir zemine taşınmış olacaktır.
Ortaya çıkacak verilerin bir faydası siyasetin belki düşündüğü ama seslendirip projelendiremediği çözümleri gündeme getirmede dayanak olmasıysa; bir diğer faydası ‘devlet çekirdeği’nin bilinen endişelerden kurtulmasını sağlayarak önemli bazı adımların atılmasına engel olan tavırların son bulması olabilir...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |