DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "işçi ve emekçiler dahil halkın hiçbir kesiminin siyasi aktör olmasını istemediğini" iddia etti.
Çelebi, Başbakan Erdoğan'ın AK Parti grup toplantısındaki konuşmasında, 1 Mayıs ile ilgili sözlerine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, "Erdoğan'ın, 1 Mayıs'ta İstanbullulara uygulanan 'sıkıyönetim'in, Türkiye'ye yaşatılan gerilimlerin, işçi ve emekçilerin yasaklamalar ve aşırı şiddete maruz bırakılmalarının sorumluluğunu üstlenip özür dilemesi gerekirken, suçluluk psikolojisi içinde kendini savunmaya çalıştığını ve 1 Mayıs 2008'in bütün faturasını işçi ve emekçilere çıkardığını" savundu.
"AK Parti'nin, 2002'de iş başına gelmesinden sonra Türkiye'nin 2007'ye kadar dünyada ekonomik durumun iyi gitmesinden yararlandığı, ancak artık saadet döneminin sona erdiğini" ifade eden Çelebi, şu görüşleri ileri sürdü:
"Dünyada ekonomik durgunluktan önce ABD, sonra Avrupa-Türkiye de etkilenecek. İlk işaretler, enflasyon yeniden yükseliyor, büyüme oranı düşüyor, işsizlik, gerçek olarak yüzde 20'lerde. Fabrikalar kapanıyor, esnaf kan ağlıyor. Herkes tetikte, bir ekonomik kriz beklentisi herkesi korkutuyor.
AK Parti bu gündemi gizlemek için, kendisini 'mağdur' göstermeye çalışıyor. 'Parti kapatma' davası nedeniyle, AB'ye sarılıyor. Ama demokratlığı, özgürlükçü görünüşü, konu çalışanlara gelince faşizan bir tavra dönüşüyor. AK Parti uyguladığı politikalarla işçi ve emekçi kitlelerin, yoksul halkımızın gelecek umudunu yok ediyor."
Çelebi, 1 Mayıs'ta bunları dile getirmek istediklerini, ancak fırsat verilmediğini dile getirerek, "Çünkü yapay gündemlerinin değişmesinden korktular ama artık Türkiye farklı bir döneme giriyor. Artık gündem, 'ayaklar-başlar', 'ayak-baş' gündemidir. Türkiye'nin esas gündemi, işsizlik, yoksulluk, açlık, adaletsizliklerdir" dedi.
DİSK Genel Başkanı Çelebi, "fırsat tanınsaydı, demokrasiyi, sosyal hukuk devletini ve laikliği güvence altına alan bir anayasa, grevlerin yasaklanmadığı, sendikalı işçilerin işten atılmadığı, sendikaların ve partilerin kapatılmadığı gerçek bir demokrasi, sermayeyi değil, işçiyi koruyan bir iş yasası, 1 Mayıs'ın ücretli tatil günü olmasını, uluslararası hukuka dayalı çağdaş sendikal yasalar, herkese sağlık ve güvenli gelecek, özelleştirme yağmasının durdurulmasını, işçi haklarına yönelik saldırıların durdurulmasını, yardım ve sadaka değil hak, 'kamuda reform' adı altında gündeme getirilen yasaların geri çekilmesini, patron devlet değil, sosyal devlet istediklerini söyleyeceklerini" belirterek, şu görüşleri savundu:
"Ama olmadı. İzin verilmedi. Üç saatlik bir bayram çok görüldü işçi sınıfına. Sayın Başbakan işçi ve emekçilerin etkili bir siyasi aktör olmasını istemiyor; halkın hiçbir kesiminin siyasi aktör olmasını istemiyor. Onun anladığı demokraside, yönetenler 'baş', yönetilenlerse 'ayak'tır. Emek ve emekçi düşmanlığını politikalarının odağına yerleştiren siyasi iktidar, mazlumların karşısında saf tutmayı yeğlemiştir."
|
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...