İbrahim Balta'nın haberi
Bir tecavüz olayı meydana geldiğinde polis ya da jandarma, mağduru Adli Tıp Kurumu ve şubelerinin mesai saati dışında, en yakın devlet hastanesine götürüyor. Burada nöbetçi hekim; morluk, şişlik, sıyrık ve yırtılma gibi hasarları rapor ediyor ama failin genetik kimliğini ele verecek sperm, saç, tükürük ve tırnak altından doku gibi örnekleri toplamıyor. Çünkü nöbetçi hekimin 'adli delil' toplamak gibi bir görevi yok. Kimliğini ele verecek delil kaybolunca fail yakalanamıyor, yakalansa da delil yetersizliğinden beraat ediyor.
Adli Biyoloji-Adli Genetik ve Gen Hukuku Derneği Başkanı Doç. Dr. Faruk Aşıcıoğlu'nun verdiği bilgiye göre tecavüz failleri sperm, kıl gibi doku örneklerini mağdur üzerinde yüzde yüze varan bir sıklıkla bırakıyor. Adli Tıp ve şubelerinin kapalı olması, tecavüz mağdurlarının hastaneye sevk edilmesine sebep oluyor. Bu durumda mağdurun kin ve öfkesi dinmiş, failin yakalanmasını sağlayacak biyolojik deliller kaybedilmiş oluyor. Halbuki bir saç teli ve tek damla bile Adli Tıp'a ulaştırılsa burada Y-STR testiyle failin genetik kimliği belirlenebiliyor. Hatta fail kaçsa bile dede, baba, amca ve amca çocuklarının kan örneği incelendiğinde ortak Y kromozomları sayesinde sülalesi yüzde yüz tespit ediliyor. Aynı zamanda DNA testi ve biyolojik incelemelerin yapıldığı Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi'nin başkanı olan Aşıcıoğlu, "50 kuruşluk bir bit tarağı ile mağdurenin saçı taranırsa faile ait saç kılları bulunur. İdrar yaptırılmadan ifrazat alınsa ve bunlar Adli Tıp'a ulaştırılsa Türkiye'de faili meçhul tecavüz kalmaz." diyor.
Avrupa ve Amerika'da bir tecavüz olayı vuku bulduğunda mağdure, bedeninden sapığa ait doku örneklerinin de toplandığı 'cinsel saldırı merkezleri'ne götürülüyor. Mağdurenin bedeninde dokusu bulunursa fail, genetik kimliği DNA testi ile belirlendiği için asla izini kaybettiremiyor. Bu yüzden bu ülkelerde sapıklar geride doku örneği bırakmayacak şekilde, cinayet işler gibi tecavüzü gerçekleştiriyor.
Emniyet, jandarma ve Adli Tıp'a göre ülkemizde yılda 8 bin tecavüz ve ırza tasaddi olayı vuku buluyor. Adli Tıp'a sevk edilen bin kadarı hariç, diğerlerinin faili belirlenemiyor. 'Sanık' ya da 'şüpheli' sıfatıyla yakalansa bile tecavüzcü 'iftira' derken, avukatı 'morarma varsa bisiklete binerken olmadığını nereden bilelim?' deyip işin içinden çıkıyor. Mahkeme de delil yetersizliğinden 'tecavüzcüyü' salıveriyor. Halbuki doktor, sperm, saç teli ve tükürüğü delil olarak toplasa, bu durumda failin kimliği 'olay yerinde nüfus cüzdanını düşürmesinden' daha kesin şekilde belirlenecek ve suçu sabit olacak.
DNA testlerinin mahkeme kayıtlarına geçmesi ve arşivlenmesinin önemini vurgulayan Aşıcıoğlu, Sağlık Bakanlığı'nda altyapının hazır olduğunu, sadece irade ve sistem gerektiğini dile getirdi.
(Zaman)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...