Daha önceki dönemlerde de Meclis'te gazeteci kökenli bir çok milletvekili yer aldı. Bu durum uzun tartışmalara neden olsa da, ne gazeteciler milletvekilliğinden vazgaçti, ne de liderler gazetecileri Meclis'e taşımaktan.
BAŞBAKAN KONTENJANINDAN MİLLETVEKİLİ
Bunun son örneklerinden biri de 22 Temmuz seçimlerinde yaşandı. Başbakan Erdoğan'ın İmam Hatip okulundan arkadaşı ve aynı zamanda hemşehrisi olan Türkiye gazetesi köşe yazarı Fuat Bol, 22 Temmuz seçimlerinde Erdoğan'ın 'arkadaş kontenjanından' milletvekili seçildi. Fuat Bol'un ismini ön plana çıkartan ise, gazeteci kimliğinden çok Başbakan'ın arkadaşı olması. Nitekim bu kontenjandan Meclis'e giren Bol, arkadaşına vefa duygusunu kanıtlamakta oldukça cömert davranıyor.
'AHDE VEFA'DA ÖLÇÜ KAÇINCA
Her dönemde iktidar yanlısı köşe yazarları olması artık Türk basını için alışıldık bir durum. Nitekim bu gazetecinin aynı zamanda iktidar partisinin milletvekili olması da. Acak iktidar veya liderin desteklenmesinde ölçünün bu kadar kaçırılması artık günümüzde görülen bir örnek değil. 'Liderim çok yaşa', 'Sen olmasan biz acımızdan ölürüz' tipi yazılar modern siyasette ve basında geçerliliğini yitirmiş kalıplar. Saray geleneğinden arta kalan bu tür övgü cümleleri, kamuoyunda da istenen sonucu vermekten uzak. Ancak vefa göstergesinde ölçü kaçınca, Fuat Bol'un Başbakan Erdoğan hakkıda bugün yazdığı gibi ölçüsüz yazılar ortaya çıkabiliyor.
"TAYYİP BEY'İ ÇOK ARARIZ"
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın şahsında; onun başında bulunduğu hükümete ve genel başkanı olduğu AK Parti’ye karşı, âdeta batarya ile ateş edercesine ne denli kesif, acımasız ve imha etmeye yönelik bir muhalefet yapıldığı cümle âlemin malumudur...
Ancak; hemen yazımın başında belirtmeliyim ki, biz Türk milleti olarak, Tayyip Erdoğan Bey’i çok ararız. Tıpkı merhum Turgut Özal’ı aradığımız gibi...
"TAYYİP BEY OLMASAYDI, NE TUZUMUZ OLURDU, NE AŞIMIZ"
Tayyip Bey’e devletçi (hazineyi düşünen ve onu doldurmaya bakan) olarak görüp kızınlar var. Sadece dünyadaki yükselen petrol fiyatlarına bakınız (ki her gün rekor kırarak yükseliyor ve 130 dolar sınırına yaklaştı); eğer Tayyip Bey, hazineyi doldurmamış olsa idi, bugün milletimiz birbirini yiyordu! Gelmiş geçmiş bütün başbakanların döneminde, bugünkü dünya petrol fiyatlarına göre yaşamak zorunda olsa idik; bugün ne elektriğimiz olurdu ne de çarşıda yağımız, tuzumuz, aşımız!..
"LÜTFEN SUÇU BAŞBAKAN'DA ARAMAYINIZ"
Tayyip Erdoğan’ın tutumluluğu sayesinde, milletimiz, dünyada yaşanmakta olan sıkıntıyı en az şekilde hissediyor!
Ayrıca, bugünkü sun’i dalgalanmanın ve piyasalardaki durgunluğun sebebini de lütfen Başbakan’da aramayınız!
O, bir tas süt elde etmek için, 24 saat, canını dişine takarak çalışıyor ve sonunda tası da dolduruyor ama, görüyorsunuz birileri geliyor ve bir vuruşta tası deviriyor!
Başbakan buna ne yapsın?!..