Kürtler, Irak'taki Türkmenlere resmi kurumlar aracılığıyla adeta vahşet uyguluyor. Iraklı Türkmen Hızır Abdülcabbar Ömer (38) ilk önce evinden göz altına alındı. Sonra bir cinayeti üstlenmesi istendi. Bağlanarak kezzap dolu kovanın içine sokuldu. Elleri ve ayaklan üzerindeki tüm deri ve et dokusu eriyen ve Irak'ın Musul hastanesinde sağ bacağı kesilen Ömer, Türkiye'nin girişimleriyle Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne kaldırıldı. Iraklı Türkmen yaşamsal tehlikeyi ancak Ankara'da atlatırken burada, bazı parmaklan kullanılamayacak duruma gelmesi nedeniyle kesilmek zorunda kaldı. Ömer Cumhuriyet'e, "Mahkemeye bile çıkarmadan dövmeye başladılar. İstediklerini imzalamayınca işkence ettiler. Suçsuz olduğum ortaya çıkınca ise dışarıya attılar" dedi.
8 SAAT FlLlSTlN ASKISINDA 'ASILI KALDIM'
Irak'ta Kürt Yönetimi'nin kontrolü altındaki bölgede, Türkmenlerin işlemedikleri suçlar için inanılmaz işkencelerden geçirildikleri ortaya çıktı. Bunlardan biri olan HAbdülcabbar Ömer ise, Türkiye ve Irak'taki Türkmen siyasi partilerin çabasıyla kurtanlabildi. 15 Haziran tarihinde evinden suçunu bilmeden gözaltına alınan Ömer bölgedeki Kürt polisi tarafindan elektrik verilmesinden kezzaba sokulmaya üzerine ütü basılmaya kadar günlerce işkence gördü.
30 Ağustos'ta Türkiye'ye getirilerek GATA'da tedavi gören ve yaşamsal tehlikeyi yeni atlatan Ömer, kendisine ve birçok Türkmene bu tür işkenceler yapıldığını belirtirken olayı şöyle anlattı: "15 Haziran'da ordu tarafından gözaltına alındım ve 19 Haziran'da Kürt ve Şiilerin kontrolünde olan polise teslim edildim. İşkenceyi polis yaptı. Benden ilk önce ne olduğunu bilmememe karşın suçumu kabul etmemi söylediler. Ancak neyle suçlandığımı bile bilmiyordum. İlk önce el ve ayaklarımı Filistin askısı şeklinde bağlayarak beni tavana iple astılar. Daha sonra sopalarla dövdüler. Başka birçok işkence yaptılar. Suçumu dahi söylemeden tam 6 gün boyunca dövdüler. Ben konuşmayınca önüme bir kâğıt getirip imzalamamı istediler. Suçsuz olduğumu yine söyledim. Bu kez gözlerimi de bağladdar ve ilk önce üzerime bir sıvı döktüler. Daha sonra ayaklarımı ve ellerimi bu sıvının içine soktular. Canım çok yanmasına karşın ilk önce bunun ne olduğunu anlamadım. Daha sonra beni 8 saat yine orada Filistin askısında asılı bıraktılar. İndirmek için geldiklerinde ise yürüyemedim. Adım attıkça derilerim, etlerim dökülmeye başladı. Sabaha kadar bu sürdü."
Kürt ve Şii polislerin geri gelmelerinin ardından, kendisine bu kez üzerine sıcak çay döküldüğüne dair bir tutanak imzalattırmaya çalıştıklarını ancak bunu da kabul etmediğini vurgulayan Ömer,
ABD'liler teftişe geldiğinde kendisini başka bir yere naklettiklerini ve orada sakladıklarını kaydetti. Hapishaneye geri döndüğünde elleri ve ayaklarının hiçbir işlevinin kalmadığının görüldüğünü vurgulayan Ömer, bu sırada başta böbrekleri olmak üzere vücudunun birçok diğer organının da işlevini yitirdiğini ifade etti. Ömer daha sonra Dohuk hastanesine sevk edildiğini ancak hastanenin Kürt yönetiminin kendisini kabul etmediğini anlattı. Ömer, "Suçsuz olduğumu bildikleri için daha sonra beni aileme teslim ettiler. Ailem de beni Musul hastanesine kaldırdı. Orada sağ bacağım ve sol elimin parmakları kesilmek durumunda kaldı. Ve 30 Ağustos'ta çeşitli kişi ve kurumlann girişimiyle Ankara'ya geldim" dedi.
GATA'DA AMELiYAT
Şimdiye kadar GATA'da 3 ameliyat geçiren Ömer'in, yaşamsal tehlikeyi atlatmasına karşın halen el ve bacaklarının durumuna ilişkin birçok ameliyattan geçeceği ifade ediliyor. Irak Türkmen Demokrat Partisi Genel Başkanı Kasım Ömer de, Türkmenlerin özellikle inanılmaz işkencelere maruz bırakıldığını belirtirken "Amaç, Türkmenleri yıldırmak ve bölgeden sürgün etmek. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir an önce devreye girmesi gerekiyor. Irak hükümeti ve ABD ile bu konunun bir an önce görüşülerek, bu durumun sona erdirilmesi gerekiyor" dedi.
Mahmut GÜRER
Cumhuriyet