Bir 'Ak Parti Kapatılırsa...' Senaryosu Daha 

Atilla Pamirli / Dünya Bülteni

Sıcak bir yaz komplosu

Hükümet büyük bir bocalamanın içinde… Devlette kimse önemli kararlar alamıyor. Erdoğan, kendi atadığı bakanlara bile kendi onayı olmadan iş yaptırmıyor, bayağı asabi…

Anayasa Mahkemesi'nin çok tartışmalı son kararından sonra, kapatma davasından olumlu bir sonuç çıkmasını kimse beklemiyor. Daha önemlisi ise, Erdoğan'ın siyasetten yasaklanıp yasaklanmayacağı…

Erdoğan'ın ismi, yasaklanması istenen listedeki diğer 70 küsur kişiye benzemez. Öncelikle bir başbakan yasaklanmış oluyor. Sonra AKP'nin alternatifi olmayan lideri yasaklanmış oluyor. Yani ona şu mesaj veriliyor: "halka güvenme, asıl bizim güvenimiz önemli." Onu seçen halka da kibarca şöyle deniyor: "asıl seçici sen değilsin."

Ne kadar "demokratik" mesajlar bunlar! Menderes'in Yassıada serüveni de bu şekilde cereyan etti. Sonuçta halk oyuna sahip çıkmadı, sadece oy verdiği kişilerin birileri tarafından katledilmesine matem tuttu. Hâlâ da tutuyor! Zaten devlet de bu hatayı 30 yıl sonra telâfi etti. Baykal ve Bahçeli'nin Erdoğan'a bugün dedikleri gibi: "Üzülme, bir gün hakkını alırsın!"

Şu açık ki, kim bu oyunu kurguladıysa AKP'nin gücünün Erdoğan'sız yarısından fazlasının gideceğini çok iyi biliyor. Halk nazarında da öyle…

Yaz sonunda verilmesi beklenen kapatma kararında bir de Gül de siyasetten yasaklanırsa, işte o zaman evlere şenlik bir durum ortaya çıkacak. Çünkü AKP, geçen seçimi kazanarak ve referandumu ezici çoğunlukla alarak oturduğu en yüksek iki devlet makamından birden tasfiye edilmiş olacak.

Sonrası? Sonra büyük bir kaos… Ben, bugün CHP-MHP anlaşması içinde yürütülen yıpratma kampanyasından daha şiddetli bir meşruiyet tartışması bekliyorum. Hem de hükümetin yolsuzluk dosyaları medyada açılarak, başka siyasi olaylar gündeme getirilerek…

Köksal Toptan'ın son açıklamalarını dikkatle okuyunuz. Hazretin kulağına büyük bir ihtimalle cumhurbaşkanlığı vekilliği, hatta asilliği vaadi fısıldanmış gibi… Elbette her kulağa fısıldanan doğru çıkmıyor… Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar'a bakın, yeter. Ama bu işaret önemli bir işaret bilenler için.

Şimdi bu sürece önemli başka bir ters faktör ekleniyor: Fethullah Gülen'in yurda dönüş ihtimali…

Genellikle hocaya, muhafazakâr görüşlere ve bu görüşe sahip olanlara sıcak bakmadığı bilinen bir Yargıtay'ın Gülen'in dönüşünün önünü, hem de şu günlerde açması neleri doğurur acaba?

Bir düşünelim… Eylül olmuş, AKP kapatılmış, Erdoğan ve Gül siyasetten yasaklanmış… Her gün yeni bir yolsuzluk haberi televizyonlarda, gazetelerde patlıyor. MHP ve CHP, AKP'nin yerini alan partinin hükümetin kuramayacağını, "hukuksuz" bir partinin ve mensuplarının iktidar olamayacağını söyleyip duruyorlar. Zaten o sırada cumhurbaşkanı vekili olan kişi de bu gerekçeyle hükümeti kurma görevini en büyük partiye değil de, diyelim ki CHP'ye veriyor. Ya da MHP ve CHP'nin destek vereceği ve onların kafasındaki bir teknokrat hükümet kurduruyor.

Tam o sırada Gülen memlekete geliyor. Gelmesiyle beraber, bu cemaatle ilgili haberler de patlıyor. Gülen hakkında, belki de onun mahkumiyetini getirecek yeni davalar açılıyor. Yani hem Gülen kıskaca alınmış, hem de hükümete karşı yapılan komplonun bir parçası haline gelmiş oluyor…

"Bu kadar komplo da fazla!" dediğinizi duyar gibiyim.

Önemli değil, çünkü bugüne dek yeterince komplo gördünüz zaten…