Baykal, Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, "toplumun temellerinin, hukuk sisteminin özünün, kökünün çok ciddi bir ayrışmaya, çatışmaya doğru çekildiğini" savundu.
"Bunun çok ağır bir tablo olduğunu" ifade eden Baykal, "Türkiye'de siyasi rejimin çökmekte olduğuna ilişkin dışarıdaki basında değerlendirmeler yapılmaya başlandığını" söyledi.
"Türkiye'nin 5-6 yıllık AK Parti iktidarının ardından böyle bir manzarayla karşı karşıya kaldığını" öne süren Baykal, şöyle konuştu:
"Siyasetin ve hukukun bir cadı kazanının içine çekilmekte olduğunu görüyoruz. Bu vahim tabloyu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Yaşanmakta olan gerginliği birden bire çok yukarı düzeye çeken temel olay, hiç şüphe yok ki son günlerde bir soruşturma vesilesiyle toplumun çeşitli kesimlerine yönelik, yaygın, kapsamlı, toplu gözaltına alma olaylarının ortaya çıkmış olmasıdır. Bu tablo eğer gerçekten bir hukuki soruşturmanın, bir yargı incelemesinin, adli sürecin gereği olarak, adli yetkililerin kendi takdirleriyle, 'olayın akışının icabıdır' diye bu noktaya gelinmiş olsaydı, hiç şüphe yok herkesin bunu saygıyla karşılaması söz konusu olurdu. Ama toplumumuzda büyük kuşku var. Bu kuşku, yaşanmakta olan sürecin bir yargı süreci, bir adalet süreci olmanın ötesinde bir siyasi hesaplaşma süreci haline dönüştürülmekte olduğuyla ilgili kaygıdan kaynaklanmaktadır. Bu sürecin bir yargı süreci değil, bir siyasi hesaplaşma süreci olduğu izlenimi, anlayışı giderek kök salmıştır."
"Çatışma arenasına dönüştürülmesi"
Siyasetin kendi zemini üzerinde bazen gerginleştiğini, bazen çatışma yaşadığını, bunları doğal karşılamanın mümkün olduğunu ifade eden Baykal şöyle devam etti:
"Ama adalet zemininin siyasi çatışmanın, siyasi çekişmenin, siyasi hesaplaşmanın, siyasi misillemenin, siyasi intikamın arenası haline dönüştürülmesi, sadece siyaseti değil, adaleti, hukuku ve devleti de çok ciddi şekilde sarsar. Bugün maalesef bu kaygı giderek toplumumuzda yaygınlaşmaktadır. Bu kaygının çok haklı dayanakları, nedenleri vardır. Yaşanan sürecin sadece yetkili güvenlik güçlerinin ve adli mercilerin kendi takdirleriyle, tespitleriyle ortaya koydukları bir süreç olmadığı, bir siyasi projenin uygulanması doğrultusunda birtakım çalışmaların söz konusu olduğu anlayışı ne yazık ki toplumumuzda inandırıcı olmaya başlamıştır.
Böyle bir izlenimin ortaya çıkmasının altında, Başbakan'ın toplumumuzda yaşanmış olan çeşitli olaylar konusunda takındığı tavır en belirleyici unsur olmuştur. Danıştay cinayeti, Türkiye'de siyaset ve hukukun ilişkisi bakımından çok önemli bir olay olarak ortaya çıkmıştır. Danıştay cinayetinden sonra hiçbir incelemeyi, soruşturmayı belgelendirmeyi gerekli saymadan, Sayın Başbakan'ın ve bakanların 'bu olayın bir derin bir komplo olduğu, bu komplonun içerisinde hatta anamuhalefet partisinin genel başkanının bulunduğu' iddiası ortaya atılmıştır. Cinayetten hemen sonra bu söylenmiştir. Bunu sorumsuz bir siyasi değerlendirme olarak anlamak mümkün değildir. Bu siyasi bir zihniyetin bu olaya belli bir yaklaşım tarzının yansıdığı bir ifadedir. Başbakan, 'Danıştay cinayetinin arkasında komplo var, bizi güç duruma sokmak isteyenler, bizi düşürmek isteyenler,iktidarı yıpratmak isteyenler gittiler Danıştay'da baskın düzenlediler ve yüksek yargıçları öldürmeye teşebbüs ettiler' diye inanmaktadır ve bu inancını o zaman ortaya koymuştur. Adaletin kararlaştıracağı bir konuyu siyasetçi peşin olarak hükme bağlar ve bunu ilan eder ve bunun gerçekleşmesini beklerse adaletin sağlıklı işlemesi söz konusu olamaz."
"Türkiye bir sınav verecektir"
"İktidara muhalefet yapmakla tanınan toplumun çeşitli kesimlerindeki saygıdeğer insanların birbiri ardına gözaltına alındığını" öne süren Baykal, şu görüşleri dile getirdi:
"Ne zaman alınıyor? İddianamenin çıkmak üzere olduğu söylenen bir noktada. Bugüne kadar iddianame hazırlanırken onların ifadesine başvurmaya ihtiyaç olmamış. İddianame hazırmış, 2 bin 500 sayfaymış... Şimdi son anda bunlar oluyor. Bunların olayın aydınlığa kavuşturulması için bir hukuki ihtiyaçtan dolayı alındığına insanları inandırmanız çok güç olacaktır. Bu olay hukukiden çok siyasi nitelik taşıyan bir konu haline gelmiştir. Hukukla, adaletle, siyaset arasında ilişkinin korunmasına herkesin ihtiyacı vardır. Bu konuda çok ciddi bir süreç yaşanıyor. Toplumun bütün aklı başında insanları derin bir kaygı içindedirler. Bu Türkiye'yi çok tehlikeli bir tırmanışa, bir cadı kazanına dönüştürme tehlikesiyle bizi karşı karşıya bırakmıştır. Bu tablonun en kısa zamanda noktalanmasını ve yargının kendi kuralları ve süreci içinde bu siyasi tertipleri boşa çıkarmasını bekliyoruz. Türkiye bir sınav verecektir."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...