Başbakan Erdoğan, geçen hafta vefat eden Türk şiir edebiyatının değerli kalemlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı anmak için şaire ait bir şiir okumak istemişti. Ancak Başbakan'ın okuduğu şiir, Faruk Nafız Çamlıbel'e aitti. Bu da Erdoğan'ın 'gaf yaptığı' haberleri medyada yer buldu.
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Başbakan Erdoğan'ın aslında danışmanlarının kurbanı olduğunu yazdı.
ŞİİRDEN ANLAYAN DANIŞMAN İHTİYACI
Eski dostum Akif Beki iyidir, hoştur, has adamdır... Nobran değildir, şaka kaldırır, esprinin daniskasını yakalama kabiliyeti vardır... Washington DC’deki ayak oyunlarından da çakar, Körfez sermayesinin dalgalanma biçimlerinden de... "Hurufi meşrep"tir... "Cedel ilmi"nin inceliklerine vakıftır... Ama gelin görün ki... Bir kusurcuğu vardır Akif’in... Şiirden anlamaz... Yok, öyle Başbakanımız gibi Necip Fazıl ve Mehmet Akif’ten başka şair tanımayanlardan değildir... Onunki Orhan Veli’den iki dize attıramayacak denli ağır bir şiirsizlik halidir ve maalesef devası yoktur... Adam "süper gerçekçi" yahu, ne yapsın?
Diğer danışman Yalçın Akdoğan’a gelince... En olmayacak, en zor ve en sıkışık zamanlarda Başbakan Erdoğan’a herkesin kabul edebileceği çıkış noktasını gösterecek denli iyi yetişmiş bir entelektüeldir Yalçın Akdoğan... Ama gelin görün ki o da aynı dertten mustariptir. O da şiirden anlamaz... Max Weber’i çok iyi bilir ama Rimbaud’yu Rambo ile karıştırabilir... En son mektep kitaplarında gördüğü "Han Duvarları" adlı şiiri bile unuttuğuna bahse girebilirim... Eh, iki en önemli danışmanının durumu böyleyse... Başbakanımızın Fazıl Hüsnü’yü anmak için okuduğu şiirin Faruk Nafiz’e ait çıkmasına şaşmamak gerekir...
* * *
Oysa oysa... Nabi Avcı hocamız, hálá Başbakan’ın en yakınında olsa idi... Bu hata yapılmazdı... Çünkü Nabi Avcı, bir dedektif gibi Dağlarca’nın "Çocuk ve Allah" isimli şiir kitabının ilk baskısının peşine düşüp, ele geçirince koklayarak kitaplığının en mutena köşesine yerleştirecek türden bir adamdır...
* * *
Oysa oysa... Hüseyin Besli hálá Başbakan’ın en yakınında olsa idi... Bu hata yapılmazdı... Çünkü Hüseyin Besli, kaşlarını kederli bir şekilde yukarı kaldırarak alnında acıklı kırışıklar oluşturup demli çay eşliğinde üç yüz şiiri ezbere okuyacak, Faruk Nafiz ile Fazıl Hüsnü arasında dağlar kadar fark olduğunu bilecek bir adamdır.
Hatta hatta... Ömer Çelik hálá Başbakan’ın en yakınında olsa idi... Bu hata yapılmazdı... Çünkü Ömer Çelik, en azından Fazıl Hüsnü’ye dair malumat kırıntılarıyla idare edecek, şairin "Allah olmasaydı onu ben bulurdum" ya da "Türkçem benim ses bayrağım" gibi işe yarar vurgularını Erdoğan’a belletecek bir adamdır...
|
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...