NTV-MSNBC - Türkiye’nin terörle mücadelesinde PKK’ya karşı istihbarat alışverişinde bulunduklarını belirten Wilson, bu sayede Türk Silahlı Kuvvetlerinin etkili operasyonuyla örgütün etkisizleştirildiğini söyledi.
ABD’nin Ortadoğu’da ve Irak’ta göstereceği başarıda Türkiye’nin rolünün büyük olacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül’ün maç için Ermenistan’a gitmesinin iki ülke ilişkilerine olumlu katkı yaptığını da söyleyen Wilson, bu çabaların Türkiye’nin bölgedeki gücünü artıracağını savundu.
Murat Akgün: Obama ABD’nin yeni başkanı. Seçimden önce Ermeni soykırımı iddialarını tanıyacağını söyledi, aynı zamanda Rum lobisine yazdığı bir mektupta da Türkiye’yi “işgalci güç” olarak nitelendirdi Kıbrıs’ta. Eğer sözlerini tutacak olursa Washington’la bir kez daha zor dönemler mi yaşayacağız? Ve yeni yönetimin Türkiye’nin PKK ile mücadeledeki politikaları ne olacak?
Ross Wilson: Aslına bakarsanız sorduğunuz her iki soru da benim yanıtlamam açısından son derece zor sorular. Ben Türkiye’de Amerika Birleşik Devletleri’nin büyük elçisiyim ve George Bush’u temsilen burada büyükelçi olarak bulunuyorum. Şu anda seçilmiş yeni başkan Obama adına ve aday Obama adına da konuşamam. Tabi ki kendisiyle çalışmayı sabırsızlıkla bekliyorum. Ve aynı zamanda temsil ettikleri konusunda hem Amerika için temsil ettikleri açısından ve uluslararası anlamda temsil ettiği değişimler açısından umutluyum. Ve her iki ülke açısından da umutluyum ama tabi ki şu aşamada kendisinin hangi politikaları belirleyeceğini tahmin etmek son derece zor. Ancak bildiklerimden şunu söyleyebilirim: Ben de sizin okuduklarınızı okudum ve kampanya sırasında söylenenleri izledim. Ve Obama’nın danışmanlarıyla yaptığım görüşmelere dayanarak şunu söyleyebilirim; kendisi dünyanın bu bölgesinin son derece önemli bir bölge olarak nitelendiriyor Aynı zamanda küresel barış ve istikrar açısından sorunlu bir bölge ama Amerikan çıkarları içinde önemli bir bölge olarak nitelendiriyor. Bu nedenle tüm bu görüşlerinin bundan sonra da Türkiye ile işbirliğini sürdürmesi yönünde bir politika izlemesiyle sonuçlanacağını düşünüyorum. Çünkü ABD’nin bu bölgede başarılı olması açısından birlikte olmamızın ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Bunun Obama’nın kararları ve politikaları anlamında nasıl temsil edileceğini tabi ki tahmin edemem. Benim Türkiye’de karar verecek siyasetçilere ya da liderlere tavsiyem, mümkün olan en kısa zamanda yeni ekiple iletişime geçmeleri. Özellikle de isimler belirlendikçe, göreve geldikçe onlarla iletişime geçmeleri. Türkiye’nin bu bölgedeki her türlü meseledeki görüşlerini onlara anlatmaları, ki böylelikle bu güne kadar sağladığımız ve son yıllar geliştirdiğimiz ortaklığı bundan sonra da sürdürelim. Eğer bir fırsat söz konusu olabilirse sayın Başbakan ve diğer başbakanların da ve zannediyorum en azından Obama’nın danışmanlarıyla Washington’da görüşmesi söz konusu olabilir. Tabi ki önümüzdeki haftalarda yeni fırsatlar olacak.
Murat Akgün: Kuzey Irak’la diyalog girişimi söz konusu her iki tarafta da... Bu çabaları siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ross Wilson: Zannediyorum siz de çok farklındasınızdır, Türkiye’nin Irak’lı yetkililerle diyalog kurmasını bizler de teşvik ediyoruz. Hem Irak’a yardımcı olmak, güçlü, tek bir ülke olarak başarılı olması için destek olmak konusunda hem de özel olarak PKK sorunu konusunda. Iraklı liderler arasında sayın Barzani de var, bu bir gerçek. Ve özellikle de bu coğrafyanın gerçekliklerini de düşünecek olursak, kendisiyle iletişimde olmak, kendisiyle olumlu bir ilişki kurabilmek, onun desteğini alabilmek, PKK sorununda yardımını alabilmek çok büyük bir fark yaratabilir. Özellikle Türkiye’nin bu sorunu bitirme çabasında. Tabi ki kristal bir küremiz yok ama görebildiğim kadarıyla Türk yetkililer de Iraklı yetkililer de bu konu üzerine çalışıyor. Bu adımların Türkiye ve bölge için çok önemli adımlar olduğunu düşünüyorum.
Murat Akgün: Barzani PKK’yı bir terör örgütü olarak tanımadığı sürece -ki şu ana kadar görüşü o yönde- sizce bu kurulabilecek bir diyalog gerekli çözümleri verebilir mi?
Ross Wilson: Ben diplomatım ve diplomat olarak özellikle bir sorun varsa ortada, yapmanız gereken şey bu sorunu konuşmaktır. Şu anda temel yapılması gereken şey, Barzani’ye şu veya bu nedenle kızmamak, politikaları, Türkiye’yi veya bizi hayal kırıklığına uğratan açıklamaları nedeniyle kızmamak; tam tersine Barzani’yi ikna etmeye çalışmak ve aynı zamanda onları farklı bir noktaya taşımaya çalışmak. Türkiye ile farklı bir ilişki kurmaya onları teşvik edenlerin karşısında onları ikna etmeye çalışmak, Türkiye’nin gündemini anlatmak önemlidir.
Murat Akgün: 3 yıldır Türkiye’de görev yapıyorsunuz. Şu aşamada PKK’ya yönelik işbirliğini hangi rotada görüyorsunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ross Wilson: Özellikle de çok yakın ve etkin bir ortaklık geliştirmek konusunda çok fazla çaba sarf ettik. 2007 Kasım ayından önce bu konuda, özellikle de PKK konusuyla mücadele konusunda Avrupa’da birlikte çalıştık. Avrupa’dan PKK liderlerine gelen finansmanın kesilmesi ve serbest dolaşım hakkının sınırlandırılması anlamında çok çalıştık. Bazı ilerlemeler sağladık. Ve bu alanda birlikte daha fazla çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Açık olan bir şey var, Irak’la diplomasinin gelişmesi son derece önemli, bunun ikinci bir parçası. Türkiye’nin Iraklı yetkililerle kurduğu diplomasi ABD’nin desteğiyle, Bağdat’taki ve Irak’ın kuzeyindeki yetkililerin desteğiyle de devam edebilir. Daha önce de söylediğim gibi geçen yıl Kasım ayından önce ve o zamandan bu yana sürekli çalışmalarımız devam ediyor. Üçüncü aşama da tabiki istihbarat paylaşımı konusudur. Başkan Bush ve başbakan Erdoğan tarafından geçen yıl Kasım ayında kurulmuştu. Bu istihbarat paylaşımının son derece etkin olduğunu düşünüyorum. Ve bunun sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin attığı adımlar, özellikle PKK’nın kapasiteleri azaltmak açısından çok fazla şey yaptı. Kesinlikle bundan sonra da başarılı olmayan ve saldırılar düzenleyemeyen bir örgüt olmasını da görüyoruz artık. Tabi ki kapasitelerine çok büyük bir zarar verildi ve alınabilecek önemli önlemlerle ve Irak’taki yetkililerle kurulan gerekli işbirliğiyle, Avrupa’da sağlanan çabalarla ve Türkiye’nin kendisinin çabalarıyla bütün bunların yardımıyla, bu sorunun sonuna gelebiliriz.
Murat Akgün: Irak-Türkiye ve Amerika’nın olduğu bir üçlü toplantı ne zaman gerçekleşebilir? En azından kısa vadede gerçekleşecek mi bunu söyleyebilir misiniz?
Ross Wilson: Zannediyorum bu benden ziyade özellikle de planları açıklamak başkaları tarafında yapılacaktır. Özellikle de bunun gerçekleşmesini bekliyorum ama bunun en önemli bölümü Türkiye ve Irak yetkililer. Burada çok farklı bölümlerden, ülkenin farklı bölümlerinden liderler de bu kavramın içinde yer alıyor. Özellikle bu fikri ortaya attığımız zaman, üçlü mekanizma 2004 ve 2005’li yıllarda üçlü mekanizma söz konusu olmuştu. Farklı bir rol düşünmüştük ABD’nin çabaları anlamında. Ama şimdi Türkiye ve Irak’ın doğrudan iletişimi söz konusu. Ve burada ABD’nin işi biraz farklı bir rol, daha çok bir gözlemci, belki de biraz kolaylaştırıcı bir rol oynamaya çalışıyoruz. Ama her halükarda bir diyalog yaşanıyor ve bunu son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Murat Akgün: Ermenistan konusu var. Bir diyalog girişimi söz konusu oldu, bir diyalog kuruldu. Babacan, Ermeni meslektaşıyla görüşmeler yaptı. Özellikle Türk tarafının diyalogu sürdürmesi anlamında neler beklenebilir? Hemen ardından şunu sormak istiyorum, ABD’deki Ermeni lobisinin tepkileri ne olacak acaba?
Ross Wilson: Türkiye ve Ermenistan’ın bildiğiniz gibi bu yılın başından bu yana, özellikle de sayın Sarkisyan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından gelişenlere baktığımız zaman Türkiye ve Ermenistan arasında kamuoyu önünde atılmış bazı adımlar var. Türk liderlerinin tebriki hak eden bazı adımları var. Ardından futbol maçında sayın Cumhurbaşkanı Gül’ün Erivan’a gidip karşılaşmayı izlemesi bence son derece cesur adımlardı. Her iki tarafın çabaları önemli çabalardır. Tabi ki potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Özellikle bu Kafkaslardaki siyasi durumu değiştirmek açısından çok önemli bir potansiyeli var. Türkiye’ye son derece önemli bir rol verecektir. Bu güne kadar üstlendiği rollerden çok daha farklı bir rol verecektir. Sadece çevresindeki iki ülkeyle değil. Farklı üç ülkeyle iletişim kurması söz konusu olabilecektir. Tabi ki çok fazla detay var. Bunun başka sorunlara da olumlu yansımaları olabilir. Mesela Dağlık Karabağ meselesi. Ermenistan ve Azerbaycan’ın geçmişe kıyasla anlaşmaya daha yakın olduğunu düşünüyorum. Özellikle de geçmişte çözümlenmesi son derece zor konular vardı ama Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinin gelişmesi zannediyorum bu sorunlara da bir şekilde hızlandırmaya başladı. Ve özellikle da Ermeni yetkililerin Türkiye’yle hem ikili ilişkiler anlamında hem de Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri anlamında hangi noktada olacağını bilmesi anlamında ve bir anlaşmaya doğru ilerlemesi anlamında atılan adımlar son derece önemli. Tabi ki özellikle baktığımız zaman olumlu etkileri olduğunu görüyoruz Türk yetkililerin yaptıklarının. Yeni bir ilişkinin kurulması anlamında, Ermenistan’da olumlu bir geleceğin kurulması anlamında bunun sadece yardımcı olabileceğini düşünebiliriz. Özellikle de gelecek yıllarda atılacak adımlar anlamında bunu değerlendirebiliriz.
Murat Akgün: Ayrılmadan önce Türkiye’nin geleceği konusundaki fikirlerinizi sormak istiyorum?
Ross Wilson: Sizinde bildiğiniz gibi yaklaşık 3 yıl geçirdim burada ve bu 3 yıla baktığım zaman, bana öyle geliyor ki özellikle kısa vadedeki duruma bakacak olursak, birazcık zor görünüyor, sorunlu da görünüyor. Türkiye zorlu iniş ve çıkışlardan öyle veya böyle son 3 yılda geçmeyi başardı. Ve önümüzdeki döneme baktığımız zaman da, tabi ki bölgede bazı zorluklar var, dünyanın genelinde bazı zorluklar söz konusu. Ve tabi ki bütün bu sorunlara baktığımız zaman orta ve kısa vadede Türkiye’nin potansiyelinin son derece yüksek olduğunu düşünüyorum. Çok güçlü demokratik bir ülke, istikrarlı ve laik bir ülke Türkiye. Ve inanılmaz çok şey var dünyaya ve bu bölgeye sunacağı. ABD’nin ve Avrupa’nın çok güçlü bir ortağı ve bu bölgedeki diğer ülkelerin çok güçlü bir ortağı. Bu bağlamda özellikle çok karanlık düşüncelerim yok. Bazı zorluklar bekliyor olabilir, ABD’de zorluklar var, Portekiz’de de zorluklar var, Nijerya’da da var. Hayat her yerde zor. Ve zaman zaman da siyaset dalgalı bir yol, iniş ve çıkışları var. Ekonomik sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Ama Türkiye’nin geleceği son derece parlak.
Murat Akgün: Büyükelçiler ülkeden ayrılmadan önce klasik olarak bu soruyu sorarız her zaman. En mutlu ve en zor anlarınız neydi acaba Türkiye’de?
Ross Wilson: En zor zamanım, Türkiye’de özellikle de Eylül ayının ortasından muhtemelen 2007 yılının Nisan ve 2008 Nisanına kadar geçirilen zamandı. Nisan ayı içinde bildiğiniz gibi dış ilişkiler komitesinde temsilciler meclisinde Ermeni tasarısının oylanması söz konusu oldu. Eylül ayının sonunda son derece korkunç saldırılar düzenlendi PKK tarafından, özellikle sınırdan gelen PKK teröristlerinin düzenlediği saldırılar vardı. Çok büyük bir endişe yarattı Türkiye’de, ABD’de de aynı şekilde ve aynı zamanda da Irak’ta büyük endişe yarattı. Dürüst olmam gerekirse en zor zamanlarım bu zamanlardı. Tüm bu işbirliği içindeki çalışmalarımız son derece zordu. Yani tüm bu dönem, görev yaptığım 30 yılın en zor zamanlarından biriydi. En mutlu anımsa, ulaştığımız noktalara baktığımızda, sonuçlara baktığımızda özellikle PKK terörünün Türk-ABD işbirliğiyle artık çözümlenebilmesi, insanların somut bazı sonuçlar görmeye başlaması ve PKK hala önemli bir güç olsa da teröristlerin üzerinde önemli bir etki yaratmış olmamız son derece önemli.. Ve genel anlamda değerlendirdiğimiz zamanda son derece üretken bir ilişkinin gelişmesi, daha yakın bir işbirliğinin gelişmesini tüm konularda da sürdürmek istiyoruz.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...