"SİYASİ DEPREMİN ÖNCÜ SARSINTILARI YAŞANIYOR" 

İşte Bahçeli'nin açıklamaları:

"Türkiye'nin böyle bir noktaya gelmesi büyük bir talihsizliktir. Karşımızdaki tablo iyimser olmaya yer bırakmamaktadır. Çözümler üretmek basiretini gösterememiştir siyaset. Diyalog kanalları açılamamıştır. Tıkanan siyaset sonuca kriz unsuru haline gelmiştir. Dava sonrası çalkantı ortamı her geçen gün güçlenmektedir. İyi niyetin yerini çıkar hesabı almıştır. Bir cepheleşme sürecine girilmiştir. Hayati sınav karşısında siyaset kurumu etkisiz durumda kalmıştır. İçine girdiğimiz kriz zamanını sağduyu rehberliğinde aşılması noktasından uzaklaştırılmaktadır. Türkiye siyasi bir depremin öncü sarsıntılarını yaşamaktadır.

22 Temmuz seçimlerinden sonra 70 milletvekiliyle temsil edilen MHP sorumlu muhalefet anlayışı ile son 5 yılda üstümüze çöken sisleri dağıtmaya çalışmıştır.

"BAŞBAKAN'A GÖRE HERKES HATALI, O HAKLI"

İnsiyatif alması gereken sadece ve sadece siyaset kurumudur. Yargı bunun dışındadır. Meclis'te sahip olduğu sorumluluk sahibi olması nedeniyle tek sorumlu AKP'dir. Adımları atmak sayın Başbakan'ın görevidir. Kendisini savunmak durumunda olan AKP'dir. Başbakan neyi öngördüğünü, bundan neyi amaçladığını tüm yönüyle ortaya koymak zorundadır. Ancak sayın Başbakan fevri hareket ediyor. Kapatma davası sonrası sergilediği tavrı anlaşılabilir değildir. Mutlak haklılık misyonu içine girmiştir.

Ona göre herkes hatalı, herkes ona tezgah kurmaktadır. Böyle bir savunma mekanizması kuran Başbakan gerçekleri görememektedir. Milli irade kalkanına sığınmaya başlamaktadır. Bulgaristan'da 'ben ne yanlış yaptım ki geri adım atayım' demesi bunun da göstergesidir. 'Muktedir olsaydınız kapatma davasını önlerdiniz' sözleri de bunu gösteriyor. Bu psikoloji kendisi ve partisinin çıkmaz bir yola girmesi demektir. Bu ruh halinin süratle değişmesi elzemdir. Başbakan'ın sağlıklı düşünmeye ihtiyacı bulunmaktadır. AKP'nin bu süreçte sergilediği tavır kontrolsüz bir tavırdır. AKP temsilcilerinin açıklamaları onların davayı cihad ve kıyamet anlayışıyla değerlendirdiğinin göstergesidir. Basın vasıtasıyla cihad ilan etmektedirler. Bağımsız yargı ağır bir kuşatma altına alınmıştır. AKP'nin meşru olup olmasına bakmaksızın savunma halinde olduğu, ülke dışından müdahalelerin meşru sayılabileceği gerektiği gibi hayasızca dile getirebilmektedir.

CHP VE DTP'YE GÖNDERME

"AB sürecinin askıya alınabileceği şantajıyla yargıya müdahale etmektedirler. İmdat çağrılarına beklenen cevap gelmiştir.

CHP'nin siyasi partilerin kapatılması konusundaki tutumu da laiklik çevresinde şekillenmiştir. CHP, laikliği bir cephe hattı olarak görüyor ve siyasetteki her sorunu bu açıdan değerlendiriyor.

Terörü ve şiddeti siyaset olarak gören ve PKK'nın maşası durumunda olan parti hakkında konuşmak ise gereksizdir. AKP kapatma davasınu düşürmek amacıyla kendisi için Anayasal düzenleme yaparsa bu parti de bundan yararlanacaktır. Bu partinin hesabı budur. Anayasa değişikliği için AKP ile işbirliğine hazırdır."

"ALIN GENEL BAŞKANI'NIZI SİZİN OLSUN"

"MHP'ye gelince çıkış yollarını ve önerileri sunmuştur. Siyasi partilerin kapatılarak cezalandırılması dışında sorumlu olan yöneticilere yaptırım uygulanması MHP'nin önerisidir. Bu makul bir çözüm olacaktır. Demokrasiye sahip çıkmak bizim yegane amacımız olmuştur. Bizim şahıslarla bir problemimiz yoktur. Bu bakımdan AKP yöneticilerinin önerimizi doğru anlamalarını beklediğimizi söylemek isterim. MHP hukuka ve Anayasa'ya gölge düşürmeyecek bir yaklaşımı ortaya koymuştur. Eksik ve yetersiz bulabilirsiniz ama MHP'nin bu konuda yön verecek düşüncelerinden samimiyetimizden şüphe etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ömür boyu siyasi yasak hiçbir zaman gündemimizde olmamıştır. Bizim önerimizi çarptırarak bunu 'Genel Başkanınızı alın partinizi' demeleriyle önerinin amacını anlamadıklarını veya bilinçli olarak saptırılması anlamına gelmektedir. MHP'nin samimi çabasına gölge düşürmeye çalışanlara hatırlatmak isterim: "Mağduriyetten siyasi kazanç sağlamaya niyetimiz yoktur. Biz sayın Başbakan ve AKP ile sandık başında hesaplaşacağız. Genel Başkanı'nız sizin olsun, biz kendisini alıp da ne yapacağız? Partiniz bu süreçte savunmasını yapar da aklanırsa biz demokrasi adına memnuniyet duyarız, siz de şarkı nakaratlarıyla yola devam edersiniz.

MHP, iyi niyetli bir yaklaşımla yapıcı bir öneride bulunmuş ve tartışmak istemiştir. 2 hafta önce söylediklerimizle şimdi söylediklerimizin farklı olduğunu iddia eden Başbakan'a söylüyorum: 'Bizim siyasi çizgimizde hiçbir zaman kırılma olmamııştır. Bizim beyanlarımız aya düştü denilen sözlerden değildir. 15 Mart 2008 tarihli yazılı basın açıklamamız ile grup konuşmalarımızın metinleri herkesin istifadesine açıktır. Bu metinleri iyi okumanız ve doğru anlamaya çalışmanız gerekir.

Başbakan'ın MHP'nin desteğini görmezden gelmenizin amacı da anlaşılmamıştır. Her kararınız siyasal tarihimizin, ilkelerimizin kırılmayan çizgisine uygun olarak alınmaktadır. Aldığımız kararların, verdiğimiz sözlerin dün olduğu gibi bugün de arkasında olduğumuzu bir kez daha kararlılıkla ifade etmek istiyorum."

"BAŞBAKAN İYİ DÜŞÜNSÜN"

"Anayasa'ya gölge ve şaibe düşürülmemesi temel ilke halindedir. Yargının dışarıdan etkilenmemesi gerekir. Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatma davasının siyasi bir pazarlık denkleminin parçası olması hiçbir şart altında düşünülmemeketdir. Bunun aksini düşünmek hukuk ve siyaseti bir takasın sonucu olmak gayri ahlaki ve gayri meşru bir anlayış olacaktır. Bu demokratik ilkelerin, hukukun üstünlüğünün, kuvvetler ayrılığının çiğnenmesi olacaktır.

Bu gerçekler, çözümün odağı Anayasanın 68 ve 69. maddelerinde düzenlemelerin olmasıdır. Bunun için önümüzde 2 yol bulunmaktadır. Gerilim yüklü ortamı rahatlatmak görev ve sorumluluğu AKP'de ve Başbakan'dadır. Bireysel sorumluluğu olanlara siyasi yaptırım uygulanması ile MHP bu ortama iyi niyetle yaklaştığını göstermektedir. MHP Başbakan'ın meşruiyet ve hakkaniyet çerçevesindeki önerilerini dinleyecektir. Devleti yıkmak ve Cumhuriyet'in temellerini yıkmak için açık çek gösterecek anayasal sonucu çekerse hesabını vermek zorunda kalacaktır.

Sayın Başbakan iyi düşününüz ve bir karar veriniz. "