İngiliz yazar Agatha Christie’nin 125’inci doğum günü, İstanbul’da ve hatta onun da bir dönem kaldığı Pera Palace Hotel Jumeirah’ta düzenlenen bir dizi etkinlikle kutlanıyor.
Dün başlayan ve yarına dek sürecek ‘Kara Hafta’ isimli etkinlikte polisiyenin Türkiye’den ve dünyadan tanınan isimlerinin yanı sıra anlamlı bir misafir de ağırlanacak: Agatha Christie’nin torunu Mathew Prichard. Büyükannesi Christie hakkında biyografiler çıkaran ve onun miras bıraktığı bir kütüphaneye sahip olan Prichard, etkinlik öncesi sorularımızı yanıtladı.
‘Onun için önemliydi’
- Büyükanneniz, hayatının bir noktasında İstanbul’a geldi ve burada kaldı. İstanbul için önemli bir yazar, peki İstanbul da onun için önemli miydi?
Türkiyeli okurlar hiç meraklanmasın çünkü İstanbul büyükannem için oldukça önemliydi. Hayatının çok anlamlı bir döneminde İstanbul’a geldi ve çok kısa bir süre sonra, çok sevdiği annesini kaybettiğini, ilk kocasının kendisini terk ettiğini öğrendi. O, İstanbul’a resmen âşık olmuştu, tabii Doğu’daki diğer şehirlere de... Biliyorsunuzdur, onun ikinci kocası Max Mallowan, Doğu’da arkeologdu. Bu da, Agatha Christie’nin hayatındaki güzel ve mutlu zamanların başlangıcı olmuştu. Eşimle birlikte onun kaldığı bu otele gelmek ve onun hatıralarına dalmak benim için büyük bir sevinç.
‘Çok zeki bir kadındı’
- Polisiye, edebiyat dünyasında hep ikinci plana atılan bir dal oldu, ta ki büyükanneniz Agatha Christie ya da Arthur C. Doyle gibi isimler eserlerini kaleme alana dek... Böylesine önemli bir ismin torunu olarak size sormak istediğim şey, Agatha Christie görülmeyen bir alanda, adını bu şekilde duyurmayı sizce nasıl başardı?
Bence polisiye hiçbir zaman ikinci plana atılmadı ama tabii ki büyükannem Agatha Christie’den geriye kalan kitaplar ve diğer şeyler, bu alanda kitaplar çıkaran insanlara her zaman ilham verdi. Tabii ki onun adını duyurmasında rol oynayan şey, yazma kabiliyetindeydi; etrafını gözlemleme yeteneğindeydi ve tabii ki çok da zeki bir kadındı.
- En sevdiğiniz Agatha Christie romanı hangisi?
‘Cinayet İlanı’ onun en sevdiğim kitaplarındandır.‘kayıkları izlerdik’
- Agatha Christie’yle ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?
O sadece çok ünlü bir yazar ya da harika bir büyükanne değildi. Aynı zamanda bizi çok güldüren, müzik ve köpekler hakkında bana pek çok şey öğreten biriydi. Kötülük ve din hakkında ise ciddi görüşlere ve fikirlere sahipti. Onun ikinci eşi ve benim üvey dedem Max Mallowen, onun bu dünyada hiçbir düşmanı olmadığını söylerdi. Büyükannemle Devon’daki Dart Nehri kenarına otururduk ve kürek çekenleri ve kayıkları izlerdik, tabii ki İstanbul’dakiler gibi değildi...
milliyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...