Taraf gazetesi dün ve bugün; teröristlerin vahşi yüzlerini gözler önüne sererek, 12 Mehmetçiği şehit ettikleri Dağlıca çatışmasıyla ilgili ilginç ifadeleri manşetine taşıdı ve teslim olan erleri hainlikle suçlayan komutanın o gün alarm verildiği halde düğüne giderken, üç komutanın da izinli olmasına dikkat çekti.
Taraf gazetesinin dün ve bugün manşetine taşıdığı ifadeler, Dağlıca çatışmasının sırlarını saklayan sır perdesinin daha uzun süre aralanamayacağını gösteriyor:
Mehmet Baransu'nun haberi
Dirik ayrıca, sekiz askerden er Ramazan Yüce'nin "Vatanına ve birliğine açık şekilde ihanet ettiği ve iki personeli teslim olmaya zorladığı"
suçlamasında da bulunmuştu.
EL BOMBASIZ NÖBET • Ancak Taraf'ın elde ettiği ve iddianamede yer alan belgeler ve askerlerin ifadeleri, PKK'lıların o bölgede bir buçuk ay önce saptandığını, Dağlıca baskınından üç gün önce dokuz yüklü katırla göründüklerini, baskının olduğu günün altı saat öncesinden yine PKK'lı grupların yoğun faaliyet gösterdiğinin tesbit edildiğini ortaya koyuyor. İfadelerde davanın seyrini değiştirecek çarpıcı bilgiler de var. Tepede bulunan mevcudun çok yetersiz kaldığı, askerlerin el bombası olmadan 10 günlük nöbete gönderildiği, PKK'lıların çevrede olduğunun bilinmesinden ötürü askerlerin "endişe duyarak gerildiği", "diken üstünde oldukları" gibi.
Ayrıca olaydan üç gün önce bölgede PKK faaliyetleri tespit edilip
mevzide görevli Çağdaş Üsteğmen tarafından helikopter istenmesine
rağmen, Tabur Komutanı Dirik'in helikopter göndermediği bilgisi de
ifadelerde var. Baskının olduğu gün bölükte, bölük komutanın olmadığı
da Dirik'in ağzından itiraf ediliyor. Gerekçe ise, komutanın yapılacak
başka bir operasyon için dinlendiriliyor olması.
İşte davanın seyrini değiştirecek ifadelerden satır başları:
Piyade Çavuş Ufuk Çelik: "Taburun emniyetini sağlamak için Keri
Tepesi'ni bizim bölük tutuyordu. Bizim bölüğün mevcudu yaklaşık 250
kişi idi. Ancak 20 Ekim 2007 tarihine kadar 1986/3 tertip erler terhis
olup gidince, ayrıca tabur komutanının emriyle her bölükten yaklaşık
otuzar kişi seçilip alınarak Buğra Bölük Timi oluşturulup tabur
karargâhının olduğu bölgede operasyon için hazır tutuluyordu. Bölük
mevcudumuz 80 kişiye düştü. 26 kişi de Keri mevzilerinde 10 gün
görevde kalmak durumunda oldu. 19 Ekim 2007 tarihinde Nikon dürbününü kullanan Zeynel Abidin, dokuz yüklü katır ve dört silahlı PKK militanı gördü. Yaklaşık bir buçuk ay önce de Meri Tepesi'nde silahlı terörist grubu görülmüştü. Çağdaş Üsteğmen bölük mevcudunun çok yetersiz kaldığını, bu nedenle mevcut personelle tepeyi nasıl emniyete
alabileceğimizi bize sorarak hepimizden fikir aldı. Hava çok soğuk
olduğundan her yarım saatte bir bir kişi ısınmak için çadıra girip
ısınıyordu.
Personelin üzerinde taşıdığı birer adet taarruz el bombası, tabur komutanının emri ile savunma el bombaları ile değiştirmek üzere toplanmıştı. Biz yeni el bombalarını almadan, yani el bombasız olarak
Keri Tepe'ye gelmiştik. Çatışmanın olduğu gün 18:00 sıralarında
katırları ve teröristleri gördüm. Durumu Çağdaş Üsteğmen'e bildirdim.
O da telsizle durumu tabur komutanlığına iletti. Bu bölgeye taburdan
havan ve topçu atışı yapıldı ama mermiler hep kısa düştü. Havan ve
topçu menzili dışında kaldılar. Tabur Komutanı o sırada köydeki
düğünde olduğundan üsteğmenimize telsizden herhangi bir emir
verilmedi. Bu yüzden bölük komutanımız bu gece uyumamamız gerektiğini ve dikkatli olmamızı söyledi. Herkes önemli bir olayın olabileceğinden
endişe duyarak gerilmişti. Hepimiz diken üstünde idik. O gün sis vardı
ve aydınlatma projektörleri ile aydınlatılıyordu. Bu nedenle bulunduğumuz tepeden personel yakın mesafeden rahatça görülüyordu. Saat 00:30 sularında çatışma başladı. Yüzden fazla terörist olduğunu
düşünüyorum."
Piyade Er Recep Can: "Olay gecesinden iki gün önce öğle saatlerinde
dokuz on katırla üç kişilik görüntü tespit edildi. Bu görüntü Çağdaş
Üsteğmen tarafından Tabur Komutanı'na bildirildi. Akabinde kobra
helikopteri talebinde bulunuldu ancak talep uygun görülmedi."
Piyade Onbaşı Mustafa Kala: "Olaydan üç gün önce terörist gruplar ve
katırlar görüldü. Olay günü kırmızı alarm durumundaydık. İlk ateşi
teröristler başlattı. Mevzilerimize roketatar, el bombası, doçka,
biksi ve kalaşnikof silahlarla yoğun bir baskı ateşi başladı."
'TEÇHİZAT YETERSİZ'
Cüneyt Ömür, Özhan Şabanoğlu, Mehmet Şenkul, Fuat Başoda, Fatih Atakul, İlhami Demir, İrfan Beyaz, Ramazan Yüce ve diğer askerlerin ifadelerinde de olaydan iki gün önce ve olay gününden altı saat önce PKK'lı grupların göründüğü ve teçhizatın yeterli olmadığı vurgulanıyor. Ömür'ün ifadesinde ise, silahının beş altı kez tutukluluk yaptığı belirtiliyor. Er Yüce'ye olay anında istirahatta olduğu suçlaması yapılmasına rağmen, ifadelerden, bunun komutanları tarafından askerlerin donmaması için her yarım saatte bir yaptırıldığı anlaşılıyor.
Yine Dirik'in ifadesinde baskın günü bölgede Bölük Komutanı bulunmaması şu sözlerle açıklanıyor: "Bölgede Bölük Komutanı
bulunmamasının sebebi birinin izinde olması, diğerinin ertesi gün icra
edilecek izin konvoyunun yol emniyet görevini sevk ve idare edecek
olması ve birinin de birkaç gün sonra yapılacak operasyonun komutanı
olarak görevlendirildiği için dinlendiriliyor olmasıdır. Bölgedeki iki
bölük komutanı izinli olduğu için lider personelin tecrübe ve yetenek
durumu dikkate alınarak gerekli düzenleme yapılmaktadır."
(Taraf)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...