Ercan, yaptığı yazılı açıklamada, Japonya’da dün meydana gelen depremde çok az sayıda kişinin, 1999 yılındaki Marmara Depremi’nde ise 20 bin kişinin öldüğünü ifade etti.
Deprem ölümlerinin bir ülkenin, ekonomisi, yasaları, hukuk ve siyasetiyle doğrudan ilişkili olduğunu öne süren Prof. Dr. Ercan, Erzincan’da 13 Mart 1992’deki depremle, ABD’nin Seattle kentinde 28 Şubat 2001’de meydana gelen 6,8 büyüklüğündeki depremin sonuçlarını karşılaştırdı.
Erzincan depreminin, Kuzey Anadolu kırığı üzerinde, ABD depreminin de San Andreas kırığı üzerinde meydana geldiğini ve yıkım ölçüsü olarak kullanılan Mercalli-Cannani şiddetinin Erzincan’da 9, ABD’de ise 8 olarak hissedildiğini anlatan Ercan, şunları kaydetti:
"Erzincan’daki depremde 6 bin 702 konut ve iş yeri, ABD’deki depremde ise orta halli 25 konut ve iş yeri yıkıldı. Söz konusu depremlerde Türkiye’de 653 kişi göçük altında kalarak öldü, ABD’de ise kalp krizinden ölen bir kişinin dışında ölen olmadı.
İki ülke arasındaki ölüm oranları, 653’te bire tekabül ediyor. Türkiye’deki depremde 4 bin, ABD’deki depremde ise 25 kişi yaralandı.
Buradan şu anlaşılıyor ki; deprem, ulusal gelire göre öldürür. İnsanların yapı, çevreye ve geleceğe yatırım yapabilmesi için gelir düzeyinin iyi olması gerekiyor. Depremlerin ülkelere göre yıkımının ayrı olmasının nedeni ekonomidir. Deprem yalnızca yoksulu vurur. Yoksul derme çatma yapılarda, gelir düzeyi yüksek olan kişiler ise jeofizik ile inşaat projesi yapılmış yapılarda oturur. Yoksulun geçinecek geliri olmadığından, başını sokacak bir ine razıdır. Depremden etkilenmeyi azaltmak için halkın deprem bilincine eriştirilmesi yetmez. Önemli olan halkın gelir düzeyini uygar ülkeler düzeyine çıkarmaktır."
(Fotoğraflar: NTV-MSNBC)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...