E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

'Bildirileri Önlemek İçin Köklü Değişiklik Şart'  

"Türkiye'de 12 Eylül'den sonra antidemokratik bir uygulama yerleştirilmeye çalışıldı: devlet organlarının, internet siteleri başta olmak üzere iletişim araçlarını kullanarak "bildiri" adı verilen "faili meçhul" metinler yayımlamak."

23.05.2008 - 00:14
 Bildirileri Önlemek İçin Köklü Değişiklik Şart

 
 

"Sürekli hareket halindeki bir fay hattı üzerinde bulunan ülke gündemi bu sefer Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun açıklamasıyla sarsıldı. Hükümetin cevap vermesiyle devam eden artçı sarsıntılar yurttaşları tedirgin etmeye devam ediyor.

 

İnternet tarayıcımızın "sık kullanılanlar" kısmına çoktan eklenmiş olan TSK'nin, Başbakanlık Basın Merkezi'nin, Yargıtay ve Danıştay'ın internet sitelerine girenlerin en çok yaptığı şey "yenile" tuşuna basarak olası bildirilerden anında haberdar olmaya çalışmak. Peki, söz konusu bildirileri, açıklama ve karşı açıklamaları nasıl değerlendirmek gerekir?

 

Bildiri yayımlamak bir 12 Eylül alışkanlığı

 

Her şeyden önce, Türkiye'de özellikle 12 Eylül döneminden sonra (Milli Güvenlik Konseyi'nin numaralandırılmış bildirilerini hatırlayalım) antidemokratik bir uygulamanın yerleştirilmeye çalışıldığı gözlerden kaçmamalı: devlet organlarının, internet siteleri başta olmak üzere iletişim araçlarını kullanarak "bildiri" adı verilen metinler yayımlamaları.

 

Kimin kaleme aldığını, nerede ve hangi sayılı toplantıda kararlaştırıldığını, yani içeriğinden kimin sorumlu olduğunu bile bilmediğimiz, dolayısıyla bir davaya konu olma durumunda muhatabın bulunamayacağı, deyim yerindeyse "faili meçhul" bir niteliğe sahip olmaları, sorunun ciddiyeti üzerine düşünmek için yeterli.

 

O kadar ilginç bir durum ki, söz konusu bildirilerin bir öğlen yemeği sırasında ya da gerçekten önemli bir toplantıda alınmış olma olasılığı aynı gözüküyor. Üstelik, bildirilerdeki dil ve yazım yanlışları (özellikle büyük harfle yazılmaması gereken bazı kelimelerin elbette malum nedenlerle büyük harfle yazılmaları), ifade biçimlerinin sertliği, cümlelerin sonuna konulan ünlem işaretleri, vs. ilgili kurumlarda bir "metin yazarı" kadrosu açılmasını gerektirecek kadar göze batıyor.

 

İnsan, ister istemez, "devletin en yüksek makamlarında bulunan kişilerce kaleme alındığı varsayılan metinler bu durumdaysa sıradan yurttaşların kullandıkları dilin yetersizliklerine şaşmamak gerekir" diye düşünüyor.

 

Dayanılan yetki ve gerekçe sorunu

 

Ayrıca, "ülkenin/devletin/milletin çıkarlarını" ya da "anayasayı" korumak gibi genel bir yetkiye ve gerekçeye dayandırılan bu metinlerin hangi hukuksal hükümlerdeki hangi yetkilere dayanılarak yayımlandığı haklı olarak sorulmalı. Bu durumun belki de tek bir mantıklı açıklaması olabilir: 12 Eylül Anayasası ve düzeni hukukta ve zihniyetlerde o kadar yer etmiştir ki temelde halkın oyuyla kurulduğu varsayılan hükümetler de dahil olmak üzere sanki her kurum kendisi açısından bir tehdit tanımı yapmakta ve ona göre hareket etmektedir.

 

2000'lerin ve iletişim araçlarının yaygınlaşmasının getirdiği temsil krizi Türkiye'nin son 30 yılda kronikleşmiş anayasa, insan hakları ve toplumsal muhalefet sorunlarıyla bileşerek, yurttaşların özgür girişimi sonucu oluşması gereken kamusal tartışma ortamının yerine "kamu kuruluşları"nın yani "devletin" koruması altına sığınan ve kendisini ancak o şekilde ifade eden bireyler üretiyor.

 

Bu bağlamda, Yargıtay Başkanlar Kurulu üyeleri, başbakanlar, genelkurmay başkanları, vs. ile yurttaşlar, birey olarak kendilerini ortaya koymak yerine, sistemdeki yapısal bozukluklar nedeniyle devletin kurumsal araçlarına başvurmakta ve hem kendilerini hem de ilgili devlet kurumlarını yıpratmaktadırlar.

 

Bu durumun başlıca nedeni, günümüz demokrasilerinin tanımı gereği kamusal tartışma ortamına katılmak isteyen hatta katılması gereken bireyi bir tehdit olarak algılayan zihniyetin 12 Eylül'den sonra toplumun her kesimine yayılmış olması. Sorgulayan, aklını kullanan, eleştiren, çözüm üreten bireyin aslen bu konulardaki kapasite ve yeterliliğine göre toplumda söz sahibi olmasının böyle bir ortamda gerçekleşememesi ya da tehlikeli olması nedeniyle, bireyler düşüncelerini "benim görüşüm budur ve meseleyi eşit ve özgür bir şekilde konuşma hakkımızı kullanarak hep birlikte tartışalım" anlayışına dayanarak değil, kurumsal yapı üzerinden dile getiriyor.

 

Bu tür bildirilerin orta ve uzun vadede ilgili kuruluşun ve yargı söz konusu olduğunda da özellikle yargıçların bağımsızlığına zarar verecek gelişmelere yol açacak olmasına değinmeye ise gerek yok.

 

Huzur istiyoruz

 

Yukarıdaki tespit, gelişmiş Batı demokrasilerinde karşımıza çıkmayan "kurumsal krizler"in Türkiye gibi ülkelerde adeta yapısal bir hal almasının nedenini de açıklıyor. Fransa, Almanya ya da İngiltere'de Yargıtay gibi bir kurumun ya da silahlı kuvvetler ve hatta (hükümetin başı olma anlamında değil de bir devlet kuruluşu olma anlamında) başbakanlık gibi organların internet sitelerinde bu tür bildiriler yayımlamamaları söz konusu ülkelerde işleyen demokrasi oyununun kurallarının dayandığı "sivil" ve bireyi yücelten zihniyet yapılarının farklılığıyla açıklanabilir.

 

Sonuç itibariyle, bireyin yerine devletin (yani kurumun) temel alındığı, her kurumun tehdit/güvenlik algısını kendisinin belirlediği ve seçilmişlerin bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmadığı bir siyasal ve toplumsal yapıda bu tür bildiriler aslında şaşırtıcı olmamalı.

 

12 Eylül Anayasası'nı değiştirmekten öte, bütünüyle yeni baştan ve sivil süreçlerden geçilerek yazılmış, bireyi temel alan yepyeni bir anayasa yapılmadıkça ve yurttaşlara buna uygun bir zihniyet aşılanmadıkça bu durumun değişmesi de mümkün gözükmüyor.

 

Özetle, bu satırları yazarken radyoda çalan şarkıda dile getirildiği gibi: Sebebimden doğmuş oldum seçmede / Çekecegim derdim nedir bilmeden / Yüklediğin yükle yıkıldım kaldım ama / Vereceksen akıl verme istemem / Verme, verme, verme akıl verme / Vereceksen huzur ver, vereceksen huzur ver..."

Bianet - Ertuğrul Cenk Gürcan

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Kızılay Başkanı Küçükali Turktime'a Konuştu: Veli Küçük'ün Kızılay’dan İhale Aldığını Sizden Öğrendim!
Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali'den Turktime'a çarpıcı açıklamalar: ...
Türköne Konuşuyor: Eşimle Aram Kötü Olursa, Ak Parti'ye Muhalefet Ediyorum… MİT İşe Yaramaz, İlhan Selçuk Faşist, Çatlı Arkadaşımdı... Türkeş Bana Komünist Derdi…
Zaman’dan başka gazetede yazmam… Çok yakında medya savaşı çıkacak… Milliyetçilik ...
Cem Uzan Turktime'a Konuştu: Beni Kesebilirsin, Öldüerbilirsin ama Bana İnananlara İhanet Ettiremezsin!!!
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan Türk Basınında evinin kapılarını ilk ...
 
MENDERES TURKTİME'A KONUŞTU! : “AĞAR, DEMOKRASİNİN YANINDAN BİLE GEÇMEMİŞTİR!”
Sağ siyasetin patent sahibi ve DP’nin biyolojik ve siyasi varisi Aydın ...
BAŞÖRTÜSÜ ÖZ DEĞİL, SEMBOLDÜR!
(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) 5 bini aşkın üyesi ile Türkiye’nin ...
Emin Çölaşan Turktime'a Konuştu
(ÖZEL-TURKTİME) Türk basının usta kalemi, Hürriyet Gazetesi yazarı Emin ...
 
3 Kardeşin Ağlatan Duruşu
Yürekleri dağlayan bir duruş bu... Babalarının başında onlar nöbete durmuş. ...
YÖK'ten 12 Fakülteye Yeni Dekan
YÖK Genel Kurulu toplantısı sona erdi. Öğrenci kontenjanları konusunda ...
SULAR DURULMAK BİLMİYOR... BİR AÇIKLAMA DA DANIŞTAY'DAN...
Danıştay'dan Yargıtay'a destek! Danıştay: Yargının görüşlerini paylaşmasında ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
İstanbul Başakşehir
Mehmet Şimşek
Brezilya
Maden Ocakları
Şota Arveladze
Ersun Yanal
Akhisar Belediyespor
deprem
Avni Özgürel