TELEKOM'DA SABİT ÜCRET KOMEDİSİ 

Korkunun ecele faydası yok..! Zat-ı alileri korksa da korkmasa da pandoranın kutusu açıldı. Artık kendi manipülasyonları ile kabine kurup, bakan değiştiren bir iktidar yok karşılarında. Bugünkü Erdoğan’dan korkuyormuş, geleceğin Erdoğan’larından daha çok korkması gerektiğini düşünemiyor zavallı. Bundan böyle solu ile sağı ile halk oyuna dayalı olarak kim iktidar olursa olsun, azgın elitizmin çanına ot tıkayacaktır. Bundan böyle ne Demirel, Erbakan gibi sağda görünen pısırık, ne de solda Ecevit gibi hayalperest politikacılar halk desteği ile iktidar olamayacakları için bu azgın elitin hegamonyası artık tarihin çöplüğüne geri dönmemek üzere gönderilecektir. Maymunun gözü açıldı ve o dominant sığınaklarınız gelecekte utanç kalelerinin müzelik unsurları olarak yadedileceklerdir. Hala “özgürlükleri bahşetme” lutufkarlığınızdan bahsediyorsunuz. Özgürlükleri sizin lutuflarınızla değil, çağın gereği insanlığın vardığı merhalelerin doğal sonucu olarak gelip gündeme oturduğunu hala kabullenmek zorunuza gidiyor, kendinizi lutufkar “köy ağası” görme sendromundan kurtulamıyorsunuz. Siz özgürlükleri “tolore” edemezsiniz, ama gerçek özgürlük savaşçıları “kendisi için istediğini başkaları için de istemedikçe” bu isteğinin gayrı meşru ve kadük olduğunu bilir. Erdoğan ismi etrafında şekillenen zihniyete “demokratik”demekte zorlanıyorum diyorlar. Erdoğan ve Erdoğan dışındaki toplamda yüzde 80’i aşan bir demokratik olguya “kaosa kalkan 411 el” manşetini atan zihniyet mi demokratik, güldürmeyin insanı..! Sadece, illa bir şey diyecekseniz deyin ki, “bizim totaliter, buyurgan otoritemiz elden gidiyor, bundan korkuyoruz”. Sizi okuyan insanlar da geçmişinizle beraber, toplumun dokusuna zerkettiğiniz nifak tohumlarının artık birer birer çürüdüğünü görüp yasınıza ortak olsunlar. İsterseniz “yas” ilan edin ve kışkırtıcı yayınlarınıza bir süre ara verin; ortamın daha güzel günlere gebe olduğunu –istemeseniz de- siz de göreceksiniz, gözünüzü bürüyen hırstan arınabildiğiniz oranda tabi. Yazının sonunda da “asrın müceddidi, fetva dehası” Baykal’ın “türban sorununun çözümü” nü anımsatıyor. Sanki millet Cumhuriyet Halk Partisinin düşüncesini en özlü biçimde ifade eden Canan Arıtman veya “ikna odaları” mucidi Nur Serter’in önerilerini bilmiyormuş gibi. Sayın Özkök, son cümlesinde de Sayın Başbakan’a göndermede bulunarak “ bu belagat sanatı dağıtılırken ben nasibimi alamamışım” diye hayıflanıyor. Sizi rahatlatacaksa bir vatandaş olarak ben de size diyorum ki, “sizdeki NİFAK yeteneğinden de bizler nasibimizi alamadık”.. iyiki de nasipsiz kalmışız!