SİYASETE MÜDAHALE ALEVİLERİ BÖLDÜ 

Alevi Bektaşi Federasyonu ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu tarafından bir süredir yürütülen ve seçimde desteklenecek partinin belirlenmesini amaçlayan “siyasete müdahale” projesi çalışmaları, Alevileri ikiye böldü. Projeye temkinli yaklaşan Alevi dernekleri, ABF ve AABK’yi “milletvekilliği pazarlığı yapmakla” suçluyor.

Türkiye’de siyaset Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim tartışmalarına odaklanırken, CHP’nin “kemik tabanı” olarak bilinen Aleviler, seçim stratejilerini belirlemede sıkıntı yaşıyor.

Kasım 2006’da yapılan ve “ajan” tartışmalarının gölgesinde geçen ABF Olağanüstü Kurulu’nda yönetime gelen “siyasete müdahale” ekibi, çalışmalarını bir süredir Türkiye ve Avrupa genelinde sürdürüyor.
Geçtiğimiz hafta sonunu Danışma Kurulu’nda bir araya gelen ABF ve AABK üyeleri, “siyasete müdahale” konusunda yayımladıkları bildiride, Aleviler’in “artık çantada keklik olarak görülemeyeceğine” dikkat çekerken, hangi siyasi parti ya da partilere destek vereceklerini açıklamaması, diğer dernekler arasında “geri adım” olarak yorumladı.

MİLLETVEKİLLİĞİ PAZARLIĞI

ABF ve AABK’nın çalışmalarına başından beri, “milletvekilliği pazarlığı” gözüyle bakan; aralarında Türkiye genelinde 50’ye yakın şubesi olan Pir Sultan Abdal Derneği’nin de bulunduğu pek çok Alevi örgütü, “siyasete müdahalenin” dışında kalmayı tercih ediyor.

AABK Genel Başkanı Turgut Öker, ANKA’ya yaptığı açıklamada, iddia edildiği gibi amaçlarının “milletvekilliği” pazarlığı yapmak olmadığını söyledi.

HİÇBİR PARTİYE DOĞRUDAN DESTEK YOK

Öker, Türkiye ve Avrupa’da yapacakları miting ve toplantılarda sandığa gitmeyen 5 milyon olarak tahmin edilen Alevi vatandaşı, oy kullanmaya davet ettiklerini kaydetti. Aleviler’in şimdiye kadar CHP’nin potansiyel oy deposu olarak görüldüğünü vurgulayan Öker, önümüzdeki seçimlerde, hiçbir partiye doğrudan destek vermeyeceklerini ifade etti.

Öker çalışmalarını, hafta sonu yapılan Danışma Kurulu kararında da vurgulandığı gibi, “Alevilerin siyasi alana katılım kararlılığı, Türkiye’nin demokratik temelde dönüşümünü sağlama amacı taşımak olup, bunun karşısında olan her türden ırkçı, gerici ve yasakçı yaklaşımlara kapalı olacaktır. Aleviler toplumsal ilerlemenin koşulu olarak, tüm demokratik, eşitlik ve insan haklarına saygılı bir Türkiye’nin yaratılması için, benzer amaçları olan demokrasi dinamikleri ile ortak mücadeleyi benimser. Bugün Türkiye’de siyasi alana egemen olan, milliyetçi, muhafazakâr, siyasal İslamcı ve resmi laiklik arasına sıkıştırılmış her türlü ırkçılığın, ayrımcılığın reddedildiği bir Türkiye’de ortak paydalar üzerinden, üçüncü bir Türkiye vizyonu yaratmanın zorunlu bir görev olduğunu tespit etmiştir” sözleriyle özetledi.

SOL İTTİFAK ZORUNLU

Öker, Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunlar karşısında kendilerini sol ve sosyal demokrat olarak tanımlayan partilerin, iktidarı hedefleyen ittifakı zorunlu gördüklerini kaydetti. Öker, AABK ve ABF olarak, sol ve soysal demokrat partilerin, başta Alevilerin sorunu olmak üzere, tüm diğer toplumsal sorunlar karşısındaki tutumlarını takip edeceklerini vurgularken, “Aleviler siyasal alanda kendi toplumsallaşma hedeflerini daha da artırarak, siyasal alandaki tartışmalara açıktan taraf olacaktır” dedi.

SİYASETE MÜDAHALEYE KARŞI BİLDİRİ

Öte yandan, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği, Taşdelen Hacı Bektaş Derneği, Kayseri Pir Sultan Abdal Kültür Dayanışma Derneği, Yalıncak Sultan Kültür, Tanıtma, Yaşatma ve Türbe Onarma Derneği ile Çamşıhı Hüseyin Abdal Derneği ise söz konusu çalışmaların Aleviler arasında ayrışmalara yol açacağı uyarısıyla karşı bir bildiri yayımladı.

Bildiride, “ABF’nin 2007 yılı çalışma programı ve değerlendirmesi” başlıklı 1. maddesi hakkında örgütlere daha önce hiçbir biçimde bilgi verilmediğinden yakınılırken, “ABF Yönetimi, ABF’ye bağlı örgütleri dikkate almadan, yukarıdan aşağıya dikte ettiren bir yöntem izleme yolunu tercih etmiştir. Bu yol ve yöntem, Alevi kültürüne ve öğretisine yabancıdır” denildi.

Bildiride, geçen ay Mersin’de yapılan AABK ve ABF toplantısı sonrası basına yansıyan, “CHP-DSP gibi partilerden kontenjan talep edileceği” yönündeki ifadeler anımsatılarak, “siyasete müdahale” kavramının yerinde kullanılmadığı öne sürüldü.

Müdahale kavramının kendisinin anti demokratik olduğu ifade edilen bildiride, “Alevi örgüt ve kuruluşları siyasete müdahale etmezler; yeri ve zamanı gelince müdahil olurlar. Müdahil olma süreçleri de aşağıdan yukarıya doğru bütün örgütsel süreçlerde tartışılarak, olgunlaştırılması gereken bir süreçtir. Bu nedenle ABF, izlediği müdahalecik yöntemiyle kültürümüze yabancı olan bir yöntemi benimsemiş durumdadır” görüşleri savunuldu.

“TALEPLER KARŞILANMAZSA YENİ PARTİ”

Öte yandan, DYP ve Anavatan gibi partilere yakınlığıyla bilinen Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan ise, önümüzdeki seçimlerin Aleviler’in partisiz gireceği son seçim olduğuna işaret etti. Doğan, daha önceki demeçlerinde, “Taleplerimiz karşılanmazsa, önümüzdeki seçimlerden sonra bu oluşum gerçekleşecek; ama bunu Sünnilerle yapacağız” diyerek şunları söylemişti:

“Aleviler, sanki yokmuşçasına muamele gören büyük bir kitle. Sürekli olarak kandırılmış. ‘Hele bu seçim geçsin, yanlışlıklar düzeltilecek’ denmiş; ama hiçbir zaman düzeltilmemiş. Bir dahaki seçim beklenmiş. O seçimde tekrar bir umut yaratılmış. Alevîlerin ne yapacağı henüz belli değildir. Haklarını vermek için samimi çaba sarf eden siyasi partiler, Alevîlerden de aynı yakınlığı görecektir.”

ANKA