Mustafa Sarıgül'ün alyans açıklamasına neden kızdı? Aralarındaki aşkı bitiren neydi?
Aylin Kotil, 16 yıl sonra soyadınızı farklı söylemek nasıl bir his? Soyad önemlidir...
Ben bunun aileye olan saygıdan olduğunu düşünüyorum. Yani geçmişimize, ailemize olan saygımız. Aile değerleriniz kuvvetliyse onu koruma güdüsü...
Bir de şöyle birşey oluyor, 'çocuklarımla aynı soyadını taşıyacak mıyım?' O da ekleniyor.
Bir de ortaokul, lise ve üniversite arkadaşlarınızın sizi tanıdığı bir soyadı var. Fcaebook'tan bile herkes kızlık soyadıyla kayıtlı oluyor.
Sizin ailenizin içinde siyaset hep var.
Onunla doğduk onla büyüdük
Babanız siyasetçi değildi ama...
Değildi fakat partilerin gençlik kollarında çalışmış. Dedemden beri hepimiz CHP'nin bir yerinde çalışmışız.
Siz de siyaset masterı yaptınız değil mi?
Evet
Babadan kaynaklanan birşey mi?
Hem merak hem de bilgilenmeyi seviyorum. 2 sene Dinler Tarihi, Osmanlı Tarihi aldım. Bilgiyi seviyorum...
Doktora da devam ediyor mu?
Onu bıraktım.
"POLİTİKACI EŞİ, KOCASININ DESTEĞİYLE GELDİ DEDİLER"
Biz sizi eş olma durumundan başka yazılarınızla tanıdık. Cumhuriyet Gazetesi'ne yazılar yazıyordunuz ve bu yazıları kitaplaştırdınız. Hatta bu kitap çıktığı zaman 'nasıl çıktı' dedik.
O dönem yaşadığım, politikacı eşi, kocasının desteğiyle dediler...
Üzülüyor muydunuz buna?
Yok üzülmüyordum. Mühim olan sizin kendinizi bilmeniz. Siz kendinizi bildiğiniz zaman kim ne söylerse söylesin...
Mesela siz bir programa katılmıştınız. Çok güzel yazılar var. Size 'kitabınız en çok Şişli'de mi satıyor?' demişlerdi..
Merkez Mahallesi'nde dermişim. Çok enteresan. En çok Bakırköy'de sattı...
Sizin bu kitapta babalar ve kızlar üzerine bir yazı var. Sizin baba kız ilişkiniz nasıldı?
Çok mükemmeldi. Babam bana çok düşkündü, ben babama düşkündüm. Sevgiyle büyüdüm. O kadar sevgi temelleri sağlamdı ki. Hayatınızda karşınıza ne çıkarsa çıksın o sevgiye sığınıp aşıyorsunuz. Çocuk doğuruyoruz hepimiz. Onları sadece maddi olarak beslemek yetmiyor. Onlara zaman ayırmak da gerekiyor. Sevgiyi hissetmeleri gerekiyor. Bu sağlam durmanızı, kendinize güveninizi sağlıyor...
"KAVGAYI SEVEN BİRİ DEĞİLİM"
Bir röportajdan hatırlıyorum diyorsunuz ki 'Babamla öyle ilginç bir ilişkimiz vardı ki, anneler kızları evlenmeden önce onunla oturur konuşurlar babam benimle konuştu' Ne konuştu sizinle?
Evlilikte kavga olur o sinirleniyorsa sen sus, sen sinirleniyorsan o sussun. İkiniz aynı anda bağırmayın. Sessiz kal demişti..
Yapabildiniz mi? Hepimiz böyle öğütler aldık...
Hepimiz insanız, etten kemikteniz. Bazı anlarımız olur. Ben kavgayı seven biri değilim...
Yapınız öyle gözüküyor ama sessiz biri gibisiniz
Öyle ama bir noktam var. Beni delirtmedikleri sürece, o noktam zor gelir. Geldiğinde tam gelir. Öyle zamanlarda yürürdüm.
"SADECE SEVDİKLERİMLE GÖRÜŞTÜM"
Siyasetle içiçe bir aileden geliyorsunuz sonra bir siyasetçiyle evleniyorsunuz...
Bu annemin makus kaderi
Almanya'da aşık oldunuz. Çok aşık oldunuz...
İstemeden evlenmek olacak iş değil.
Siyasetçi eşi denilen bir konum var. O konum nasıl bir konumdur, anlatabilir misiniz?
Türkiye'de eşler ilişkilerde bürokratik olsun siyasi olsun maşa görevi gibi. 'Sen onun hanımıyla iyi ol da, ben de iyi olurum' gibi düşünce var. Ben hiç yapmadım, yapılmasına müsaade etmedim. Ben hayatımın hiçbir döneminde yapmadım. DSP'den belediye başkanıydı. DSP'li bakanlar vardı. Ben sevdiysem biriyle görüştüm ama onun haricinde görüşmedim.
Çok arka plana koymayı da tercih ettiniz kendinizi...
Aslında oğlumu korumak adınaydı. Uyumlu bir çocuk.
Oğlunuzu doğurduktan sonra yardımcı tutmamışsınız, bu da cesaret. Kendimden biliyorum, zor bir iş.
Hakikaten de zor. 0 dönemde babam rahatsızdı. Babama da bakıyordum. Kötü bir dönemdi...
Baba hasta, yoğun faaliyetleri olan bir eş hangi dönem olduğunu bilmiyorum ama...
Evlendiğimde normal vatandaştı. 1999'a kadar. Yani oğlum 6 yaşındaydı o zamanlar...
"EŞİMİN EVLENDİĞİMDEN BERİ ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI HEDEFİ VARDI"
Eşler birlikte mi karar verir?
Diyenler olmuştur ama eşimin evlendiğimden beri Şişli Belediye Başkanlığı hedefi vardı.. Zaten biliyordum.
Bir süre sonra işler yoğun, yazılarınıza da yansıtmışsınız. Mesela bir ilişkinin bitişini yazmışsınız. İlişkinin bitişi öyle çarpar ki bazen.. Diyorsunuz ki 'bir tek onun dünyası ve bakış açısı vardır. Size de bir rol verilmiştir. O rolü oynarsınız. Bir gün birşey olur ya benim hayatım sorusunu sorarsınız, bu soruyu ona da sorarsınız. O ise kendinden emin, soruyu duymaz bile.
Oysa bu kaybedişin başlangıcıdır. Sonra o noktaya gelindiğinde, nasıl gelindiği önemini kaybettirir, sıradandır. Kaptan taştığı gibi nerede taştığımızı anlayamayız. Karşı taraf için büyük bir şok vardır. Ve bir ayrılık yaşanır...
Bu mudur hakikatten?
Budur yani
Çok vurucu...
İlişki devam ederken sinyaller yollarsınız. Karşı taraf o kadar dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneder ve o kadar 'çantada keklik' görür ki sizi o sinyaller alınmaz. Uyarılar, sinyaller gitmez. Sonra bir anda 'küt' diye bitiyormuş gibi olur. Halbuki vardır..
Bir de niye bitti ki gibi bir durum olur...
Doğru. Öyle biten çok ilişki biliyorum ben.
Peki bu evliliklerin kaderi mi?
Annemle babamınkine bakarsam değil. Onun için genelleyemem evlilikleri. Ama günümüzde böyle birşey var.
Yani o kadar çok şey görüyoruz ki etrafta. Evlilikler, ilişkiler yozlaşıyor...
Tüketim toplumunda olduğumuzdan dolayı bence. Herşeyi çok fazla tüketiyoruz. Çocuk olayına geliyorum yine. Çocuğumuza bir sürü şey alarak iyilik yaptığımızı zannediyoruz ama...
Sizin çocuk eğitimi üzerine bir yazınız var, orada diyorsunuz ki 'Kazandığı paranın piyangodan çıkan paradan çok daha önemli olduğunu öğretin ona' Bunu öğretebilir miyiz çocuklara, ben çok emin değilim bu konuda...
Çok fazla şey almak doğru değil. Tek evladım diyoruz. Herşeyi vereyim diyorsunuz. Tamam doğru ama acı çekmeden olgunlaşılmıyor.
Ama çok fazla olgunlaşmak için de çok büyük bedeller ödemek gerekebiliyor...
Evet ama onları hayata hazırlamak istiyorsak belli sınırlar belirlememiz gerekiyor. Birşey alacaksa, onu haketmeli, kazanmalı. Herşeyi çabuk konmamalı..
Demin siyasetten bahsediyorduk, o kurultaydaki çıkışınız hakikatten şaşırtmıştı... Sizi orada delirten neydi?
Ben çocuğu koruma iç güdüsü olarak düşünüyorum. Siyaset sahnesinde yarışılırken ailelerin ve çocukların, özel hayatın ortaya atılmasını sevmiyorum. O adamın projelerini eleştir, fikirlerini eleştir, yaptıklarını eleştir. Ama bir yerde sınır koy. Kırmızı çizgiler kayboldu sanki..
Çok mu bel altından gidiyor herşey?
Gidiyor. Sadece siyasette değil ama.
O kurultaya kadar sizi çok fazla görmedik eşinizin yanında.
Seçim zamanlarında onunlaydım. Çalıştığım için zaten...
Memlekete gitmiştiniz...
Evet, Rize'ye.
Hatta 'Hoşgeldin enişte' diye pankartlar açmışlardı, değil mi?
Evet
Sevdiniz mi o gezileri?
Yani aslında bana çok fazla faydası oldu. Çünkü çok farklı yerler gördüm. İnsanları seviyorum, onlara kendimi yakın gördüm. Mesela Erzurum'daydık, Eksi 29 derecede sırf ceketi olan insanlar vardı. İstanbul'da yaşıyoruz. Kenar mahallelerimiz var burda da ama ne kadar kendinizi 'İzole ediyorum' deseniz de sonuçta orta tabakanın üzerindeki insanlarla görüşüyorsunuz. Ne kadar empati kurmaya çalışsanız da olmadı. Geldiğimde bir süre bir yere gidemedim. Dışarıda yemek yeme hakkını kendimde görmedim.
Siz siyaset yapmayı hiç düşünmediniz mi?
Ben siyaset yapmam. Siyasette belli mesafeleri ve dengeleri oturtmak için birşeyler yapmanız gerekiyor. Nabza göre şerbet vermeniz gerekiyor. Ben yapım itibariyle duran biri değilim.
Tak diye söylüyor musunuz?
Çok sevilmezdim.. Örgütünüz varsa varsınızdır.
"EŞİM DENGEYİ İYİ KORUYOR"
Eşiniz de sizin çok aksinize. Hakikatten herkesle iyi geçinen bir yapıdır.
Evet, o dengeyi çok süper kuruyor...
Şapka çıkartmak lazım..
Bu dengeyi kurmazsanız siyasette olamazsınız...
O kurultayı merak ediyorum, sizi o noktaya getiren ne oldu?
Çocuğum. Her annenin en hassas noktasıdır bu. Zaten sürekli bir sözlü sataşma vardı. 5-6 saat kaldık orada..
Küfür edildiği söylendi...
Onu duymadım. Zaten kendinizi kapatıyorsunuz. Ben maçlarda da öyleyim.
Peki 'Ben niye buradayım' diye hissettiniz mi?
Hissetmedim, neden bu kadar çirkin dedim... Ben orada olmaktan mutluydum. Rahmetli İsmet İnönü de eşiyle gitmiş, hep gidilmiş. Sonra bir dönem kesilmiş. Kadınlar bence olmalı. Eşimle gezdiğim için o dönemde, kadınlar politikaya sıcak bakmaya başlamışlar.
Hem öyle hem de bir politikacının mutlu aile tablosu imajı vermesi önemli...
Öyle ama benim oradaki hedefim o tabloyu vermektense onun zor gününde onun yanında olmak
Bildiğim kadarıyla siz o tabloyu gerçek değilse vermekten hoşlanmıyorsunuz..
Zaten sadece seçim zamanı yanındaydım. Davetler oluyor elinizde ben gitmezdim, çok elerdim. Çok yakın aile dostlarınınkine giderdim..
"Sarıgül'ü Sarıgül yapan kadın" diye anılıyorsunuz..
Estağfurullah, ben buna katılmıyorum. Onun verdiği bir emek var.
Ama eşler de birlikte oldukları adamı bir yerlere getirirler, buna katılır mısınız?
Maya var sanırım. Ben misyon yüklenen biriyim, eşime, işime, çocuğuma karşı. Ama onun da bir emeği var, yılların verdiği bir emek
"Çok eleştiririm, onu bir tek ben eleştiririm" diyorsunuz bir röportajınızda.
Maalesef...
"GENEL BAŞKAN DA OLSA, YARIŞIYOR DA OLSA GENE BOŞANIRDIM"
"Maalesef" dediniz, başkası eleştirmiyor anlamında mı?
Politika yapan insanların etrafında sadece onun hoşlandığı şeyleri söyleyen insanlar var. Doğru ya da yanlış önemli değil, yanlışsa bile doğrusunu söylemiyorlar. Ve yanlışa gittiğini görüyor...
Mutlu aile imajı vermekten hoşlanmıyorsunuz, bugün boşanma davası var. İki taraf için de hayırlısı olsun diyorum. Ortada bir çocuk var, üzülmemek mümkün değil. Ama eşiniz CHP Genel Başkanı olsaydı veya yarışta olsaydı, boşanır mıydınız?
Tabii ki boşanırdım.
Bunu özellikle soruyorum, herkes imaja takılıyor ya.
Sonuçta ben hayatımın her döneminde doğru bildiğim şeyi yaptım. Tartışılır, yanlış ya da doğru ama ben hayatımın her döneminde o an ne doğruysa onu yaptım.
Bu yazıyı yazdığınızda bir bitiş başlamamıştı herhalde...
Yok.
Ama yazar kısmında olur böyle şeyler, yazarsınız sonra bir bakarsınız ki hayatınızda yazdıklarınız gerçekleşmeye başlar. Nasıl başa çıkar insan?
Ama bunu sonradan okuduğunuzda görüyorsunuz. Kelimeleri unutuyorsunuz. Sonradan şaşırıyorsunuz. Ama insanların yaşadığı üç aşağı beş yukarı aynı şeyler...
Özelinize girmeyeceğim ama şunu merak ediyorum, kadınları boşanmaya getiren noktada, en sonda, aldatmaları olur, yalanları olur. Detaylar mı tetik düşürür yoksa herşey bitmiş midir mi o detay gerekir?
Bence herkes farklı şeyler yaşar...
Bir bütün olarak mı bakmak lazım?
Benim için bitirme sebebim sizin için farklı da olabilir. Benim bitirme sebebim birçok kadına göre normal birşey de olabilir. O yüzden kendi adıma söyleyeyim, ben farklı bir süreç yaşadım.
Bir ara dedikodular çıktı 6 ay Almanya'ya gittiniz diye...
Yok benim öyle bir lüksüm yok. Ben çalışıyorum...
Değil mi? Oğlunuz var o burada okuyor...
Bir de yok Hilton'da kalmışım. O kadar zengin de değilim...
"TALİHSİZ BİR AÇIKLAMAYDI"
Hayatınızı geri plana atmaya öyle de değil de basın önüne çıkartmamaya çalışıyorsunuz. Sizin için zor olduğunu düşündüğüm bir boşanma var ve bununla birlikte herşey ortaya dökülüyor. Bununla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Orada siz kendinizi biliyorsanız, kendinize güveniyorsanız, temelleriniz sağlamsa geçiyor, gidiyorsunuz..
Mustafa Bey, canlı yayında alyansını gösterdiğinde geçip gidebildiniz mi?
Yok..
Ben duygulandım açıkçası...
Dışarıdaki insanın dediğine geçip gidiyorsunuz. Annenizle bin sene görüşmeyin, annenizin bir lafı sizi etkiler...
Ne hissettiniz alyansı gösterince?
O konuya çok girmek istemiyorum. Bence talihsiz bir açıklamaydı
Alyansı çıkartmaması mı?
Çıkartır ya da çıkartmaz o kendi bileceği iş ama
Sizin rahatsız olduğunuz açıklama duygulanmak, onları açıklamak mı? Yoksa hala seveceğim, ümidim var bölümü mü?
Bunu başkasıyla paylaşması... Hoş birşey değil. Sonuçta biz bir aileyiz, aile içinde kalır herşey. Topluma yansımamalı.
"Geri dönüş olmaz"
Mustafa Sarıgül, alyansını hala çıkarmadı ama Aylin Hanım Balçiçek Pamir'e bakın neler anlattı..
Peki siz bir taraftan yeni yazılar devam ediyor. Bu yazıları kitaplaştıracak mısınız yoksa yeni bir proje var mı?
Yeni yazılarımı kitaplaştırmayacağım. Projem var 2 tane. Kafam sakinleşince hayata geçireceğim..
Peki olanları oğlunuzla paylaşmak nasıl oldu? Çünkü çocuk ve anne ilişkisi açısından...
Oğlumu uzun bir süreçte buna hazırladım. Bu süreçte o beni anladı.
Bir anda da olmuyor bu işler
Çocuk varken olmuyor... Zaten insandan insana değişir. Ömür'ü uzun süre hazırlama sürecinden geçirdim. Aniden olmadı...
Demin içeride konuşurken uzun evliliklerde bir süre sonra arkadaş, koca, sevgiliden başka bir noktaya gelir. Çocuk olduktan sonra o adam 'Çocuğumun babası' olur. Sizde de öyle bir his var mı? Mustafa Sarıgül'ü koyduğunuz yer neresi şu anda?
Tabii ki çocuğumun babası.
Ne hisseder insan?
Çocuğunuzu koruma iç güdüsüyle, onun kötü olmasını istemezsiniz. O kötü olursa çocuğunuzun boynu bükülecektir. Belki içeride herşeyi söylersiniz ama bir başkasının birşey söylemesi çocuğunuzu acıtaksa söylemezsiniz.
Oğlum herşeyden önce gelir...
Evliliğin bitimi çocukları yaralar ama hazırlıklı olmak da önemlidir. Çocuk babasıyla da görüşür. Ama böyle uzun evlilikler bittiğinde çok insan araya girer, 'Birleştirelim' derler. Sadece aileler değil... Geri dönüşler olamaz mı, mesela sizinkinde?
Bizimkinde olamaz.
Sizi çok sert görüyorum bu konuda.
Öyle imaj çizdiğimi bilmiyorum ama hissettiğimi söylüyorum.
Bitirmeden önce sizin aşkla ilgili yazdığınız birşeyden bahsetmek istiyorum. Özlemek ile ilgili birşeyden bahsetmişsiniz aşkta. Aşkın bittiğinin ne zaman başladığından bahsetmişsinizkitapta. Sizde çok etkilendiğim birşey vardır. Mustafa Bey'e sefer tasıyla yemek gönderirmişsiniz. Evlilik yıldönümlerinde size sürpriz yaparmış. Bütün bunlar bir anda kesiliyor mu? Aşk nasıl bitiyor?
Bence sevgi biten birşey değil ama sevginin karşılığını görmemek belki de aşkı bitiriyor. Orayı çok daha net koyamadım. Bunu bana 6 ay sonra sorun...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |