Seçimlerden önce bir TV kanalında tartışma programı izliyorum. Ekranda AK Parti’nin yeni yüzlerinden ‘sol’ kökenli Prof. Dr. Zafer Üskül var. İlk tepkim şöyle oldu: ‘ Yeni dönemde AK Parti’nin baş ağrısı olacak.’ Sağolsun (!) beni şaşırtmadı. Daha yemin bile etmeden fitili çekip dinamit lokumunu ortalığa savurdu. Renksiz ve sivil yeni bir anayasa talebini dile getirirken, ayıklanmasını istediği hükümler arasında Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılaplarına da gönderme yaptı. Özde doğru, sözde yanlış bir ifade. Bugünkü Türkiye, ara rejim döneminde hazırlanmış ve devleti merkezine yerleştirmiş bir anayasayla yönetilemez. Esas olan bireydir. ‘ Kutsal devlet’ anlayışını yıkan, bireyin hak ve özgürlüklerini öne çıkaran yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var. Çünkü; çağdaş demokrasilerde anayasalar güçsüzü, güçlüye karşı korumak için vardır. Güçsüz olan birey, güçlü olan devlettir. Bizde tam tersine, tüm hükümler neredeyse güçlü olan devleti daha da güçlü kılmak gibi totaliter bir anlayışa cevaz vermektedir. Daha basit bir dille; Devlet erkini kullanan bir memurun yakasına yapıştığınızda kendinizi kodeste bulursunuz ama karayollarının ihmali yüzünden trafik kazası geçirip hayatınızı kaybettiğinizde devletten hesap soramazsınız. Devlet sizin katilinizi affedebilir ama kendi katiline laf söyletmez. Bu açıdan bakıldığında Üskül yerden göğe kadar haklıdır. Ama üslupta ciddi bir sorun olduğu ortada. Cumhuriyeti kuran değerleri ortadan kaldırarak büyük mutabakatı gerçekleştiremeyiz. Maalesef Üskül, bu büyük hedefi baltalamıştır. Bir tarafta ‘Püsküllü Anayasa’ diyenler, diğer tarafta ‘Üskül’e benzemek kolay değil’ diyenler... Türkiye, iki kafa arasında sıkıştırılmak isteniyor. Oysa biri, diğerinin alternatifi değildir. Umut ediyorum, merkez siyaseti benimseyen ve her iki kişiden birinin teveccühünü gören AK Parti, toplumsal mutabakatı güçleştirici bu tür girişimlere prim vermez. ‘Küstüm’ siyaseti MHP lideri Bahçeli, Çankaya hamlesiyle birden fazla kuş vurdu: 1. AK Parti’nin seçimde yelkenlerini şişiren ‘mağduriyet’ psikolojisinin tüm gerekçelerini ortadan kaldırdı. ‘ Ne yapacaksınız buyurun yapın, hiçbir mazeretiniz kalmadı’ dedi. 2. Cumhurbaşkanlığı seçimini kriz konusu olmaktan çıkararak, suni rejim tartışmalarını büyük ölçüde sona erdirdi. 3. CHP Lideri Baykal’ın ezberini bozdu. Seçimden önce Başbakan Erdoğan uzlaşmadan söz ettiği zaman ‘ Dışarıdan seçelim, AK Partili biri asla Cumhurbaşkanı olamaz’ diyen Baykal’ı köşeye sıkıştırdı. Baykal, Erdoğan’a ‘ Gel görüşelim’ demek zorunda kaldı. 4. Derin güçlerin tüm Çankaya senaryoları alt üst oldu. Sessizliğe gömüldüler. 5. Seçim meydanlarındaki ‘ CHP=MHP’ sloganı bertaraf edilerek geleneksel-muhafazakar seçmene zeytin dalı uzatıldı. Bu listeyi daha da uzatmak mümkün. Ancak, Erdoğan’ın telefonlarına çıkmayan Bahçeli’nin ‘ Randevu bile vermem’ yaklaşımı, yukarıdaki siyasi anlayışla örtüşmez. Ülke yönetmeye talip Bahçeli’nin ‘ Efendim, ‘selam bile verilmez’ dediler, şimdi neden görüşeyim? Önce özür dilesinler’ deme lüksü yoktur. Kaldı ki, Bahçeli, AK Parti’ye oy veren yüzde 47 için ‘ hain’ ve ‘ bölücü’ demedi mi? Peki, kendisi bu halkın yarısından özür diledi mi? Hülasa; Küstüm siyaseti, çocuk oyunudur. Liderler, o evreyi çoktan geçmiş olmalıdır. MHP’ye jest yapılmalı Meclisteki yemin töreninden sonra ilk iş, başkanlık seçimidir. AK Parti kimi aday gösterirse o seçilir. Bu, kesin. Kim olabilir? Belki Vecdi Gönül, Ertuğrul Günay, Murat Başesgioğlu, Köksal Toptan veya sürpriz bir isim. Bir de TBMM Başkanvekilliği seçimi var. MHP’ye başkanvekilliği düşmüyor. MHP’nin hafta sonu yapılan istişare toplantısında bu konu da gündeme gelmiş, bir jest bekliyorlarmış. İktidar partisi, Çankaya yolundaki tüm bariyerleri ortadan kaldıran MHP’ye böyle bir jest yapar mı, bilemem. Ben olsam, hiç tereddüt etmezdim. Çöp kamyonu utancı Muhaliflerin protestosunu engellemek isteyen CHP yönetimi, genel merkez önünde Çankaya Belediyesi’ne ait çöp kamyonlarıyla barikat kurmuş. Barikat görüntüleri ve fotoğraflarına bakınca, içim burkuldu. Koskoca CHP’nin düştüğü hale bakın. Demokrasiler, güçlü muhalefetle büyürler. İktidar partisinin hoyratlığı güçlü muhalefetle denetlenir. Bir tarafta yüzde 50’ye yanaşan bir iktidar partisi, diğer tarafta çöp kamyonlarıyla korunan ana muhalefet partisi. Cumhuriyetçi beyler, uyarıyorum sizleri; Güvercinin sol kanadı kanıyor. Kanı durduramazsanız o kamyonlara çöp olursunuz. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...