Hafta sonu yapılan CHP kongresi için çok şey söylenebilir ama bana göre son sözü başta söylemekte fayda var. Deniz Baykal son kez genel başkan seçilmiştir. Sakın yanlış anlaşılmasın, bu cümleyi Baykal'ın yaşından dolayı kullanmadım. Baykal'ın yaşıyla ilgili bir sorunum yok. Demek istediğim, bugüne kadar tüm kongreleri kazanmasına rağmen hiçbir seçim kazanamayan Baykal, bu kez de yine aynı başarıyı(!) gösterirse bir dahaki sefere kongresini yapacağı bir CHP bulamayacak.
Aslında 22 Temmuz seçimlerinden sonra 48 saat evden çıkmayan Deniz Baykal'ın kongreden yine genel başkan olarak çıkması da büyük başarısıdır! Bu yönüyle bakıldığında Deniz Baykal'ın politik birikimlerini, tecrübelerini nasıl iyi kullandığı alkışlanacak bir yeteneğidir. Ancak insan şunu söylemeden de edemiyor: Baykal keşke delege üzerindeki başarısını seçmen üzerinde de gösterebilecek politikalar üretebilseydi ya da üretebilse. Herhalde dünyanın hiçbir yerinde tüm kongreleri alternatifsiz kazanan ancak hiçbir seçimde halktan iktidar olabilecek oyu alamayan başka parti ve lider yoktur.
Sonuçlara bakınca, Baykal'ın bütün muhalif isimleri özellikle PM listelerinden sildiği açık. Keşke muhalefet olarak bugüne kadar (en azından 6 senedir) AK Parti üzerinde de böyle ciddi ve keskin bir çalışma yapabilseydi de hem Türkiye bugün içinde bulunduğu bu duruma gelmeseydi hem de bu sayede belki AK Parti de kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalan bir parti durumunda olmaktan kurtulsaydı...
Çizik operasyonu
Ne kadar demokratik olduğu tartışılan CHP kongresinde, maalesef Baykal'ın karşısına bir tek aday bile yarışçı olarak çıkamamıştır. Baykal yaşına rağmen, diğer alternatifleri piste bile çıkarmamayı başarmıştır. En yakın kurmayı ve bugüne kadar en çok eleştirilen isim Önder Sav ise yarışa çok demokratik söylemlerle başlayarak, kendisine "çizik operasyonu" gişimi yapacaklara, "Beni çizeni ben de çizerim" gibi çok demokratik(!) bir cevap vermiştir. Tüm bunlara bakınca insan ister istemez soruyor: Bu parti sosyal demokrat bir parti olabilir mi? Daha parti içerisinde çoksesliliği kaldıramayanlar, Türkiye'yi nasıl kucaklayabilir?
İnsan bu kez, "umutlar bir başka bahara" diyemiyor. Çünkü Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Ya Deniz Baykal'ın kongre için hazırlıklarına ve söylemlerine ne demeli? CHP ve Deniz Baykal'ın din ağırlıklı sloganlarını ve afişlerini görünce, gözlerime inanamadım. Mevlana'nın, "Ya göründüğüm gibi ol ya da olduğun gibi görün", "Din de bizim, devlet de bizim, din de bizim" sloganlarının yer aldığı afişler.. Ben soruyorum Deniz Baykal bu dediklerinde samimiyse, yani doğruysa, niye AK Parti'ye veryansın ediyor ve mahkemeye gidiyor. Yok yanlışsa niye AK Parti'den daha aşırıya kaçıyor? AK Parti Gençlik Kolları Kongresi 10. Yıl Marşı ile açılır da Baykal niye dini motifleri kullanamaz dediğinizi duyar gibiyim. Doğru. Din artık Türkiye'de CHP'nin de onayıyla sosyolojik bir ihtiyaç halini almış görünüyor. Afişteki resimdeki Baykal'ın sol tarafa doğru bakması ise sanki oraya ait olmayan biri gibi duruyordu. Baykal afişin dışına bakıyor. Oysa sağa bakmış bir resim kullanılsaydı, Baykal afişten çıkıyormuş izlenimi vermeyecekti. Ayrıca insan beyninde sola bakan bir resim sempati toplamaz. Neyse bu kadar köklü bir partinin bir bildiği vardır herhalde!
Her şeyi temsil etmek
Kongrede "Türkiye sorunsalı için çaba harcandı mı" sorusu boşlukta kalmakla beraber, karikatürize edilmiş biçimde türkülü-halaylı bir mini görüntüden ibaret olan Kürt açılımı ve yukarda bahsettiğim afişlerdeki gibi manevi değerlere yatkınlık (göz kırpmak) ise bahsettiğim sebeplerden dolayı ofsaytta kalmıştır. Kürt açılımı diyeceksin ama Mahmut Yıldız ve Eşref Erdem gibi isimleri saf dışı bırakacaksın. Bu temsili olmayan bir kabul anlamına gelir. Sadece "Haco türküsü" söylemekle Kürt problemi çözülseydi, şu anda bu sorunu konuşuyor olmazdık. Nitekim İlhan Kesici ve benzerlerinin PM temsilinin olmayışı, afişlerdeki söylemlerle kontra bir durum göstermektedir. Denilebilecek şey belki şudur:
"Türbanı da çözeriz, Kürt sorununu da çözeriz, ezanı da temsil ederiz" cümleleri, "özde değil sözde" yaklaşımlardır. Bu haliyle CHP, hiç meyve vermeyecek, kendisi için büyüyecek bir meşe ağacına benzemektedir. Meyvesi pelit de olsa, kendisi dayanıklı da olsa, bir işe yarar görülmemektedir. Bugünkü haliyle CHP, sadece AK Parti'ye yaramaktadır!
Nuray Başaran/Referans