İlk Çağ’da bir kral ordusunun başında, düşman ordusu ile savaşır. Savaşı kazandıktan öteye, rakibi olan kralı da esir eder. Sonra ordusu ile, yenilen kralın başkentini ele geçirir. Askerlerini de kentin yağmalanması için salıverir.
Esir edilen kral eskiden kendine ait olan kentin yağmalanmasını çaresiz izlerken, muzaffer krala döner:
- Bunlar senin servetini yağmalıyorlar, der.
Muzaffer kral itiraz eder:
- Askerler benim servetimi değil, senin kentini yağmalıyor!
Esir kral güler, cevap verir:
- Beni yenip esir ettiğin güne kadar bu kent benimdi. Artık senin bu kent ve askerler senin kentini yağmalıyor.
Bu hikayeden bugünün dünyasına aktarılacak ders ne olabilir?
Demokrasilerde seçimler bir partiyi iktidara getirir. Ama hiçbir iktidar ebedi değildir. Bir başka seçimde mutlaka eskiden muhalefet olanlar da iktidara gelir.
Alternatif olmak
Seçimde kaybeden parti, sadece iktidar olan yıpransın diye ülkede işlerin kötü gitmesini isterse ve sürekli krizleri pompalayarak siyasi istikrarı da, ekonomik kalkınmayı da baltalamayı siyasetin gereği olarak görürse, sadece hata yapar. İleride bir gün seçimi kazanıp iktidar olduğu zaman, yönetilmesi çok zor olan bir ülkeyle karşı karşıya kalır.
Tabii o partinin bir gün iktidar olmak gibi bir ümidi ve beklentisi yoksa, ülkede işlerin iyi ya da kötü gitmesi o partiyi fazla ilgilendirmez.
Türkiye’nin siyasal gerçeğini bu açıdan mutlaka ele almamız gerekiyor.
AK Parti’nin “rakipsiz” olmasını kabullenmemiz mümkün değildir. Bir ülkede iktidarın alternatifi olan muhalefet partileri yoksa, o ülkede demokrasi de, istikrar da topallar. Toplum yönetimde değişiklik beklentisine girdiği zaman, demokratik sistemin parçaları olan alternatif partilere yüzünü çeviremezse, demokrasi dışı arayışlar ağırlık kazanır.
Bugün ana muhalefet partisi olan CHP’nin giderek iktidardan uzaklaşır görüntü vermesi ve bu partinin kendini yenileyip güçlendirecek oluşumlara kendini kapatması, sade merkez-sol siyaset açısından değil, demokratik rejimin sağlığı bakımından da çok ciddi bir sorundur.
CHP yenilenmelidir
Bu durum böyle devam ettiği takdirde, CHP iktidara alternatif olmak için değil, sadece rejim tartışması yapmak ve kriz üretmek için siyaset yapacaktır.
Bugünkü CHP yönetiminin “iktidar” arayışı, ülkeye değil, parti-içine dönük olarak sürdürülecektir. CHP kurultaylarında muhaliflerin yenilmesi, genel seçimlerde iktidar partisinin yenilmesinden daha ağırlıklı hedef olacaktır.
Bu tablonun değiştirilmesi için, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da üzerine düşeni yapması şarttır.
Partinin yenilenmesi, kendisini toparlaması ve bugünün Türkiye’sinde iktidar iddiasına sahip olması için, gerekirse Baykal koltuğunu bırakmaya dayanacak açılımları bile teşvik etmelidir. CHP kapılarını gerçek CHP’lilere kapatıp, bir hizbin kalesi görünümüne bürünmekten kaçınmalıdır.
Hiç iktidar olamayacak bir “ana muhalefet” genel merkez binası ne kadar görkemli olursa olsun, ülkeye sadece kriz üretiminde katkı sağlar.
MEHMET BARLAS-POSTA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...