İsrail, Türkiye’nin ciddi argümanlarını göz ardı edebilir, Erdoğan’ı karalama kampanyasını devam ettirebilir ve yardım filosundaki aktivistleri terörist olarak gösterebilir. Ancak bütün bunlar, uluslararası kamuoyundaki İsrail imajını yerle bir eden ve dokuz Türkün hayatını kaybettiği saldırının etkilerini silmeye yardımcı olmayacak.
İsrail’in imajını düzeltmek için atması gereken ilk adım Türkiye ve özellikle de Başbakan Erdoğan ile olan ilişkilerini düzeltmek olacaktır.
Bunun için, Gazze Şeridi’ndeki ablukayı kaldıracak ve Türkiye’yi bölgedeki siyasi sürece daha fazla yakınlaştıracak bir siyasi cesaret gerekiyor.
Bunların hiçbirini yapmadan, İsrail maruz kaldığı siyasi abluka altında kendi kendine memnun olmaya devam eder.
DÜŞMAN DEĞİL
Türkiye, Mısır ile karşılaştırıldığında, uzun yıllardır İsrail ile yakın ve samimi bir ilişki yürütüyor. İsrailliler Türkiye’yi kardeş ülke olarak görüyor. İki ülke arasındaki ticaret ve askeri işbirliğinin her geçen gün biraz daha genişlediği görülüyor.
İsrail’in Müslüman ülkelerle girdiği ilişkiler içinde, en eskisinin Türkiye olduğu görülüyor. Son zamanlara kadar, strateji açısından değerlendirildiğinde, bu ülke Mısır kadar önemli değildi. Ancak Gazze’ye yardım götüren gemilere yapılan saldırı ve Türkiye Başbakanının İsrail’e karşı sarf ettiği sert ve ağır sözler, iki ülke arasındaki ilişkinin istikrarının ciddi şekilde sarsılmasına neden oldu.
İsrailliler şu anda Türkiye’yi alenen suçlanması gereken ya da en azından boykot edilmesi gereken bir düşman olarak görüyor.
Ancak dikkat edilmesi gereken bir gerçek var: Mısır ile karşılaştırıldığında, Türkiye’nin İsrail’e çok daha yakın bir ülke. Her iki ülkenin liderlerinin ziyaretleri hem İsrail hem de Türkiye’nin siyasi yaşamının bir parçası haline geldi. Ankara’nın İsrail ve Suriye arasındaki dolaylı görüşmelere dahil olması, Şam ve Kudüs’ün birbirine daha anlayışlı davranmaya başlamasına neden oldu.
İlişkilerin normalleşmesi Türkiye ve İsrail’in üzerinde anlaşamadığı bir konu olmaktan çok iki ülkenin resmi bağlarına öncülük etmektedir.
Son zamanlarda iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesi ne Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesi ne de Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan seçilmesinden kaynaklandı. Ak Parti, 2002 yılında iktidara geldi ve partiyi iktidara taşıyan karanlık kehanetlere rağmen, iki ülke arasındaki ilişkiler normal seyrini korumaya devam etti.
KIZGINLIK DÖKME KURŞUN İLE BAŞLADI
Türkiye’nin kızgınlığı, İsrail’in eski Başbakanı Ehud Olmert’in Dökme Kurşun Operasyonu öncesinde, Türkiye’nin İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk yapmasına izin vermesinden sonra başladı.
Erdoğan’ın İsrail’e yönelik eleştirileri aslında Kudüs’ün Avrupa ve ABD’deki diğer arkadaşlarının yaptıklarından pek de farklı değil. Ancak Erdoğan’ın tarzı çok daha doğrudan ve kaba. Türkiye Başbakanı İsrail’in Gazze’yi abluka altına almasını kabul etmiyor ve pek çok İsrailli gibi, dört yıllık kuşatmanın ardından herhangi bir amaca ulaşamayan İsrail’in hükümetinin bu ablukayı neden devam ettirdiğini de anlamıyor.
Erdoğan’ın Gazze’ye yardım götüren gemileri desteklemesi de İsrail’in ablukasının devam etmemesi gerektiğinin bir işaretiydi.(hürriyet)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...