Eroğlu: 8 Ayda Anlaşmaya Varılabilir, Adada Türk Askerinin Kalması Kırmızı Çizgim! 

Fevzi Tanpınar'ın röportajı...

18 Nisan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin galibi Derviş Eroğlu dün resmen görevine başladı.

- Önümüzdeki bir aylık ajandanızda neler var öncelikleriniz neler olacak?
Uzman heyetimi hazırlayıp BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi'yle görüşmeye hazır olduğumuzu belirtmek ve Hristofyas ile ilk fırsatta görüşmeleri başlatmak. Ankara'daki ortam müsait olduğu bir zaman da Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile görüşmek arzusundayım. Müşterek bir değerlendirme yapmak için. Bir kesim beni 'müzakere masasından kaçacak birisi' olarak görüyor veya 'uzlaşmaz' diyordu. Ama uzlaşma sadece bana bağlı olsa biz bu uzlaşmazlığı ortadan kaldırır ve kısa sürede uzlaşabiliriz. Ne var ki Kıbrıs Rum Tarafı bizi halk olarak bile görmüyor. Egemenliğimizi reddediyor. Kuzey'de ayrı bir demokrasi, ayrı bir varlık olduğumuzu da neredeyse kabul etmiyor. Müzakere masasında KKTC halkının isteklerini de masaya yansıtarak haklı davamızı savunmaya çalışacağız.

MÜZAKERE TAKVİMİ ŞART
- Görüşmelere dair '2010 yılı sonu' ifadeniz bir takvimleme atfı mıdır?
 Bunu müzakere masasına getireceğiz. Tabii geçmişte de müzakere masasına bu konu gelmiş; ama Rum tarafı hep reddetmiştir. Hakemlik kabul etmiyorlar, müzakere süresiyle ilgili takvimi kabul etmiyorlar. Bütün gayretleri müzakere masasında Türk tarafını tutmak ve zaman içerisinde dünyaya vereceği mesajlarla kendisini daha da haklı duruma getirmek. Artık bu görüşmelere bir tarih koyup, bu sene sonunda bitmesi için uğraşmamız lazım. Başbakan Erdoğan da bu yılın sonuna kadar bitmesini temenni etti. Yıl sonuna dek kalan 8 ayda niyet varsa anlaşma olabilir. Çünkü Kıbrıs sorununun didiklenmeyen tarafı kalmadı. Kıbrıs sorununu Türkiye yaratmadı, Kıbrıs sorununu yaratan Yunanistan ve Kıbrıs Rum Tarafı şu anda AB içerisinde. Dolayısıyla Türkiye'nin AB'ye girişiyle Kıbrıs konusunun birleştirilmemesi gerekmektedir. AB Kıbrıs'ta mutlaka anlaşma istiyor. Ambargoların kalkması, Rum tarafını müzakere masasında anlaşma ister noktaya getirebilir.

MİSYONUM KALICI ANLAŞMA
- KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, misyonunu nasıl ifade ediyor?
 Mücadele yıllarında, Türkiye gelinceye kadar direnmeyi, ölümü de göze alarak 'direnmeyi' kendimize misyon edinmiştik. Anavatan Türkiye geldikten sonra da bu topraklarda bir devlet kurma misyonumuz vardı, çok şükür devlet de kurduk. Şimdi Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosfer, Avrupa Birliği, BM Kıbrıs'ta bir anlaşma gereğini ortaya koyuyor. Anlaşmayı biz de istiyoruz, çünkü anlaşma olmadan, ambargolar altında yaşarken çektiğimiz sıkıntılar vardır. Yalnız bizim arzumuzla anlaşma olamayacağına göre, Rum tarafına bazı baskıların yoğunlaşması, yoğunlaştırılması gerekir ki Kıbrıs'ta bir anlaşma olabilsin. Bugünkü misyonum Kıbrıs'ta onurumuzla yaşayabileceğimiz kalıcı bir anlaşma. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam edeceği bir anlaşma, vatandaşlarımız hakkında yorum yapılmayacağı bir anlaşma, Türkiye'nin AB'ye girene kadar AB ülkesiymiş gibi Kıbrıs'ta muamele görmesini sağlama, iki bölgeli, iki toplumlu derken, kelimelerin tam manasıyla gerçekleştirilmesi. Her müzakere masasına oturulduğunda, 'orası verilecek, burası verilecek' diye insanların psikolojik sıkıntılar  içerisine girmesine de artık dur demek lazım. Bu son şansı her iki tarafın da en iyi şekilde kullanabilmesi gerekir.

Derviş Abi'yle 30 yıl önceye gittim...
Üç kez başbakanlık görevini almak, iki kez de devretmek için girdiği odaya, bu kez cumhurbaşkanı olarak ilk kez birlikte adım atıyoruz Dr. Derviş Eroğlu'yla. Yüzünde sıcak bir gülümseme ve huzur var. Tamı tamına 36 yıllık siyasi hayatının doruk noktasında, cumhurbaşkanlığı makamında. Bir an otuz yıl öncesine gidiyor zihnim, çocukluk günlerime... 'Sayın Cumhurbaşkanım' değil, 'Derviş Abi' diye arkasından koşturduğum, mutfakta eşi Meral Ablamın yaptığı kekleri yediğim günlere... Aynı mahallede büyüdüğümüz kızları Haslet, Aslı, Gencay ve Resmiye'yle arkadaşlıklarımıza...Tekrar bugüne baktığımda, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki ilk gününde 'Derviş Abi'nin gözlerinde aynı sıcak bakışı görmek, 'Meral Abla'nın her zamanki kol kanat germesini hissetmek, kızlarla aynı samimiyetle kucaklaşmak, 30 yıl sonra çocukluğumu tekrar yaşamak gibiydi benim için.

Tahmini doğru çıktı
Eroğlu, KKTC'de cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Akşam'a verdiği röportajda, birinci turda Mehmet Ali Talat'ı eleyeceğini söylemişti. Eroğlu, öngördüğü gibi, birinci turda seçimin galibi oldu.

Hanedanlık eleştirilerine yanıt
Eroğlu, seçimlerde kendisine yönelik 'hanedandan korkmayın, oyları cesarete verin' eleştirilerine de şu sözlerle cevap verdi: 'Bir kızım tekerlekli sandalyede, bir kızım öğretmen, diğer iki kızım da serbest çalışıyor. Yani sadece bir kızım devletten maaş çekiyor. Torunlar talebe. Sadece bir torunum var avukat oldu, özel avukatlık şirketinde çalışıyor. Yani hanedan dediğiniz bu kadar. Ne çocuklarıma bırakacağım büyük bir servetim var, ne saraylarım, yazlıklarım, sayfiye yerim, kışlık sefa süreceğim yerler var. Benim, çocuklarıma bırakacağım, şerefli bir geçmiş, şerefli bir mücadele ve bu mücadele sonunda gelinen KKTC'deki manzara var. Benim zenginliğim, tüm dünyadaki milyarderlerin zenginliğinden daha fazladır'

KKTC'de Eroğlu dönemi
KKTC'nin 3. Cumhurbaşkanı görevine seçilen Derviş Eroğlu dün resmen görevine başladı. Önce Cumhuriyet Meclisi'nde yemin eden Eroğlu, daha sonra Cumhurbaşkanlığı'nda düzenlenecek törenle görevi KKTC'nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'tan devraldı. Meclisteki yemin törenine ve devir teslim törenine, hükümeti temsilen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı. Yemin törenini ayrıca KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Şakir Fakılı, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hilmi Akın Zorlu ile Eroğlu'nun ailesi de izledi. Davutoğlu, devir teslim öncesinde KKTC'nin İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile de görüştü.

Kiralık evinde yaşayacak
Lefkoşa'da kiralık bir evde oturan Cumhurbaşkanı Eroğlu, Ada'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı ikametgah olarak kullanmayı düşünmüyor. Esas evinin Gazi Mağusa'da olduğunu hatırlatan Eroğlu,  'Lefkoşa'da kiradaki eve alıştık artık, ama tabi ki misafirlerimiz gelecek, Meral Hanım'ın misafirleri gelecek, tabi o ağırlamayı, misafirleri kabul etmeyi konutta, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda tabi ki yapacağız' diyor.

Rumların Talat ısrarı yanlış
-  Rum tarafında büyük bir hayal kırıklığı var sizin kazanmanızla ilgili. Bunun nedenini neye bağlıyorsunuz?
Vallahi, hazımsızlık desem. Neticede KKTC demokratik bir seçim yapmıştır. Bu halk ister Talat'ı seçer, ister Eroğlu'nu. Rumların, kuzeyde sandığa koşan halkın iradesini sorgulama hakkı yoktur. Bence bu yanlış.

- Zaman zaman önerilen uluslararası konferans konusu var. Bu konuya siz
sıcak bakıyor musunuz?
Bence uluslararası konferans yanlış olur. Burada iki kişi müzakere masasında anlaşamazken, bu kadar devletin olacağı bir toplantıda anlaşma herhalde hiç olmaz.

-   Müzakereler açısından Kıbrıs Türkü'nün egemenliği konusunu nasıl tanımlıyorsunuz?
Egemen, eşit olmayan bir Kıbrıs Türkü, Rum tarafından ortaklık bekleyemez. Rum tarafı verse verse egemen eşit olmayan Kıbrıs Türkü'ne, bir topluma verilecek hakları verir. Anayasa önünde çok çok, imtiyazlı azınlık haklarını verir.

ASKER VE GARANTİLER  KIRMIZI ÇİZGİM
- Türkiye'nin garantörlüğü, askerin varlığı konusunda duruşunuz ne olacak?
 Türkiye'nin garantörlüğü bizim kırmızı çizgimizdir. Benim Türkiye ile ilgili iki kırmızı çizgim var. Bir, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin sonsuza dek devam etmesi ve buradaki askeri varlığını devam ettirmesi. İki, anavatan Türkiye'den gelip vatandaşlığımızı kazanan, bu ülkenin vatandaşı olan kişilerle ilgili hiçbir zaman ne müzakere masasında ne dünyanın diğer platformlarında söz söylenmemesi, yorum yapılmaması.

BM RUM TARAFINA ÇAĞRI YAPMALI
- BM'ye nasıl bir mesaj göndermek istersiniz?
Eğer Kıbrıs'ta yaşayabilir, kalıcı bir anlaşma gerekiyorsa, BM, Türklere 'anlaşma yapın' çağrısından ziyade, Rumlara bir anlaşma yapmak için 'müzakere masasına oturun' çağrısı yapmalıdır. Avrupa Birliği artık anavatan Türkiye'nin müracaatını ciddiye almalı, Kıbrıs konusuyla Türkiye'nin AB'ye girişini bağdaştırmamalı. Zaten Rumları AB'ye alıp onların anlaşmazlığını artırdığına göre, bir jest de bize karşı yapıp üzerimizdeki ambargolar kaldırılmalı. Bunları bekliyorum.

'ÖNCE KENDİ HALKINI İKNA ET!'
-  Saray'dan Hristofyas'a ilk mesajınız ne olur?
O ilk telefonla yaptı, beni tebrik etti ve kısa zamanda müzakere masasında, ya da en kısa zamanda görüşmek istediğini söyledi. Sayın Hristofyas'a önce bu nazik davranışından dolayı bir (gülerek) 'iade i telefon' diyelim artık, bir telefon konuşması yapıp, kendisiyle kısa zamanda bir arada olma arzumu bildirmeye çalışacağım. Temennim, Hristofyas'ın artık 'Kendi halkımın baskısındayım' demekten vazgeçip, kendi halkına uzlaşma için bazı adımlar atması gerektiğini kabullendirmesi gerektiğini söyleyeceğim.

- Anadolu halkına mesajınız nedir?
Anadolu benim anavatanım, dolayısıyla anavatan halkına, Kıbrıs Türk halkı ile Kıbrıs ulusal davamıza vermiş oldukları destekten dolayı teşekkür ediyorum.(akşam)