Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünyayı saran ekonomik krizle ilgili ilk kez çok somut örnekler vererek olayın dünya ve Türkiye için ciddiyetinin altını çizdi. Erdoğan, somut yeni bir ekonomik tedbir paketinin hazırlıklarını tamamlamak üzere olduklarını, bu paketin de krizin etkilerini azaltmak noktasında her kesime, özellikle reel sektöre önemli destekler sağlayacağına inandığını söyledi.
Şu an itibarıyla, krizin tepe noktasına ulaşmış ve inişe geçmiş durumda olduğunu tahmin ettiğini ifade eden Erdoğan, “Ancak bu büyük krizin etkileri şüphesiz daha uzun bir zamana yayılacak ve telafisi de zaman alacaktır” dedi. Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan ‘Ulusa Sesleniş’ konuşmasında, küresel ekonomik krize değindi.
İlk kez böyle konuştu
1929 Büyük Buhran’a benzetiyorlar: Uluslararası finans piyasalarında 2008 ortalarında büyük çapta ekonomik dalgalanma, tarihi bir kriz dönemi yaşanmaya başladı. Bu tarihi krizin eylül ayından itibaren zirve noktaya ulaştı artık başladığı yer olan ABD’yi aşarak tüm dünyayı etkisi altına aldı. Birçok köklü finans kuruluşu, banka, sigorta şirketi iflas etti, kamulaştırıldı. Bu süreç, 1929 yılında yaşanan ‘Büyük Buhran’ ile eşdeğer bir kriz olarak değerlendirildi.
Tsunami gibi vurdu enkaz tespit ediliyor: Şu anda dünyayı adeta bir tsunami gibi vuran bu şok dalgasının arkasında bıraktığı enkaz tespit ediliyor, tahribatın onarılması için gayret gösteriliyor.
Tahminimiz odur ki şu an itibarıyla kriz tepe noktasına ulaşmış ve inişe geçmiş durumdadır. Ancak bu büyük krizin etkileri şüphesiz daha uzun bir zamana yayılacak ve telafisi de zaman alacaktır. Nitekim küresel ekonomide bir daralma yaşandığını, talebin düştüğünü, gıda ve emtia fiyatlarının arttığını, birçok ülkede enflasyonun yükselişe geçtiğini görüyoruz. Küresel ekonomideki bu zor sürecin Türkiye’ye hiçbir yansımasının olmaması elbette mümkün değildir.
Kuşkusuz etkileneceğiz, etkileniyoruz da: Türkiye dışa açık, küresel ekonomiye entegre olmuş yapısıyla hiç kuşkusuz bu krizden etkilenecektir, etkilenmektedir. Ancak krizin baş gösterdiği günlerden itibaren ifade ettiğim gibi, Türkiye’nin bu krizden etkilenmesi sınırlı bir seviyede olacaktır.
ABD ve birçok Avrupa ülkesinin bugün içinde bulunduğu durum dikkate alındığında, bizim bu tespitimizin ne kadar doğru olduğu net olarak görülebilir.
Bu ortamdan menfaat umanlar var: Hükümet olarak, krize karşı ‘temkinli ve sağlam duruşumuz, bazı kesimler tarafından ya yanlış anlaşıldı ya da bilinçli şekilde çarpıtılarak olumsuz bir hava estirilmeye çalışıldı. Üzülerek ifade edeyim ki küresel kriz üzerinden birçok çevrenin birçok şekilde rant elde etme çabası içinde olduğunu müşahede ediyoruz. Bu olağanüstü hassas şartlardan menfaat umanlar, topluma moralsizlik, karamsarlık pompalayarak bu süreçten kazançlı çıkmaya çalışıyor. Oysa Türkiye hem o eski sağlıksız ekonomik yapıyı hem de yıllar yılı çözüm yerine sürekli sorun üreten köhne zihniyetleri bir daha geri dönmemek üzere geride bırakmıştır. Şu son altı yıl içinde gerçekleştirdiğimiz reformlar, Türkiye ekonomisini her türlü şoka, her türlü dalgalanmaya karşı son derece dayanıklı bir hale getirmiştir. Dikkat ediniz, birçok mesele, bu dönemde büyük bir kararlılık, cesaret ve samimiyetle çözüme kavuşturulmuştur. Yaptığımız düzenlemelerle bankacılık sektörümüz bugün çok sağlam bir zemin üzerinde bulunuyor. Mali disiplinden hiçbir şart altında taviz vermedik, vermiyoruz.
Paket özellikle reel sektöre destek olacak: Bu çerçevede yeni bir tedbir paketinin hazırlıklarını tamamlamak üzereyiz. İnanıyorum ki bu paket de krizin etkilerini azaltmak noktasında her kesime, özellikle reel sektörümüze önemli destekler sağlayacaktır. Öncelikle reel sektörün, ardından da çalışanların temsilcileriyle bir araya geldik, alınması gereken tedbirleri hep birlikte müzakere ettik. Krizin uluslararası boyutu noktasında da önemli girişimlerimiz oldu. Şu hususu özellikle vurgulamak istiyorum; Bu kriz bir kez daha göstermiştir ki bugün dünya ekonomisi artık iç içe geçmiş, entegre bir yapı haline gelmiştir. Hiçbir ülke, kendisini bu küresel şartlardan uzakta tutmak imkânına artık sahip değildir. Bugün bir ülkede ortaya çıkan kriz, artık bütün o bölgeyi hatta tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Böyle kriz şartlarında gerek bölgesel, gerek küresel istikrar ve dayanışma önemini daha fazla hissettiriyor.
Doğrudan yatırımları yüzde 10 düşürecek: Dünyadaki genel kanaat, küresel krizin 2008 yılında uluslararası doğrudan yatırımlar üzerinde etkili olacağı ve dünya genelinde yüzde 10’luk bir düşüşe sebep olacağı şeklinde. Buna karşılık Türkiye gibi ekonomisinin pozitif seyrini sürdürebilen ülkelerin, gelişmiş ülkelerin aksine yatırım çekme konusunda çok önemli fırsatlar yakalayabileceği de tahmin ediliyor. Bizim ‘krizi fırsata dönüştürmek’ derken kastettiğimiz de aslında budur. 2 trilyon dolara yaklaşan büyüklükteki uluslararası doğrudan yatırım potansiyelinden mümkün olan en büyük payı almak için el birliğiyle çalışmamız, bu önemli fırsatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bunun için de karamsarlığa kapılmaya, kriz edebiyatı yapmaya değil, aksine çok daha fazla çalışmaya, hedeflerimizi çok daha dikkatle kovalamaya ihtiyacımız var. Türkiye’nin bugün yediden yetmişe birlik ve beraberlik içinde eskisinden de daha kararlı biçimde ilerlemeye ihtiyacı var. Bakınız tablo ortada, yaşanan küresel krize rağmen 2008 yılının ilk 10 ayında 12 milyar 311 milyon dolar yatırım çektik. Hal böyleyken, neden karamsar olalım.
‘Teğet geçecek’ sözünü sevdi Başbakan Erdoğan, ekim ayında ‘kriz ülkemizi teğet geçecek’ diyerek, Türk ekonomisinin eskiye oranla sağlamlığına dikkat çekmişti. Son konuşmalarında ise krizin Türkiye’yi etkilediğini ve önlem paketi hazırladıklarını belirten Erdoğan, yine de ‘teğet geçecek’ söyleminden vazgeçmiyor. Erdoğan şöyle konuştu: “Türkiye bu güçlü yapısıyla, kararlılık ve istikrarıyla küresel krizden en az hasarla çıkacak. Krizin ülkemizi teğet geçmesi, hatta bu krizin ülkemiz için bir fırsata dönüşmesi için de peyderpey tedbirlerimizi alıyoruz. Herkesin saatine uymayabilir, istediği yerde, zamanda duymak istediğini söylemeyebiliriz. Zira bizim söylem ve planlamamız gerçekçi bir takvime dayanır. İlgili bütün kurumlarımız bugüne kadar gelişmeleri saniye saniye izlediler, gereken adımları da günü gününe attılar. Şu anda da ihtiyaç hasıl oldukça tedbirlerimizi açıklamaya, bu tedbirleri uygulamaya devam ediyoruz.”
Halktan karamsarlığa kapılmamalarını istedi
“Karamsarlığa kapılmadan hedeflerimizi kovalamak, aştığımız her hedefin yerine daha büyük yeni hedefler koymak zorundayız” diyen Başbakan Erdoğan, “Türkiye’nin krizden çıkış reçetesi, rotası, stratejisi budur” ifadesinde bulundu. Erdğan, “Hükümet olarak biz bu yolda ilerliyoruz, yatırımcımızdan çalışan kesimlerimize kadar herkesi de bugüne kadar olduğu gibi yine bu hedefe doğru ilerlemeye çağırıyoruz. Şunu sizlerden özellikle rica ediyorum; Türkiye çok sağlam bir zeminde, son derece dikkatli ve ihtiyatlı bir şekilde bu küresel krizi atlatmak için tedbirlerini alıyor.
Sizlerin moralini bozmaya, sizleri karamsarlığa sevk etmeye çalışanlara karşı lütfen dikkatli olunuz. Karamsar, kötümser, moral bozucu açıklamalara kulak asmayınız. Bu krizi kendileri için bir rant imkânı olarak görenleri lütfen dikkatle izleyiniz. Türkiye bu krizden, çok daha güçlenerek çıkacak ve kararlı yürüyüşüne hız kesmeden devam edecektir. Türkiye bu potansiyele sahiptir. Türkiye ekonomisi bu güce, bu istikrara, bu sağlam yapıya fazlasıyla sahiptir. Türkiye’nin tüm kurumları tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalışıyor, Türkiye’yi geleceğe taşımanın mücadelesini veriyor” dedi.
Radikal
Radikal