Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde 11. Enerji Verimliliği Forum ve Fuarı'na katıldı.
Burada önemli değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin yıllar içerisinde giderek artan milli gelirinden ve ekonomik kalkınmasından bahsetti.
Enerjinin ve enerji arz güvenliğinin insanlığın en stratejik meselelerinden biri haline geldiği bir çağda yaşandığını vurgulayan Erdoğan, artan nüfus ve büyüyen ekonomiye paralel olarak dünyanın enerji ihtiyacının da yıldan yıla arttığını ifade etti.
"Türkiye olarak 2002’den bu yana ciddi bir ekonomik dinamizm içindeyiz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİRİMİZİ 21 BİN DOLAR SEVİYESİNE ÇIKARMAYI ÖNGÖRÜYORUZ"
"Ekonomimiz 2003-2024 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüdü. 2004 yılında da yüzde 3,3 büyüme kaydettik. Kişi başına düşen milli gelirimizi aynı dönemde 3 bin 600 dolardan aldık, 2024 yılında 15 bin 325 dolara çıkardık.
2025’in ikinci çeyreğinde yıllıklandırılmış kişi başı milli gelir 17 bin dolar seviyesine yaklaştı. 238 milyar dolardan devraldığımız milli gelirde 2023 yılında, ilk kez 1 trilyon dolarlık ekonomi ligine girdik.
Biliyorsunuz geçen ay orta vadeli programı kamuoyuyla paylaştık. Programla önümüzdeki üç yıl için iddialı hedefler belirledik. 2028 yılında ekonomimizi 1,9 trilyon dolarlık büyüklüğe, kişi başına düşen milli gelirimizi ise 21 bin dolar seviyesine çıkarmayı öngörüyoruz."
"BİZİ SINAMALARLA DOLU BİR GELECEK BEKLİYOR"
Gelişmekte olan ülkelerin dünya ortalamasının üzerinde büyüme gayreti içinde olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Enerji arzı, talebi ve arz güvenliği noktasında insanlık olarak bizleri sınamalarla dolu bir gelecek bekliyor." diye konuştu.
"ENERJİ, YIKICI BİR REKABET KONUSU OLMUŞTUR"
Erdoğan, enerjinin insanlık tarihinde uzun yıllar işbirliği yerine yıkıcı bir rekabetin konusu olduğunu söyledi.
Özellikle 19. ve 20. yüzyılın enerji uğruna nice hayatların kaybedildiği ve ülkelerin sömürüldüğü asırlar olarak zihinlerde derin yaralar açtığını belirten Erdoğan, "Merhum Rauf Karadağ'ın 'Petrol Fırtınası' adlı kitabı, bu döneme ışık tutan bir başucu eseridir." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören emperyalist zihniyet, insanlığı etkisi özellikle halen hissettiği acılara, yıkımlara ve çatışmalara sürükledi.
Zengin yeraltı kaynaklarının üzerinde yaşayan milyonlarca insan derin bir yoksullukla boğuşurken, bu kaynaklardan binlerce kilometre ötedeki ülkeler büyüdü, zenginleşti, vatandaşlarına müreffeh bir hayat sundu.
Bunun yol açtığı refah ve kalkınma makası, aradan geçen onca zamana rağmen henüz kapatılamadı."
"KUZEYLE GÜNEY ARASINDAKİ UÇURUMU NET GÖREBİLİYORUZ"
Dünyadaki enerji adaletsizliğine de değinen Erdoğan, farklı kıtaları gösteren uydu fotoğraflarında kuzey ile güney arasındaki uçurumun çok net görülebildiğini belirtti.
Erdoğan, "Bir tarafta haritanın hemen her yerinde ışıldayan noktalar varken, diğer tarafta koyu bir karanlık hakim, parlak nokta bulmak neredeyse imkansız. Enerjiye yönelik paradigma değişmediği müddetçe bu tablonun daha adil, daha dengeli bir yapıya kavuşması ne yazık ki hayli zor görünüyor." değerlendirmesinde bulundu.
"BUGÜN NÜFUSUMUZUN YÜZDE 85'İ DOĞALGAZA ULAŞABİLİYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
Belirtilmesi gereken bir diğer husus şudur; Enerji talebinin yükselmesi sadece nüfus artışına ve büyümeye değil, aynı zamanda refah artışına da işaret etmektedir. Refah artışına paralel olarak enerjinin, özellikle elektriğin kullanım alanı yaygınlaşmaktadır. Konforla eş değer görülen elektrikli ürünler artık hayatımızın vazgeçilmez unsuru haline gelmiştir ve kullanım alanı giderek genişlemektedir.
Mesela geçen sene beyaz eşya satışları ülkemizde bir önceki yıla göre yüzde 7 oranında artışla 10 milyonu geçmiştir. Aynı durum elektrikli otomobiller için de geçerlidir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de elektrikli ve hibrit araçların sayısı asimetrik bir şekilde yükseliyor.
Örneğin bu yılın ocak-eylül döneminde 134 bin civarında elektrikli otomobil satıldı. Elektriksiz bir hayat sadece şehirlerde değil, en ücra köyde, kasabada bile artık mümkün değil.
Doğalgaz kullanımında da benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Bakınız, 2002’de ülkemizde doğalgaz altyapısının olduğu şehirlerimizin sayısı yalnızca 5’ti. Bugün 81 ilimizin tamamına doğalgazı ulaştırdık. 23 yıl önce nüfusumuzun yüzde 33’ü doğalgaza erişebiliyorken bugün bu oranı yüzde 85 seviyesine çıkardık ve bu sayı giderek artmaktadır.
"TURİZM GELİRLERİMİZİ 70 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE TAŞIMAYI HEDEFLİYORUZ"
İhracatımızı 300 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 70 milyar doların üzerine taşımayı hedefliyoruz. Nüfusumuzun ise 2030’da 88 milyonu aşmasını, 2050 yılında 94 milyonu bulmasını bekliyoruz. Bunun enerji talebi ve tüketimi açısından ne manaya geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
"EN BÜYÜK DOĞALGAZ KEŞFİNİ 785 METREKÜPLE KARADENİZ'DE GERÇEKLEŞTİRDİK"
Şu çarpıcı gerçeğin inanıyorum ki hepimiz farkındayız; Biz çevremizdeki ülkeler gibi kendine yeter miktarda petrolü ve doğalgazı olan bir ülke değiliz.
Hem gündelik hayatta hem de sanayide kullandığımız fosil yakıtların kahir ekseriyetini yurt dışından temin etmek zorundayız. 2002 yılında 17,4 milyar metreküp olan doğalgaz tüketimimiz 2024 yılında 53,2 milyar metreküpe çıktı.
2025 yılı için tahminimiz 59,5 milyar metreküp. Sadece bu yılın ilk sekiz ayında enerji ithalatı için 26 milyar dolar ödedik. Bu faturayı düşürebilmek için yoğun çaba içindeyiz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük doğalgaz keşfini, toplam 785 milyar metreküple beş yıl önce Karadeniz’de gerçekleştirdik.
"PETROLDE GÜNLÜK TÜKETİMİMİZ 1 MİLYON VARİL CİVARINDA"
Sakarya gaz sahasından çıkartılan doğalgazı 3 yıldan daha kısa bir sürede Filyos kara işleme tesisine taşıyarak milletin hizmetine verdik. Halihazırda 4 milyon hanenin ihtiyacını buradan karşılıyoruz. 2026 yılında bu rakam 8 milyon haneye, 2028 yılında ise 16 milyon haneye çıkacak.
Petrolde ise günlük tüketimimiz 1 milyon varil civarında. Bunun 160 bin varilini kendi kaynaklarımızdan temin ediyoruz. Her ne kadar Karadeniz gazı ve Gabar'daki petrol keşiflerimizle ciddi bir atılım yapsak da önümüzde özellikle görünen tablo halen katetmemiz gereken mesafe var.
Bu mesafeyi bir an evvel kapatmak için filomuzu genişlettik, sismik arama ve sondaj faaliyetlerine hız verdik. Şu anda dört aktif sondaj ve iki sismik arama gemisiyle bu alanda dünyada 5. sıradayız.
Yeni gemilerimizin de envantere girmesiyle 4. sıraya yükseleceğiz. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşana kadar durmadan, dinlenmeden koşturacağız.
"ENERJİ KALEMLERİNDE TEDARİKÇİLERİMİZİ ÇEŞİTLENDİRDİK"
Bir taraftan kendi kaynaklarımızı ortaya çıkarırken diğer taraftan da artan talebe bağlı olarak enerji arz güvenliğimizi garanti etmeye çalışıyoruz. Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi uluslararası piyasalardan doğal gaz almak bakkaldan gazoz almaya benzemez.
İhtiyacınızı belirleyeceksiniz, planlamalarınızı yapacaksınız, güvenilir tedarikçiler bulacak ve uzun müzakereler sonrasında ülkeniz için en uygun koşullarda olabilecek en iyi fiyatlarla anlaşmaya varacaksınız. Tedarik noktasında tek bir ülkeye, kaynağa ve tek bir hatta bağlı olmak ciddi riskler barındırmaktadır.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ilk aylarında Avrupalı dostlarımız bunun sıkıntısını bizzat çekmişlerdir. Biz Türk Akımı'nın da katkısıyla hamdolsun bu dönemi en rahat atlatan ülkelerden biriydik. Ne sanayide ne konutlarda doğalgaz konusunda bir sorun yaşanmadı. Bunda elbette son 23 yılda ülkemize ucuz, kaliteli ve kesintisiz enerji sağlamak için hayata geçirdiğimiz politikaların önemli etkisi bulunuyor.
Hem Türkiye'de enerji üretimiyle stratejik işler yaptık hem de ülkemizi uluslararası bir enerji üssü ve koridoru haline getirecek projeleri tek tek devreye aldık. Yine bu süreçte özellikle dışa bağımlı olduğumuz enerji kalemlerinde tedarikçilerimizi çeşitlendirdik. 2003 yılında doğalgaz tedarik ettiğimiz ülke sayısı sadece 5'ti.
Bugün BOTAŞ 34 ülkeyle doğalgaz ithalat ve ihracatı gerçekleştiriyor. Türkmen gazında ilk akışı Mart ayında başlattık. 1 Mart tarihinden bu yana teslim alınan doğalgaz miktarı 465 milyon metreküpe ulaştı.
"NÜKLEER ENERJİDE ÜLKEMİZİ BİR ÜST LİGE TAŞIMA GAYRETİNDEYİZ"
Nükleer enerjide ise ülkemizi bir üst lige taşımanın gayretindeyiz. Şu anda dünya genelinde 31 ülkede 416 reaktör aktif halde. Bu reaktörler dünya elektriğinin yaklaşık yüzde 9'unu üretiyor.
Türkiye'nin de içinde bulunduğu 15 ülkede 63 reaktörün inşasına devam ediliyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde ilk elektriği inşallah çok kısa bir süre içinde vereceğiz.
Akkuyu haricinde başka nükleer santral projelerimiz de var. Bunlarla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Hem Çin seyahatimizde hem de son Amerika seyahatimizde bu konuyu muhataplarımızla ele aldık. Amerika ile imzaladığımız stratejik sivil nükleer işbirliği mutabakat zaptı, barışçıl nükleer enerjide iş birliğini esas alan bir anlaşmadır.
Bu anlaşmayla ileri reaktör teknolojileri ve küçük modüler reaktörler gibi yeni nesil teknolojilerin geliştirilmesi öngörülüyor. Nükleer enerjiyi yalnızca elektrik üretimi için değil, aynı zamanda tıp, tarım, araştırma ve endüstriyel ısı gibi farklı alanlarda da kullanacağız. Yani hükümet olarak hiçbir alanı ihmal etmeden, uzun vadeli bir anlayışla gelecek 20-30 yılda enerji arz güvenliğimizi tahkim etmeye çalışıyoruz.
ANA MUHALEFETE TEPKİ
Bunlar normalde alkışlanması gereken hamlelerdir. Türkiye'nin iyiliğini düşünen hiç kimse bunlardan rahatsız olmaz. Fakat biz bu politikalarımızdan dolayı ülkemizin ana muhalefet partisinin haksız eleştirilerine maruz kalıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zat bir gün çıkıyor, güya balıkları bahane ederek nükleer santral projelerimizi eleştiriyor.
Ertesi gün çıkıyor, hidroelektrik santrallerini marjinal örgütlerin jargonuyla hedef alıyor. Başka bir gün çıkıyor, Amerikan firmalarıyla imzalanan doğalgaz tedarik sözleşmelerini diline doluyor. Bir cümle içinde bir sürü yalan ve yanlışı sıralayarak aklınca bizim enerji politikalarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Eleştirmek, saldırmak, sulandırmak, mesnetsiz iddialarla projelerimizi kötülemek dışında ne bir önerisi var ne de bir enerji vizyonu var. Tek yapabildiği, partisinde her gün bir yenisi patlak veren yolsuzluk, rüşvet ve irtikap saldırılarına ve skandallarına canlı kalkan olabilmek. Ne diyelim? Uzaktan kumandayla ancak bu kadar siyaset yapılır.
Biz dereden abdest alırken dahi suyu israf etme emrinin muhataplarıyız. Enerji verimliliği ve israfının önlenmesi bizim için stratejik olduğu kadar medeniyet değerlerimizle de irtibatlı bir konudur.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |