Erdoğan'dan Valilere Önemli Tavsiye 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'yi karıştırmak, ülkenin ve milletin huzurunu bozmak isteyenler daima olmuştur, bugün vardır, gelecekte de olacaktır'' dedi.

Erdoğan, ''Kimi zaman etnik, kimi zaman dini, kimi zaman ideolojik farklılıklar kaşınarak, hassasiyetler tahrik edilerek insanlarımızı birbirleriyle karşı karşıya getirmeye çalışanlar var'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Merkez Bina'da, yeni atanan ve görev yerleri değişen valileri kabulünde yaptığı konuşmada, valilerin atandıkları yeni illerde gerçekleştirecekleri gayretli çalışmalarla, hem kendi kariyerlerinde, hem de o şehirlerin kaderlerinde ve vatandaşların gönüllerinde yeni bir sayfa açacaklarına inandığını söyledi.

''Hizmet üretme konusundaki, heyecanlarını, azimlerini ve dirayetlerini daima canlı tutacaklarından hiç şüphem yoktur'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Türkiye'de hizmet üretme anlayışı özellikle geçtiğimiz 5-6 yıl büyük bir değişiklik göstermiştir. Artık bu ülkenin ne Başbakanı, ne Bakanı, ne Valisi, ne Belediye Başkanı hiç kimse, sadece rutin işleri yürüterek, var olan durumu idare ederek görevini hakkıyla yaptığını söyleyemez. Rutin idari işlerde en küçük bir aksama yaşanmaması, zaten işin olmazsa olmaz şartıdır. Asıl önemli ve ayırt edici olan ne üzerine ne koyduğunuz, sizden öncekilerden farklı olarak hangi yeni ve kalıcı hizmetleri hayata geçirdiğinizdir.''

-''GEÇMİŞTE BÜYÜK ACILAR YAŞADIK''-

Görev yaptığı yere farklı bir heyecan getiremeyen, bu coğrafyanın ve halkın geleceğine önemli katkılarda bulunamayan yöneticilerin artık, başarılı ve muteber bir yönetici olarak anılmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Türkiye her alanda olduğu gibi illerimizdeki devlet hizmetleri konusunda da geçmişte oluşmuş gecikmeleri, kayıpları süratle telafi etmek mecburiyetinde bulunuyor. Sizler, görev yaparken, yönettiğiniz illerin en yüksek mülki idare amiri olarak devlet hizmetleri konusundaki eksiklikleri tamamlamakla yetinmemelisiniz.

Bunu yaparken, yönettiğiniz şehirlerin kamu ve özel sektör yatırımları başta olmak üzere her alanda gelişmeleri ve cazibe merkezi haline gelmeleri için de çaba göstermelisiniz.

Türkiye'yi karıştırmak, ülkenin ve milletin huzurunu bozmak isteyenler daima olmuştur, bugün vardır, gelecekte de olacaktır. Değerli arkadaşlarım kimi zaman etnik, kimi zaman dini, kimi zaman ideolojik farklılıklar kaşınarak, hassasiyetler tahrik edilerek insanlarımızı birbirleriyle karşı karşıya getirmeye çalışanlar var.

Türk milleti olarak geçmişte bu tür hadiselerin yol açtığı büyük acılar yaşadık. Demokrasiyi, insan haklarını, hukuku, adaleti ön plana almış bir hükümet olarak Türkiye'nin benzer sıkıntılarla karşılaşmasını asla istemiyoruz. Bunun için devletin birimleri gibi valilerimizin de fevkalade hassas, dikkatli ve dirayetli olması gerekiyor.''

Erdoğan, valilerden, bir tek kişinin bile gönlü kırılmadan, burnu kanamadan, hayatı kabusa dönmeden muhtemel sıkıntıları önceden tespit edip tedbirleri almalarını istedi.

-''BU DEVLET, ÜLKEDE YAŞAYAN HERKESİN DEVLETİDİR''-

Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

''Vatandaşlarımızın tamamını kucaklayan, dertleriyle dertlenip sevinçlerine ortak olan bir yaklaşımla hareket edilmesini sağlamalısınız. Telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracak konularda en küçük bir ihmale tahammül ve müsamaha edemeyeceğimizin bilinmesini isterim, bu devlet, ülkede yaşayan herkesin devletidir.

Sizler de devletin temsilcileri olarak ülkede yaşayan herkese eşit şartlarda hizmet vermekle mükellefsiniz. Göreviniz süresince ölçünüz bu olmalıdır. Bu ölçüyü kaybeden bir yöneticinin, ifade ettiğim diğer alanlarda da herhangi bir sonuç elde edilebilmesi mümkün değildir.''

Başbakan Erdoğan, devletin üretimden ve istihdamdan çekilerek, kuralları koyan, planlayan, denetleyen bir yapıya kavuşmasının özel sektörün ve sivil toplumun güçlenmesiyle mümkün olacağını ifade etti.

Bugün hala vatandaşların iş için devlet kapısına dayanmasının sebebinin, özel sektörün her ilde üretim ve istihdamda yeteri kadar öne çıkmamasından kaynaklandığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, yerel ve bölgesel kalkınmanın valilerin ve belediye başkanlarının daha fazla üzerinde durmaları gereken bir konu haline geldiğini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, şehirlerin potansiyellerinin harekete geçirilmesinde, özel sektörün teşvik edilerek dinamik ve kalıcı yatırımlara yönlendirilmesinin büyük bir öneme sahip olduğuna dikkati çekerek, valilerin bu konuda öncü, ilgili kamu ve sivil toplum kuruluşlarına yol gösterici olmaları gerektiğini söyledi.

-''ASIK YÜZLÜ, HALKLA MESAFELİ YÖNETİM ANLAYIŞLARI''-

Vatandaşlarla doğru iletişim kurmanın önemini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''İnsanımıza ne kadar büyük ve kalıcı eserler yaparsak yapalım, onlarla doğru iletişim kurmadığınızda arzu ettiğimiz memnuniyet iklimini oluşturamayız.

Biz, 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır' anlayışında bir kültüre sahibiz. Asık yüzlü, halkla mesafeli yönetim anlayışları da geçmişte görülmüştür. Yani bir yanda 'Allah devlete zeval vermesin', öteki tarafta 'Allah devlet kapısına düşürmesin' sözleri kültürümüzde bulunuyor. Görev yaptığınız yerlerde, vatandaşlarımızla kurulacak sıcak iletişim, bu iki anlayıştan, bu iki sözden birini ön plana çıkaracaktır.''

-''DEVLETİN AYAĞININ BASTIĞI YERDE OT BİTMEYECEĞİ...''-

Başbakan Erdoğan, bütün vali, kaymakam, belediye başkanı, emniyet müdürü, yani yönetici konumundakilerden beklentilerini şöyle dile getirdi:

''Görev yaptığınız yerlerdeki vatandaşlarımızla 'kırk yıl hatırınız sayılacağı' bir yaklaşımla, ağızlardan 'Allah devlete zeval vermesin'den başka söz çıkartmayacak bir iletişim kurunuz. Devletin ayağının bastığı yerde ot bitmeyeceği zihniyetini sona erdirip, devletin ayağının bastığı yerden bereket fışkıracağı umudunu yeşertmeliyiz.

Bu çerçevede geçtiğimiz yıllarda çok önemli adımlar attık, ilerlemeler sağladık. Sizlerden de görev yaptığınız yerlerde devlet millet kaynaşmasını fert fert en ileri derecede gerçekleştirerek, bu anlayışı sürdürmenizi istiyoruz.''

-''EN BÜYÜK ÖDÜL VATANDAŞIN HAYIR DUASI''-

Başbakan Erdoğan, devlet ve millet hizmetinde en büyük ödülün vatandaşların ''hayır duasını almak' olduğunu belirterek, şunları söyledi:

''Devlet ve millet hizmetinde bizler için en büyük ödülün uzun yıllar hayırla yad edilmek olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Özellikle anayasamızın sosyal devlet ilkesini hayata geçirmeye yönelik faaliyetlerde hem durum tespitini yapma hem de gereğini yerine getirme aşamalarında bizzat yer almanız gerekiyor. Biz, sadece kamu binalarına sıkışmış bir yöneticilik anlayışıyla Türkiye'nin sorunlarının çözülemeyeceğini düşünüyoruz. Bizatihi sahaya inmeyen, şehrin mahallelerinden en ücra köşedeki yerleşim birimine kadar, hizmet ettiği bölgeyi kılcal damarlarına kadar tanımayan yöneticinin başarılı olamayacağına inanıyoruz. Böyle bir yöneticinin hizmet süresi, mesai saatleriyle sınırlı olamaz. Kamu yöneticilerinin sorumlulukları, 24 saat boyunca devam ediyor. Sorumluluk sahasının tamamına 24 saat boyunca hakim olamayan yöneticinin başarı şansı olmadığını görüyoruz.''

-SORUNLARIN ANKARA'YA HAVALE EDİLMESİ-

Türkiye'de uzun yıllardır bütün çözümlerin Ankara'ya havale edilmesi gibi yanlış bir kamu yönetim tarzının hüküm sürdüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ankara, çoğu defa kendi başının çaresine bakamayacak yoğunluk, sıkıntı ve karışıklıkta olduğu için, çözümler sürekli ötelenmiştir. Bu şekilde biriken, katmerleşen sorunlar giderek büyüyüp derinleşmiş, hatta kangrenleşmeye yüz tutmuştur. Biz göreve geldiğimiz günden beri, ülkeyi, çözüm üreten değil, sorun biriktiren bu yanlış yönetim tarzından kurtarmanın çabası içindeyiz. Bu doğrultuda önemli ilerlemeler de sağladık.''

-''KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE KALMAK KAYDIYLA...''-

Erdoğan, artık her sorunun çözümünü Ankara'ya havale eden yöneticiye, iş yapmak istemeyen yönetici gözüyle baktıklarını belirterek, sorunların çok büyük bir bölümünün yeterli çabayla mahallinde çözüleceğini söyledi.

Kanunlar çerçevesinde kalmak kaydıyla inisiyatif alarak pratik çözümler üreten bir yöneticinin çözemeyeceği çok az sorun olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu tür konularda bakanlarımızın ve bizim, üzerimize düşenleri yapma konusunda en küçük bir tereddütümüz olmadığını bilmenizi isterim. Yasama ve yürütme olarak Türkiye'nin kalkınması gelişmesi, iyi yönetilmesi için nerede tıkanmış bir alan varsa onu açmaya kararlıyız. Vatandaşa eziyet etmeden, insanımızı yormadan, itmeden, kakmadan medeni ilişkiler içinde gerçekleştirilebilecek hizmetler için ihtiyaç olan tek şey bu bakış açısıdır. Devletin saygınlığı, kurumların itibarı, vatandaşımıza çıkarttığı zorlukla değil gösterdiği kolaylıkla orantılıdır. Özellikle vatandaşımızla yüz yüze çalışan kamu görevlilerin yaklaşımının, gerekiyorsa hizmet içi eğitimle, teşvikle gerekirse diğer yol ve yöntemlerle bu çerçeveye oturtulması şarttır.

Vatandaşımızla idareyi temsil eden görevliler arasındaki ilişkileri düzenlemede belirleyici olan yöneticiler olarak, sizlerin ortaya koyacağı tavırdır. Bütün valilerimizin bu anlayışla hareket edeceklerinden en küçük bir şüphem bulunmuyor.''

Erdoğan, ''Şunu çok açık ve net ifade etmek durumundayım; Şüphesiz ki hizmet gereklidir. Ama hizmet yeterli değildir. E, ne yapacağız? Halkımızın gönlünü sürekli olarak alacağız ve yatırımlarla birlikte, özellikle siz değerli valilerimizin, adeta şehirlerimizi bir şantiye haline getirdiğini görmek, hem halkımızın heyecanını arttıracaktır hem de bizlerin, bakan arkadaşlarımızın geleceğe olan umudunu arttıracaktır'' diye konuştu.

-''DEVLETTE ERTELEME GEOMETRİK BİR ARTIŞI GETİRİR''-

Valilere, hem kendisinin hem de İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın telefonlarının 24 saat açık olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

''Valilerimiz bu noktada her hangi bir sıkıntı olduğunda, bize direkt telefonlarımıza ulaşabilirler. Bizlere aktarmak istedikleri konuları 24 saat ne var ne yok aktarabilirler. Bundan hiç endişeniz olmasın bu konuda da rahat hareket etmek durumundayız -ki sıkıntılı konular olabilir- sabaha ertelemek hayır olmaz. Devlette erteleme biliniz ki geometrik bir artışı getirir. Sorumlu olarak bu geometrik artışlar telafisi mümkün olmayan durumlar verebilir. Biz buna tahammül edemeyiz.''