BÜYÜK DEĞİŞİM: TÜRKİYE’NİN YENİ DERİN DEVLETİ! 

Emk. Org. Hilmi Özkök’ün Fikret Bila’ya verdiği röportaj bir çok noktadan ele alınmayı ve tartışılmayı hak ediyor. Özkök’ün verdiği mesajlar çok boyutlu: “rejimin bekçisiyiz” sözlerini “siyasete karışmayalım” talebi izliyor. Çuval olayı asla unutulmayacak diyor. Federasyona sertçe karşı çıkıyor ve Kürtçe eğitimin zararlarının altını çiziyor. Özkök’ün tutarlı bu açıklamaları “metodumuzu değişelim” önerisiyle ilginç bir boyut kazanıyor. “Birçok şeyin değiştiği zaman siz de değişeceksiniz. Yeni şartlara uyum sağlayacaksınız” diyor Özkök ve bu açıklama bizi MİT Müsteşarı Emre Taner’in 2007 başlarında yaptığı tarihi basın açıklamasına götürüyor. 

İki açıklamadaki paralellikleri ve devlet içinde ortaya çıkan yeni eğilimi, eski MİT’çi Mahir Kaynak’a sorduk.

Em. Org. Hilmi Özkök Milliyet’ten Fikret Bila’ya verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulunuyor. Ancak benim dikkatimi röportajın özellikle bir kısmı dikkatimi çekti. Özkök’ün değişim ile ilgi söyledikleri beni MİT Müsteşarı Emre Taner’in yıl başında yaptığı basın açıklamasına götürdü. Siz bu iki açıklamada paralel noktalar görüyor musunuz?

Benzerlik var. Açıkçası benzerlik görüyorum. Metod benzerliği var.

Birisi devletin istihbarat kurumunun başında, diğeri ise bir önceki Genelkurmay Başkanı. İki ismin savunduğu şeyler eskiden de –açıktan olmasa da- savunuluyor muydu? Yani devletin daha aktif olması gerekliliğine yönelik bu söylem artık daha güçlü mü ifade ediliyor?

Eskiden böyle bir eğilim yoktu. Yeni bir eğilim bu. Devlet içinde bugüne kadar yapılan olanı korumak, kollamak şeklindeydi. Ancak şimdi daha etkin olalım, değiştirelim deniyor.

Bu yeni bir şeyse neyle açıklıyorsunuz ortaya çıkışını?

Dünyanın Türkiye’den beklentileri var… Ve bu söylem dünyanın Türkiye’den beklediği rol ile uyum içerisinde. Bu rolü kendimiz çizmedik. Şu anda yaşanan gerilimler bu rolle tutuculuğun çarpılması şeklindedir.

Kendimizin değil, dünyanın bize biçtiği bir rol diyorsunuz. Bu Türkiye için iyi bir şey mi?

Türkiye’nin yararına olan bir şey. Bakın sık sık şunu vurguluyorum. Konjonktür Türkiye’nin lehine. Olacak şeyleri biz yapmayacağız ama sonuçlar bizim lehimize olacak. Ön safta olmayacağız yani. Ama birileri bizi bir yerlere götürecek. Ve Konjonktür gereği bu işten kazançlı çıkan Türkiye olacak.

O halde şunu sormama izin verin. Bu eğilimin yeni olduğunu söylüyorsunuz. Derin devlet kavramını ortaya atan da sizsiniz. Bu yeni eğilimi nasıl tanımlıyorsunuz?

Türkiye’de derin devlet fikri yerleşti artık. Ben derin devletten bahsettikten sonra Türkiye’de belirleyici, vizyon çizici derin devlet denen şeyin olmadığı ama buna şiddetle ihtiyaç olduğu fikri giderek yerleşiyor. Türkiye’nin derin devleti –elbette çetelerden bahsetmiyoruz, derin devletten kasıt vizyon çizme, strateji belirlemedir- oluşacak. Şu andaki trendde onun bir parçası. Eskiden devlet siyaset üreten bir makam değildi. Başkaları siyaset üretiyordu bizimkiler de darbe yapıyordu. Ancak Türkiye değişiyor artık. Dünya ile uyumlu olarak politika üretmeye karar verildi. Elbette oluşan derin devlet güçlü bir şekilde oluşmuş değil. Şu anda bu isimler bu görevi sırtlanıyor. Ve ben bunu hayırlı buluyorum. İstikametimiz yanlış değil. Devlet tek dine karşı, çevresiyle ilgilenmiyor algısı oturtulmaya çalışılıyordu. Bu değişiyor. Değişen ideolojimiz değil ama, siyasetin icablarına uyuyorlar.

www.iyibilgi.com