Çünkü Turktime internet gazeteciliğinde marka haline geldi.
Baş döndüren gelişmeleri yakından izleyenler için büyük bir boşluğu dolduruyor.
Turktime düşünce perspektifinize bambaşka bir ufuk açıyor…
Günde en az birkaç kez siteye girmediğiniz zaman günü eksik yaşamış hissine kapılıyorsunuz.
Turktime sizlerle benim aramda karşılıklı iletişim kuracağım çok önemli bir köprü olacak.
* * *
Ben bir sivil toplum örgütünün yani Ankara Ticaret Odası’nın başkanı olarak biliniyorum…
Önce nedir bu sivil toplum örgütü, biraz açalım…
Sivil toplum örgütleri, 21’inci yüzyılın siyasi, ekonomik ve toplumsal dengeleri üzerinde temel belirleyici kurumlarından biri haline geldi.
Geçtiğimiz yüzyılın son 10 yılına kadar, sınırlı ve sönük eylemleriyle gündemde yer bulan sivil toplum örgütleri, artık ülke ve ülkelerarasında hayli etkili söz sahibi olmaya başladılar.
Devlet kontrolü ve hiyerarşik çember dışında bir görüntü sergileyen bu örgütler, olgunlaşma sürecinde, “insanlık” adına ilk başta sevindirici bir tablo ortaya koydular.
Çünkü, temiz toplum, daha iyi yaşam koşulları, adil gelir dağılımı, kadın, hakları, çevre sorunları gibi birçok konuda, merkezi otorite üzerinde önemli bir baskı unsuru haline geldiler.
Ne var ki bu gücün farkına varan uluslararası şer odakları, sivil toplum örgütlerini kontrolleri altına aldılar.
Böylece sivil toplum örgütlerinin büyük bir çoğunluğu, uluslararası sömürü odaklarının kuklası oldu.
* * *
Bu tutsaklıktan kurtulmayı başaran sivil toplum örgütleri ise hem ülkeleri için hem insanlık için çok yararlı açılımlar sağladılar.
Ben de bir sivil toplum örgütünün lideri olarak, Türkiye’nin köhnemiş düzeninin cılız, silik, şahsiyetsiz bir öznesi değil, vatandaşın, aktif, basiretli, yürekli sözcüsü olmak için uğraş verdim.
Şurası bir gerçek ki halkımız, on yıllardır hep sahte vaatlerle kandırıldı. Milli ve dini duygular sömürülerek oy avcılığı yapıldı.
Siyaset, eşe-dosta, yandaşlara rant sağlama aracına dönüştürüldü.
Bu karanlık tablo içinde ise maalesef Türkiye, bir soygun ve hortumlama üssü oldu.
Bankaların içi boşaltıldı, ihalelelere fesat karıştırıldı. Sahtecilik en itibarlı meslek oldu.
Adalet, “küçük sineklerin takılıp kaldığı, büyük sineklerin ise delik deşik ettiği örümcek ağı” haline geldi.
Kanunların sert yumruğu hep garibanın, sahipsizin yüzünde patladı. Hakkaniyet terazisi ise, hep ülkeyi talan eden namussuzların tarafına doğru yatırıldı.
Önümüzdeki Avrupa Birliği havucundan, sırtımızda Dünya Bankası ve IMF sopasından, içimizde de işbirlikçi maşalardan bir türlü kurtulamadık.
Milli konularda derin çatlaklar oluştu.
Bankalar gibi vatanseverliğin de içi boşaldı.
Küreselleşme adına ulus devlet modelimizin temelleri sarsıldı.
Halkın yaslanacak tüm duvarılarında büyük gedikler açıldı.
Hortlayan Sevr ruhu ise bitmeyen kabusumuz oldu.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan bir avuç toprağa da göz dikildi.
* * *
Ben de gücümün, mesaimin yettiği kadarıyla sorunları ve çözümleri sürekli gündemde tuttum.
Tüccarın, esnafın,köylünün, işçinin, öksüzün, yetimin hakkını ısrarla savundum durdum.
Tüccarların oluşturduğu bir örgütün lideriydim ama dar gelirlinin haklarını da, en az temsil etttiğim kesiminki kadar kamuoyuna taşımayı görev bildim.
Yoksulluğun ve yolsuzluğun en aza indirilmesi için çalışma arkadaşlarımla sürekli proje ürettim, etkinlikler düzenledim.
Çoğu kez ülkeyi yönetenlerin kafalarına dank ettirmeyi başarıp, yanlış uygulamalara son verdirdim.
Bunun bana nasıl bir mutluluk verdiğini anlatmama gerek yok. Ama ne yazık ki, feryatlarımıza kulak asılmadığı zaman da ülkem ve milletim adına kahroldum.
* * *
Bu yazıyı başlama vuruşu tadında yazdım…
Maç içinde neler yapacağımızı bekleyin.
Karşı görüş veya katkılarınıza sonuna kadar açık olduğumu da sakın unutmayın…
Kalın sağlıcakla…
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...