Danışmanlık şirketi McKinsey Global Institute'un hazırladığı ''Aslanların Zamanı/Afrika İçin Sürdürülebilir Büyüme'' adlı rapora göre, kıtada uzun vadeli ekonomik hedefler çok güçlü ve küresel iş çevreleri bu potansiyeli görmezden gelemiyor.
Son 10 yılda Afrika ekonomisindeki büyüme hızı, sürekli bir hareket olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Avrupalı şirketlerin, harita üzerinde Afrika kıtasına daha iddialı bir şekilde oynaması bekleniyor.
Afrika'daki reel Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH), 2000-2008 döneminde yılda ortalama yüzde 4,9 oranında büyüdü. Bu rakam, 1980-1990 döneminin yaklaşık iki katına denk geldi. Bu gelişme özellikle telekom, bankacılık, inşaat ve perakende sektörlerinde görülürken, yabancı yatırımlar da gelişme kaydetti.
Kıtadaki hanehalkı tüketimi harcamaları 2008 yılında 860 milyar dolar düzeyindeydi ve bu oran Hindistan ve Rusya'dakinden daha fazla. Reel GSYH'nin şu anki hızda artmaya devam etmesi durumunda bunun, 10 yıl içinde 1,4 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Birbirinden ayrı 50 ekonominin önünde yoksulluk, salgın hastalıklar ve bebek ölümleri gibi önemli engeller bulunan kıtada 2008 yılındaki 1,6 trilyon dolar düzeyindeki toplam GSYH, Rusya ve Brezilya'nın GSYH'lerine denk geliyor.
-DÜNYADAKİ EKİLEBİLİR ALANLARIN YÜZDE 60'I AFRİKA'DA-
Afrika'daki tarım da, şirketler için büyük bir potansiyel teşkil ediyor. Dünyadaki ekilebilir alanların yüzde 60'ı Afrika'da bulunurken, şu anda yıllık ortalama 280 milyar dolar olan tarım üretiminin, 2030'da 880 milyar dolara ulaşabileceği kaydediliyor.
Kıtadaki petrol, doğalgaz ve mineral üretiminin yılda ortalama yüzde 2-4 arasında büyümesi bekleniyor. Mevcut durumda 430 milyar dolar olan doğal kaynakların üretim değerinin 2020'de 540 milyar dolara yükselmesi bekleniyor.
Afrika'da sürdürülebilir ve sağlam bir ekonomik büyüme sürecinin başladığı belirtilen rapora göre, bebek ölümlerinde kaydedilen azalmayla birlikte hızlı şehirleşme ve yeni bir tüketici sınıfın ortaya çıkması kıta ekonomisinin hızlanmasına neden oluyor.
Bu hareketi desteklemek için Afrika'daki politikacıların döviz ve ekonomik kaynaklarını çeşitlendirmeleri, makroekonomik hedeflerini iyileştirmeleri, politik çatışmalara son vermeleri, tarım sistemlerini daha verimli olacak şekilde reforme etmeleri, hızla büyüyen şehirleşmeyi daha sistemli hale getirmek için sosyal konut programlarını da dikkate alarak şehirleşme politikaları oluşturmaları gerekiyor.
Kıtadaki her ülkenin kendine özgü bir büyüme eğilimi olması bekleniyor, ancak Afrika ekonomisinin sağlıklı büyümesi, hükümetlerin enflasyon oranlarını düşürmesi, dış borç ve bütçe açıklarını da azaltmasını zorunlu hale getiriyor. Altyapı ve eğitime yapılan yatırımların devam etmesi ise elzem olarak görülüyor.
Avrupalı şirketler için Afrika'da yer almak ''çok acil bir zorunluluk'' olarak değerlendiriliyor. Çünkü orta sınıfın büyümesi, Afrika'da yatırımı 5 yıl içinde çok karlı bir hale getirecek.
-DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM, 8 YILDA 7 KAT ARTTI-
Kıta ekonomisi dünyanın en hızlı büyüyen bölgelerinden biri olurken, zayıf hükümet politikaları, savaşlar ve diğer problemler, ülkelerin ayrı ayrı büyümelerine engel teşkil ediyor.
Geçtiğimiz 10 yılda küresel bazda emtia fiyatlarındaki artıştan büyük oranda yararlanan Afrika'da mineral, hububat ve diğer ağır metallerin fiyatları da küresel talepteki artış nedeniyle yükseldi. 1999'da 20 doların altında olan petrol fiyatları 2008'de 145 doların üzerine çıktı.
Kıtada 1980-1990 arasında düşüş görülen işgücü piyasasında 2000'den bu yana yıllık ortalama yüzde 2,7'lik artış yaşandı.
Afrika'ya 2000'de yapılan 9 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım miktarı, 2008'de 62 milyar dolara yükselirken, en fazla Çin, kıtaya olan yatırımını artırdı.
-İŞGÜCÜ, 30 YILDA ÇİN VE HİNDİSTAN'DAKİ İŞGÜCÜNE ERİŞECEK-
Afrika'nın uzun vadeli büyümesinde sosyal ve demografik trendler, özellikle Afrika'daki artan iş gücü, şehirleşme ile orta sınıf tüketici nüfusundaki artış etkili olacak.
Şirketler için dört önemli sanayi kolundaki iyileşmeyle birlikte 2020 yılında kıtanın gelirinin yıllık ortalama 2,6 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Birebir tüketiciyle alakalı bankacılık, perakende, telekomünikasyon ile altyapı, tarım ve özkaynaklardaki artışın bunu sağlaması bekleniyor.
Dünya petrol rezervinin yüzde 10'unu, altının yüzde 40'ını, platin ve krom madenlerinin yüzde 80-90'ını elinde bulunduran Afrika'nın petrol, doğalgaz, mineral, gıda, ekilebilir alan ve diğer doğal kaynaklara olan küresel talepten yararlanmayı sürdürmesi gerektiği belirtiliyor.
a.a
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...