Prostat kanseri, prostat bezindeki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla gelişir. Erkeklerde akciğer kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. Sinsice ilerleyen prostat kanserinin özellikle 50 yaş üstü erkeklerde daha sık görüldüğünü vurgulayan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. İzak Dalva, hastalıkla ilgili farkındalığın artırılmasının, erken teşhisin ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemine değinerek, bu konuda hayati bilgiler paylaştı…
2022 verilerine göre, tüm dünyada 1,47 milyon kişi prostat kanseri tanısı aldı. Hayat boyu her 8–10 erkekten biri prostat kanserine yakalanmaktadır. Hastalık, özellikle 50 yaş üstü erkeklerde sık görülür ve erken evrede belirti vermeyebilir. Bu nedenle düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, prostat kanseri riskini azaltmada ve erken teşhiste hayati önem taşır.
Riski artıran faktörler
GENETİK
Ailede prostat kanseri öyküsü olan erkeklerin risk oranı daha yüksektir; baba veya kardeşi 60 yaşından önce prostat kanseri olmuşsa veya birkaç nesilde prostat kanseri saptanmışsa risk artar. Ayrıca BRCA1 ve BRCA2 gibi gen mutasyonları agresif prostat kanseri riskini yükseltebilir.
OBEZİTE DİYABET
Şeker hastalığı, obezite, erkek tipi kellik ve düşük boşalma sıklığı da risk faktörleri arasındadır.
D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ
D vitamini eksikliği de prostat kanseri riskini artırır. Dolayısıyla düzenli ölçüm yaptırılarak, gerekirse doktor önerisiyle takviye alınmalıdır.
Prostat kanseri özellikle 50 yaş üstü erkeklerde görülür. Hastaların yaklaşık yüzde 60’ı 65 yaş ve üzerindedir. Genç erkeklerde nadiren görülür, ancak 50 yaş altı prostat kanseri daha agresif seyredebilir.
ERKEK SAĞLIĞI
Prostat kanserinden korunmak için sağlıklı beslenmek, düzenli spor yapmak, kilo kontrolünü sağlamak, şeker hastalığını kontrol altında tutmak ve alkol ile yağlı gıdaları sınırlamak gerekir. Süt ve süt ürünleri sınırlı, etli gıdalar az; antioksidan açısından zengin nar, yeşil çay, brokoli, domates ve taze meyve-sebzeler bol tüketilmelidir.
PSA (Prostat Spesifik Antijen) testi prostat kanseri taramasında kullanılan temel bir kan testidir. Kandaki PSA düzeyine göre risk belirlenir, ancak PSA testi tek başına tanı koydurmaz. Rektal (parmakla) muayene ve PSA yüksekliği durumunda MR bulguları eşliğinde transrektal USG ve füzyon iğne biyopsisi ile kesin tanı konur.
2.5–4 ng/ml arasında PSA değerine sahip kişilerde prostat kanseri riski yaklaşık yüzde 15, 4–10 ng/ml arasında ise yüzde 30 civarındadır. 50 yaşından itibaren, risk grubundaki erkeklerde daha erken yaşlarda PSA testi önerilebilir. Ailede prostat kanseri mevcutsa, test 40 yaşından itibaren yapılmalıdır.
Erken teşhis tedavi başarısını artırır. Lokalize yani vücudun diğer bölgelerine yayılmamış prostat kanseri aşamasında saptanan hastalarda tedavi şansı yüksektir ve yaşam süresi uzatılabilir. Bu vakaların yaklaşık yüzde 80’i kontrol altına alınabilir. İleri evrelerde ise tedavi şansı azalır. Bu nedenle düzenli kontroller ve risk faktörlerinin bilinmesi hayati önem taşır.
KONTROLÜ ERTELEMEYİN!
Özellikle 45-50 yaş üzeri erkekler prostat kontrollerini ihmal edebiliyor. Bu durum prostat kanserinin geç evrelerde teşhis edilmesine neden oluyor. Çünkü hastalık ilk evrelerinde pek belirti vermiyor. İlerleyen aşamalarında tümörün prostat dokusuna basısına bağlı olarak idrar yaparken zorlanma, sık idrara çıkma, idrarda kanama, ereksiyon zorluğu ve ağrı görülebilir. Ayrıca bel, kalça ve sırt ağrıları, halsizlik ve kansızlık gibi belirtiler de şüphe uyandırmalıdır. Bu belirtiler varsa, vakit kaybetmeden doktora başvurmak çok önemlidir.
KAYNAK: SÖZCÜ
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...