1400 yıllık kaynaktan çıkan, çok kıymetli, değerli bir su olan Nikar Ayvaz Suyu’nun 2002 yılında temiz olmadığına dair bir rapor ortaya çıkmış ve hemen akabinde fabrikada üretim durdurulmuş ve yöre halkından pek çok insanın işsiz kalması nedeniyle yöre ekonomisi derinden sarsılmıştı. (Sonrasında fabrika el değiştirdi, 2005 yılında suyun temiz olduğunun tescillenmesiyle yeniden faaliyete geçti!)
Şimdilerde, Kızılırmak suyunda arsenik tespit edildiği ve bunun ciddi bir kanser riski anlamına geldiği yönünde haberler gündeme geliyor.
Bu minvalde bir raporhazırlayan Tıp Kurumu'nun Genel Sekreterliğini yapan Dr.Ali Rıza Üçer'e raporun aslında ne anlama geldiğini sorduk. Üçer'in cevabı ise şöyle:
Raporda Kızılırmak suyunda arsenik yüksektir demedik ama Aski laboratuarına girişte 13 mikrogram/litre oranı çok yüksek dedik. Arıtıldıktan sonraki değerin 2 mikrogramın altına düştüğü ifade ediliyor, bunun bizim açımızdan kuşkulu bir sonuç olduğunu, mümkün olamayacağını ifade ettik. Bu konuda sayın Gökçek’in açıklama yapması gerekiyor..
Suyun tahlilini yapan laboratuarların uluslar arası akreditasyonu var mı yok mu? Bu konuda bir açıklama istedik. Düşük değerlerdeki ölçümlere nasıl ulaşıyorlar bunu sorduk?
Kadminyum değerlerine ulaşamadık, neden kadminyum değerlerinin ölçülemediğini sorduk? Kadminyum çok ağır bir metal ve arsenikle birleşince sudaki en zehirli kimyasal olarak kabul ediliyor!
Ankara şebeke suyunda arsenik vardır demiyoruz, ama şüphe içindeyiz diyoruz!
Arsenik, Dünya Sağlık Örgütü tarafından içme sularındaki en tehlikeli kimyasal olarak belirlenmiş, en çok kansorejen etki taşıyor ve özellikle mesane ve akciğer kanseri açısından risk oluşturuyor. Bunun dışında cilt ve böbrek kanserlerine de sebep olabiliyor. Kalp damar sisteminde, beyin ve sinir sisteminde olumsuz etkileri var.
Dünya sağlık örgütünün izin verdiği sınır ölçü 10 mikrogram/litre. Ama 10 mikrogramın altında da aslına arsenik bir risk taşır.
Arsenik birincisi doğadan geliyor, ikinci tarımsal ve sanayi atıklarından gelir.
Bor madeni yatakları çevresindeki suda arsenik doğal olarak bulunuyor ve Türkiye bor madenleri açısından zengin bir ülke.
Dünya bor yataklarının %70’i Türkiye’de, dolayısıyla arsenik oranını sıfıra indirmek mümkün değildir, arsenik olacaktır ama mümkün olan en düşük değerlerde arsenik olmalıdır.
Arsenik arıtımı çok ileri teknoloji bir sitemle yapılabilir. Maliyeti de yüksektir!
ABD’de arsenik en önemli su hijyeni meselesidir ve ABD’de 5000 noktada 24 saat su ölçümü yapılır.
Arseniği biz şimdiye kadar çok ciddiye almadık hatırlarsanız bir dönem Tokat Niksar’da arsenik sorunu yaşanmıştı. Normalde Niksar kaynak suyu çok değerli ve güzel bir sudur. Yer altı kaynaklarında dere yataklarının değişmesi ile sudaki maddeler de de oran değişebiliyor. Bu o bölgedeki suda sürekli arsenik var demek olmuyor! Bir dönem Niksar kaynak suyunda arsenik tespit edilmesi, o dönemde Niksar kaynak suyunun ve Niksar bölgesinin psikolojik olarak büyük darbe yemesine sebep olmuştu.
Türkiye arsenik açısından çok sıkı denetim altına alınmalı. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere yetkili kurumların gerekli önlemleri alması gerekmektedir.
Gereken önlemlerin merkezi planlama çerçevesinde alınması ve yurttaşlara olabildiğince düşük riskli suyun verilmesi gerekmektedir.
Arseniği suda sıfırlayamazsınız ama mümkün olan en düşük değerlere indirebilirsiniz.
Nihal Doğan/İyibilgi
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...