İslam’da veya dinde reform denildiğinde çoğunlukla Müslümanların aklına ilk gelen camilere ayakkabı ile girilmesi, camilerde kiliselerde olduğu gibi sandalyeler olması, namazın yere uzanılarak değil daha farklı kılınması gibi fiziki konulardır.
Müslümanların günlük yaşamına ilişkin, kadın, faiz, demokrasi, laiklik ve toplumsal yaşamına dair diğer konular ise fiziki düzenlemelerden sonra akla gelir ama onlara da pek sıcak bakılmaz. Arap anlayışı ya da geleneksel Müslümanlık dışına çıkmak oldukça zordur. Dinde reform Müslümanların en şiddetle karşı çıktıkları, konuşulmasına dahi asla tahammül etmedikleri bir kavramdır.

Erdoğan o nedenle dinde veya İslam’da reform demedi “İslam’da güncelleme şart” dedi. Buna rağmen ertesi gün sözlerine açıklama getirmek zorunda kaldı…
Erdoğan gibi geleneksel İslamcı bir anlayışın temsilcisinin bu noktaya gelmiş olmasını oldukça önemli buluyorum. Daha önce Mısır ve Cezayir’de yaptığı ve tepki gördüğü laiklik ve demokrasi çağrısından daha cesur bir çıkıştı. Ancak devam ettireceğini veya hayata geçireceğini hiç sanmıyorum. Özellikle kendisi için hayati olan seçimler öncesi böyle bir çağrı yapması zaten sorunu olan Saadet Partisi tarafından çok iyi kullanılacaktır.

Dolayısı ile önümüzdeki günlerde İslam’ın güncellenmesi konusunda adım atılacağını veya yobaz hocaların üzerine gidileceğini düşünmek gerçekçi değildir. Erdoğan’ın çıkışı bir ihtiyacın artık saklanamaz boyutta olduğunu göstermesi açısından önemli bir örnek olmuştur…

Erdoğan, gel-gitleri şiddetli olan biri. Birçok konuda daha önce dedikleri ile sık sık çelişiyor. Pragmatik bir siyasetçi olduğu için işine ne gelirse söylüyor. Derinliği yok. Sapkın din adamlarına tahammül edemeyerek söylediği “İslam’da güncelleme şart” iddiasından da kısa zamanda dönecektir. Ancak, Erdoğan’ın durumu çoğunluk Müslümanlar için de geçerli. İslam dünyası teknoloji ve realite karşısında bir yığın cevaplayamadığı soru işareti ile yaşıyor. Her geçen gün güç kaybediyor. Geleneksel veya Arap İslam anlayışı ile daha fazla yol alınamayacağı çok net ortada. İslam’ın çelişkili durumunu en iyi şekilde ortaya koyan çalışmalardan biri, Erdoğan’ın tahammül edemediği Diyanet İşleri Başkanlarından Ali Bardakoğlu tarafından bir süre önce yapıldı. “İslam Işığında Müslümanlığımızla Yüzleşme” başlıklı eseri konunun meraklılarına şiddetle tavsiye ederim.
Erdoğan ve çevresi eğer İslam’a ve Müslümanlara hizmet etmek istiyorlarsa, gerçek anlamda bir güncelleme yapacaklar ise bu demokrasi ve laiklik konusunda örnek olmak olmalıdır. En önemli, en güzel örnek tavır ise Erdoğan’ın seçimleri kaybettiğinde nizasız, kavgasız, gürültüsüz iktidarı devretmesidir… İslam dünyasının ilk ve tek laik demokrasisi için bu durum gerçekten unutulmaz bir örnek teşkil edecektir…

Erdoğan’ın Meclis’e getirdiği ve bundan sonra da parti parti getirmeye devam edeceği siyasi partiler, seçim ve ittifak yasaları maalesef pek hayırlı örnekler değiller.

Bazen demokrasimiz ve yakın geleceğimiz için umutlanıyorum. Geleceğimizin iyi olacağından kuşkum yok ama yakın gelecekte çok fazla sıkıntımız olacak gibi görünüyor. Erdoğan’ın iktidarı devretmek istememesi, bu nedenle her türlü anti demokratik yönteme başvuruyor ve başvuracak olması Türkiye’ye çok büyük maliyetler getirecek gibi görünüyor. Bu nedenle kaygılıyım.
Gerçekten çok kaygılıyım…
“İslam’da güncelleme” demokrasi alanından başlamalı…